- Uzunca bir süredir sermaye devletinin eylemlere tahammülsüzlüğü var. Bu kapsamda sizin de içinde bulunduğunuz saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasal iktidar yaşadığı siyasal ve ekonomik krizden çıkışı dizginlerinden boşalmış bir saldırganlıkta arıyor. Devlet son zamanlarda akademisyenler, avukatlar, işçi sınıfı ve Kürt halkı başta olmak üzere kendisine muhalif herkese açık bir savaş açtı. Sesini çıkaran herkese saldırırken her türlü şiddet yöntemini kullanıyor. Bizler de, devrimcilerin ve işçilerin avukatlığını yaptığımız için saldırıların hedefi oluyoruz. Benim uğradığım saldırı devletin son zamanlarındaki baskı politikalarının bir parçasıdır. Siyasal iktidar kadınlara ve devrimcilere öfkesini bir kez daha göstermiş oldu.
- Olay anını anlatabilir misiniz?
Bizler daha önce de yıllarca bu adliye önünde basın açıklaması yaptık. Özellikle son bir yılda her eylemimize polis saldırıyor ve biz de ısrarla burada olmaya, sözümüzü söylemeye devam ediyoruz.
Bugün İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ÇHD’li avukatların davası görüldü. Mahkeme bittikten sonra basın açıklaması yapmak için Çağlayan Adliyesi önünde avukat arkadaşlarımızla toplandık. Toplanır toplanmaz bizi saldırıyla tehdit ettiler ve saldırmaya başladılar. Bizler ısrarla saldırıya karşı kendimizi koruduk ve oturmaya başladık. Polisler bir kadın avukat arkadaşımızı saçından tutarak merdivenlere vurmaya çalıştı. Onu korumak amacıyla sarıldığımda da benim sırtımı tekmeleye başladılar. Artık hareket edemeyecek duruma geldiğimde bıraktılar. Ardından ambulans çağrıldı ve ambulansa götürüldüm. Ambulansa götürülürken sedyede zafer işareti yaptığımda polisler “ellerini de kıracağız” tehditlerini savurdular. Polis bir süre ambulansın ayrılmasına izin vermedi. Ardından ambulansla Okmeydanı Hastanesi’nin önüne gittiğimizde polis ambulansı arayıp ambulansı Şişli Etfal’e yönlendirmek istedi. Ambulansın kapılarını kilitlediler. Ancak benim ve ambulanstaki arkadaşlarımın ısrarı üzerine götüremediler ve Okmeydanı Hastanesi’ne gitmek zorunda kaldılar.
Yapılan muayenede omuriliğe bağlı bel kemiklerinde kırıklar olduğu ortaya çıktı.
Benzer bir olay geçtiğimiz hafta yine adliye önünde yapmaya çalıştığımız eyleme saldırıda da yaşanmıştı. O eylemde de bir dizi tekmeye ve darbeye maruz kalmıştık. Yaşananlar bu tür saldırıların artarak süreceğini göstermektedir.
- Daha öncesinde ÇHD’ye yönelik baskılar yaşandı, yakın zamanda ÖHD’li avukatlar hakkında tutuklama kararı verildi ve şimdi de avukatlara yönelik fiziki saldırılar yaşanıyor. Bu gelişmelere dair neler demek istersiniz?
Bizler ÇHD olarak, Ekim Hukuk Bürosu avukatları olarak; işçilerin, emekçilerin, sesi kesilmeye çalışılan tüm kesimlerin avukatlığını yaparak, mücadelelerini sokakta da, hukuk alanında da destekleyerek, kendi mücadelemizle ortaklaştıran bir avukatlık geleneğini sürdürüyoruz. Toplum üzerindeki, işçilerin, emekçilerin ve Kürt halkının üzerindeki baskıdan payımıza düşeni alıyoruz. Bu bizler için onurdur.
Bu saldırılar, savunmanın sesini kesmeye yöneliktir aynı zamanda. Tahir Elçi’yi katledenler, avukat arkadaşlarımızı tutuklayanlar, bizlere saldıranlar amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır. Ancak şunu da bilmelilerdir ki, bizleri bu mücadeleden alıkoyamazlar. Mücadele bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz. Onlardan korkmuyoruz. Baskılar bizi yıldıramayacaktır. Yılmadık, yılmayacağız.
Kızıl Bayrak / Kadıköy