2014 yerel seçimlerinin Türkiye’de nasıl bir siyasi atmosfere denk geldiği bilinmekte. Düzen partilerinin birbirlerine karşı verdikleri bu kıyasıya mücadeledeki temel kaygının hırsızlık düzeninin yıkılması olmadığı açık. Bilinen siyasi karmaşa bir tarafa, sunduğu imkanlar nedeniyle yerel yönetimler aynı zamanda en çok vurgunun ve talanın yapıldığı bir “iş” alanı olmakta.
Düzen partilerinin aralarına koyduğu keskin çizgilerin yanında ortaklaşılan bir başka gerçek de bu seçimler için harcanan muazzam para oldu. Devlet kaynaklarının seçimler için ne kadar seferber edildiği tam bilinmese de seçim ekonomisinde dolaşımda olan paranın 6 milyar dolar olduğu söylenmekte. Bu paranın dağılımı reklamcılıktan promosyona, matbaacılıktan araştırma şirketlerine kadar yayılmış durumda.
Yeni hırsızlıklar için paranın lafı mı olur?
Aday adaylarından alınan başvuru ücretleri bir tarafa, düzen partilerine verilen Hazine yardımı bile açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan işçi ve emekçiler için tahmin edilemeyecek boyutlarda.
Seçimlerin öncesinde İstanbul Fuar Merkezi’nde Seçim Hazırlıkları Fuarı düzenleyen Demos Fuarcılık’tan verilen bilgiye göre seçimlerde adayların cebinden minimum 100 bin lira, maksimum 2 milyon lira çıkacağı söylenmişti. Yerel seçimler, en alt sınırda yaklaşık 6 milyar dolarlık bir ekonomi oluşturdu.
Bu fuarda açıklanan ortalama rakamlar şöyle ifade edildi: Bir seçim şarkısının 310 bin lira, profesyonel özel tanıtım filminin 1030 lira, kaset CD çoğaltımları ortalama 47 bin lira, ses donanımlı seçim otobüsleri 1520 lira, bir seçim otobüsünün giydirilmesi yaklaşık 3 bin lira, kağıt baskılı bir billboard 3540 lira, ışık geçiren baskı tekniği ile bilboard 125 bin 150 lira, yerel televizyonlara reklamlar harcaması 5 bin lira, tanıtım bürosu 15 bin lira, branda, folyo ve kağıt üzerine yapılan baskıların metrekaresi 15 dolar, el ilanları, afişler, bayrak, çakmak, kalem gibi tanıtım malzemesi 5 bin lira, sosyal medya harcamalarının Türkiye geneli için ise 30 milyon lirayı aştığı söylenmekte.
Hazine yardımı ise 315,7 milyon lira. Bu paranın 177 milyon 130 bin 328 lirası AKP’ye, 92 milyon 343 bin 259 lirası CHP’ye ve 46 milyon 233 bin 934 lirası MHP’ye ödendi.
Düzen partilerinin harcadığı paranın tam miktarını hesaplamak ise mümkün değil. Sadece medya kanallarına verilen reklam miktarları için bile kim bilir ne kadar para harcanmıştır. Seçim döneminde NTV 525 reklam, Kanal D 429, Star 413, TGRT Haber 300, Kanal 24 281, ATV 260, TRT 1 253, Kanal 7 231, CNN Türk 201, Habertürk 176 reklam yayınlamıştır. Bu reklamlarda “Alo Fatih”lerin indirimi olsa da bir piyasa alanı olan medya bu reklamları hayrına yayınlamamıştır.
“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez”
Ancak paranın böylesine çarçur edilmesi, düzen partilerinin kazanacakları yanında hiçbir şey ifade etmiyor. Mart 2014’te yürürlüğe giren Büyükşehir Belediye Yasası ile 14 il olan büyükşehir belediyesi sayısı 30’a yükseldi. Ki bu şehirlerde toplam nüfusun yüzde 77.5’i yaşıyor. Yerel yönetimler yasasının rant kapısını ardına kadar açtığı, her türlü “yatırım” hakkının seçimin galipleri tarafından sınırsızca kullanılacağı gerçeği çok şey anlatmaktadır. Yağma ve talan projelerini devreye sokmak için zaman bu zamandır. Kentsel dönüşüm adı altında yaşam alanlarının imar sorununu çözme adı altında talanına, doğanın tahribatına kadar kâr getirecek birçok proje kazananların iştahını kabartmaktadır.