Metal sektöründeki son incelemeler ve istatistikler, sektördeki kadın işçi sayısının geçmişe nazaran arttığını gösteriyor. Bu artışın gerisinde kadınların ucuz işgücü olarak görülmesi yer alıyor. Toplumsal yükümlülükleri gereği, ev ve çocuk bakımını da üstelenen kadın işçiler yedek işgücü olarak görülüyor. Daha fazla kar elde edebilmek için kadınların sektörde daha fazla istihdam edilmesi, aynı zamanda işçi ücretlerinin aşağı çekilmesi amacını da taşıyor. Özellikle otomotivin dev sermaye grupları kadın işçi kotasını yükseltme kararlarını kamuoyuna duyurmuştu. Patronlar, sermaye devletinin sağladığı imkanlardan sonuna kadar faydalanıyorlar. Hatırlanacağı üzere, 2011 yılında getirilen torba yasa ile genç işçiler ve kadınlar için istihdam teşviki ile, patronların ödemesi gereken primlere indirim getirilmişti. Bu teşviklerden patronlar azımsanmayacak kârlar elde ettiler.
Sadece bu da değil... Son bir kaç yılda yoğunlaşan kapsamlı saldırılar önce kadın işçileri etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Güvencesiz ve esnek çalışmanın yaygınlaşması genel bir çalışma biçimi haline gelirken, kadın istihdamını arttırma adına kadın işçilere esnek çalışma dayatılıyor ve dahası esnek çalışma biçimleri, kadın işçilerin toplumsal yükümlülükleri gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Son olarak kiralık işçilik yasası da bu şekilde meşrulaştırıldı. Kadınların çocuk bakımı gerekçe gösterilerek, yarı zamanlı çalışma bir hak olarak sunuldu. Sözde “kadınların korunması” adına, her türlü kuraldışı çalışmanın önü açıldı. Halihazırdaki ekonomik kriz, tüm işçileri derinden etkileyeceği gibi, kadın işçileri de öncelikli olarak sarsacak ve ilk işten çıkartılanlar ise geçmişte yaşandığı gibi kadın işçiler olacak.
Metal sektöründe TİS süreci, sınıf mücadelesinin sadece uğraklarından biridir. Aslolan metal işçisi kadınların, sınıfının bir parçası olarak, sömürüye son verme mücadelesinde yerini almasıdır.
Bu temelde metal işçisi kadınların mücadele taleplerini somutlayacak olursak;
* Güvencesiz ve esnek çalışma yasaklanmalıdır!
Metal sektöründe yaygınlaşan esnek ve güvencesiz çalışma, kadın işçiler üzerindeki çifte sömürüyü daha da derinleştiriyor. Ford, Renault, Hyundai gibi otomotiv devlerinde yaşandığı gibi, kadın işçiler taşeron şirketlerde ve vasıfsız işlerde çalıştırılıyor. Patronlar için ucuz işgücü olarak görülüyor, istenildiği anda işten çıkartılıyor.
Taşeron çalışma, kiralık işçilik, ev eksenli çalışma gibi, esnek çalışmanın tüm biçimlerinin yasaklanması kadın işçilerin de temel taleplerinden biridir. TİS kapsamında ise, esnek çalışmanın her türlü biçiminin yasaklanmasına ilişkin hükümler konulmalıdır.
* “Eşit işe eşit ücret” ödenmelidir!
Kadın işçiler, erkek işçilerle aynı işi yapmalarına rağmen aynı ücreti alamadıkları gibi, sektörde kalifiye sayılacak yüksek ücretli alanlardan uzak tutuluyor. Kapitalistler, kadın işçileri “yedek işgücü” olarak görüyor, ücret politikasını buna göre belirliyor ve bu durum kadın işçilere kanıksatılmak isteniyor. Oysa kadın işçiler de üretimde etkin bir rol oynuyor. Öte yandan kadın işçilere düşük ücret dayatılıyor ve bu tüm işçi ücretlerini alta doğru çekmenin gerekçesi yapılmak isteniyor.
Bu yüzden “eşit işe eşit ücret” kadın işçilerin temel talebi olmalıdır.
* Teknik nedenlerle ya da toplumsal hizmetlerin gerektiği zorunlu durumlar dışında gece çalışması yasaklanmalıdır!
Bilimsel araştırmalar, sağlıklı insanların bile gece çalışmasından dolayı pek çok sağlık sorunu yaşadıklarını ortaya koyuyor. Araştırmalara göre, vardiyalı çalışmanın beynin erken yaşlanmasına ve beyin fonksiyonlarının körelmesine neden olduğunu ispatlamıştır. Gece çalışması hamile ve doğum yapan kadınları daha yoğun sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakıyor.
Teknik nedenler ya da toplumsal hizmetlerin gerektirdiği zorunlu durumlar dışında tüm kadın ve erkek işçiler için gece çalışmasının (22.00-6.00 arası) yasaklanması, zorunlu gece çalışmasında 4 saat sınırı getirilmesi için mücadele yükseltilmelidir.
Mevcut yasalarda gece çalışması kadın işçilerin hamilelik dönemi ve doğum sonrasında bir yıl yasak olmasına rağmen, bu hak patronlar tarafından ihlal edilmektedir. Kadın işçiler üzerindeki zararlı etkilerinden dolayı öncelikle hamilelik ve doğum sonrası dönemde gece çalışmaması hakkına sahip çıkılmalıdır.
