AKP bir kez daha patronları ihya etti: Kadın işçiler hak gasplarına karşı direnişi seçmelidir!

Hak gasplarına karşı tek seçenek kadınıyla erkeğiyle işçilerin birlik olması, mücadele etmesidir. Yapılması gereken, fiili-meşru mücadelenin yol göstericiliğinde daha fazla örgütlenmek, daha fazla mücadeledir. Kölelik yasalarının önüne geçmenin başka bir yolu yoktur.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 11 Eylül 2017
  • 07:59

Kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfı önemli bir hak kaybı ile karşı karşıyadır. 25 Ağustos günü Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nde değişiklik yapılarak yeni bir gaspa imza atıldı. Değişiklik patronların fazla mesai yaptırmak istediği işçiden her yılbaşında ‘yazılı onay (muvafakat)’ alma zorunluluğunu kaldırıyor. Böylece işçinin, onayı olmadan fazla mesaiye bırakıldığında iş akdini feshetme hakkı elinden alınmış oldu.

Patronların işini kolaylaştıracak bu değişiklikle bundan sonra işçinin işe girişte sözleşmesi yapılırken veya fazla çalışma ihtiyacı olduğunda fazla çalışma onayının alınması yeterli olacak.

Bu değişikliği patronların uzun süredir istediği, sermaye medyasında “Fazla mesaide ‘onay çilesi’ bitti” şeklinde yer almasından da bellidir. Sözde tarafsız görünmek adına AKP işçiye şu hakkı lütfetmiştir: Eğer işçi fazla mesai yapmak istemezse verdiği onayı 30 gün önceden patrona yazılı bildirimde bulunarak geri alabilecek! İşe girerken kölelik koşullarına mecburen imza atan işçilerin çalışırken bu hakkını kullanamayacağı ortadadır. Zira patronlar işçiyi “kapı orada” diyerek sürekli tehdit etmektedir.

OHAL’in sermaye sınıfı için işlediği bir kez daha görülmüştür. Tüm işçilerin önemli bir hak kaybı ile karşı karşıya olduğu ortadadır. Sermaye düzeninde yasalar düzeyinde korunan işçi hakkı neredeyse kalmamıştır. İşçi sınıfının mücadele birikimiyle yasalara geçirilen haklar tek tek elden gitmektedir.

Bu hak gaspından kadın işçilerin her zaman olduğu gibi daha fazla mağdur olacağı açıktır. Patronlar her istediğinde kalınması zorunlu mesailer kadınları her açıdan olumsuz etkileyecektir. Ev içi işlerin yoğunluğu, çocuk bakımı gibi kadına yüklenen “görevler” gereği kadın işçilerin omuzlarındaki yük daha da artacaktır. Kadın işçi mesaiye kalmadığında ise işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır.

Diğer yandan günümüz Türkiye’sinde kadının çalışmasını her fırsatta kısıtlamaya çalışan gerici zihniyet çalışma saatlerinin mesailer sonucu uzamasını, kadının çalışma hakkını elinden almanın bahanesi yapmaktan da geri durmayacaktır.

Çalışma sürelerinin kısaltılması, işçi sağlığına uygun koşulların yaratılması vb. düzenlemeler gerekirken daha da kötü koşullar dayatılmaktadır. İşçi sınıfının örgütsüzlüğünden aldıkları güçle, OHAL döneminin getirdiği kolaylıklarla sermayenin istekleri doğrultusundaki hak gasplarını bir bir hayata geçiriyorlar. Sağlık, turizm ve güvenlik işkollarında kadınlar da dahil olmak üzere işçilerin gece çalışma saatlerini daha yeni uzatmışlardı.

Hak gasplarına karşı tek seçenek kadınıyla erkeğiyle işçilerin birlik olması, mücadele etmesidir. Yapılması gereken, fiili-meşru mücadelenin yol göstericiliğinde daha fazla örgütlenmek, daha fazla mücadeledir. Kölelik yasalarının önüne geçmenin başka bir yolu yoktur.

İnsanca çalışma koşulları kapsamında daha az çalışmak, daha çok yaşamak istiyoruz. Bunun için taleplerimiz uğruna örgütlü mücadeleyi büyütelim:

* Fazla mesaiye gerek kalmadan insanca yaşamaya yetecek ücret!

* Fazla mesai yönetmeliği işçiler lehine değiştirilsin!

* Mesai ücretlerinde artış!

* Zorunlu haller dışında gece çalışması yasaklansın!

* 7 saatlik iş günü, 35 saatlik çalışma haftası!

* Kesintisiz iki günlük hafta tatili, 6 haftalık yıllık ücretli izin!