Yoğun sömürü koşulları otomotiv patronlarına “rekor” kırdırıyor

Türkiye'deki otomotiv sektörünün dünya ölçeğinde rol oynayacak bir güce ulaşmasının gerisinde ise işçi sınıfına daytılan kölelik koşulları ve yoğun emek sömürüsü yer alıyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Mart 2016
  • 09:41

Son dönemde işçi eylemleri ve direnişleri ile gündeme giren otomotiv sektörünün, Türkiye sanayisinde ve dünya ekonomisinde önemli bir yer tuttuğu biliniyor. Düşük ücretlerin, ağır ve yıpratıcı çalışma koşullarının hüküm sürdüğü sektör, geçtiğimiz yıl üretim ve ihracatta rekor kırmış, küresel üretim sıralamasında ise 15'inci olmuştu.

Konuyla ilgili açıklama yapan Otomotiv Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, Türkiye'nin otomotivde en büyük küresel oyunculardan biri olduğunu ifade etti. Otomotiv sanayisinin kapasitesinin 1.75 milyon adede yükseldiğini belirten Önen, önümüzdeki süreçte bu kapasitenin 1.85 milyon adede çıkmasını beklediklerini söyledi. Önen sözlerine şöyle devam etti: "Sanayimiz küresel bir oyuncuya yaraşır şekilde dünya otomobil üretiminde 18'inci, ticari araç üretiminde de 8'inci sırada yer alarak 2015'i toplam üretim sıralamasında 2 basamak birden yükselerek 15'inci sırada yer aldı. Bu gurur verici tabloda sanayimizin ürün, üretim ve istihdam kalitesinin yerinin büyük olduğu aşikâr. Hükümetimizin son yıllarda aldığı tedbirlerle rekabetçiliğini geliştiren sanayimiz, Türkiye'nin bir otomotiv üretim ve mühendislik merkezi olması yolunda büyük mesafe kaydetti."

Türkiye'deki otomotiv sektörünün dünya ölçeğinde rol oynayacak bir güce ulaşmasının gerisinde ise işçi sınıfına daytılan kölelik koşulları ve yoğun emek sömürüsü yer alıyor. Sermaye, devlet ve sendikal ihanet şebekesinin el birliği ile yarattıkları sömürü koşulları, işçi sınıfının boynundaki zincirleri kalınlaştırırken, sermayenin palazlanmasına ve küresel ölçekte nüfuz alanı yaratmasına vesile oluyor. Bununla birlikte tüm bu ağır sömürü koşulları otomotiv ve metal işçilerinin mücadele dinamiklerini her geçen gün daha da güçlendiriyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan metal fırtınası ve bu yıl öne çıkan Renault direnişi bu gerçeği taratışmasız bir şekilde doğruluyor.