* Kadın işçilerin kadın, ana ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalışması yasaklanmalıdır!
Patronlar, kâr hırsıyla kuralsızca sömürebilmek için, işçi sınıfının kazanılmış haklarını da bir bir ellerinden alıyorlar. 2008 yılında hazırlanan iş sağlığı ve güvenliği kanun taslağı gerekçe gösterilerek, patronlara kimi sınırlamalar getiren “ağır ve tehlikeli işler yönetmeliği” 2013 yılında yürürlükten kaldırıldı. Bu düzenlemeyle birlikte çalışma yasağı olan pek çok işte de kadınların çalışmasının önü açılmış oldu. Aynı zamanda, kadınların regl izninin hukuki zemini de ortadan kaldırıldı.
Ağır ve tehlikeli işler kadın işçilerin önemli sorunlarından biridir. Zira kadın sağlığının yanısıra çocuklarını da olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla bu talep de işyerlerinde mücadele konusu edilmelidir.
* Doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin olmalıdır!
Anne ve çocuk sağlığı için doğumdan önce ve sonra 3’er aylık izin, tıbbi bakım ve yardım sağlanmalıdır. Aynı şekilde geçtiğimiz yıl yarı zamanlı çalışmayı kabul eden yasal düzenlemeyle birlikte kadınların süt izni gasp edildi. Doğum izinleri ile birlikte süt izni hakkı, işyerlerinde mücadeleye konu edilmeli ve toplu iş sözleşmesinde yerini almalıdır.
* Nitelikli, ücretsiz kreş ve çocuk bakımı sağlanmalıdır!
Yönetmeliklere göre, 150’den fazla kadın işçi çalıştıran işyerlerinde kreş ve emzirme odalarının bulundurulması zorunludur. Ama kapitalistlerin “daha çok kâr” hırsı nedeniyle uygulanmamakta ve devlet tarafından da denetlenmemektedir.
Çocuk bakımı, kadın işçilerin en büyük sorunlarından biridir. Kreş, sadece kadın işçilerin değil erkek işçilerin de talebidir. Fabrikalarda kadın-erkek ayrımı yapmadan çalışan işçi sayısına yetecek şekilde nitelikli, ücretsiz kreş ve emzirme odaları talebi yükseltilmelidir.
* Regl dönemlerinde kadın işçilere ücretli izin verilmelidir!
İşçi sınıfının kazanılmış haklarını adım adım gasp eden sermaye sınıfı, 2013 yılında “ağır ve tehlikeli işler yönetmeliğiyle” birlikte kadın işçilerin regl izinlerinin kullandırılmasını da kaldırdı. İptal edilen yönetmelikte regl dönemi 5 gün olarak hesap edilmekte idi. Kadın sağlığını olumsuz etkileyen ve bir çok soruna yol açan regl dönemlerinde ücretli izin kullanılması talebi yükseltilmelidir. Birleşik Metal-İş İstanbul 1 No’lu Şube'de örgütlü olan Valfsan fabrikasında imzalanan sözleşmede kadın işçiler, yasayı delerek ayda 1 günlük regl izni kazandılar. Örnek teşkil eden bu kazanımı, metal işçisi kadınlar başta olmak üzere tüm kadın işçiler mücadeleye konu etmelidir.
* Mobbing son bulmalıdır!
Çalışma koşullarının ağırlığının yanı sıra bu koşulları iyiden iyiye çekilmez kılan psikolojik baskı, şiddet ve taciz gün geçtikçe artmaktadır. Ataerkil kültürün de etkisiyle kadının cinsel kimliğine yönelik taciz, küfür ve hakaretler ise yaygınlaşmaktadır. Bunu, patronlar ve temsilcileri, kadınlar üzerinde baskıyı arttırmanın bir aracı olarak kullanmaktadır. Ne yazık ki, bu türden saldırılar sınıf bilinci taşımayan çalışma arkadaşları tarafından da uygulanabilmektedir.
İşyerlerinde mobbingin her türünün son bulması için mücadele yükseltilmelidir.
* 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ücretli izin günü olmalıdır!
Çoğunluğu kadın olan New Yorklu dokuma işçilerinin mücadelesiyle kazanılan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadın/erkek işçiler için ücretli izin günü olmalıdır.
MATA, Valfsan ve Mega Plast fabrikalarında yapılan sözleşmelerde 8 Mart kadın işçiler için ücretli izin ilan edildi. İşçi sınıfının bu kazanımı sahiplenilmeli ve büyütülmelidir.
*
Metal işçisi kadınların talepleri, aynı zamanda tüm metal işçilerinin talepleridir. Bu taleplerin işyerlerinde ortak mücadele taleplerinin içinde yer alması kadın ve erkek işçilerin birleşik mücadelesinin büyütülmesini sağlayacaktır.
Son olarak; bu taleplerin kazanılması için taban örgütlülükleri kurulmalı ve güçlendirilmelidir. Kadın işçiler de bu taban örgütlerinde aktif bir şekilde yer almalı, yedek güç değil, mücadelenin öznesi olduğunu göstermelidir.