2019 yılını zamlarla, enflasyonlarla karşıladık. Sermaye devletinin müjde olarak verdiği “asgari ücret” ise sefalet ücretinden başka bir şey değil. Sermaye iktidarı çok iyi geçiniyormuşuz gibi müjde veriyor işçilere, emeğimizi daha fazla sömürmeye devam diyor. Yılda bir kere asgari ücrete zam yapıyorlar ve 1 yıl boyunca aynı ücretle geçinmemizi bekliyorlar. Oysa pazarlarda, marketlerde, sokaklarda aldığımız her ürüne zam üstüne zam yağıyor. Ücretler cebimize girmeden enflasyon karşısında eriyip gidiyor.
İşçilere en ağır sömürüyü ve köleliği reva gören sermaye iktidarı patronları her gün ihya ediyor. Bizden kestiği paraları fon adı altında toplayıp patronlara peşkeş çekiyor. İşçilerin maaşını AGİ dahil 2 bin 020 TL olarak belirleyen sermaye devleti, patronların yükünü tümden işçilere yüklemek için her gün yeni kanunlar çıkarıyor. Her ay maaşımızdan düzenli olarak kesilen işsizlik paramızı bize vermemek için ağır şartlar koyan sermaye devleti, teşvik adı altında patronlara kolayca peşkeş çekiyor. Nitekim her ay verdiği teşvikleri bu yıl iyice arttırdı. Sermayedarlara, çalışan sayısı 500’ün üzerinde olan işyerlerinde işçi başına 100 TL, 500’ün altında olan işyerlerinde ise 150 TL verilecek ve bunun süresi de 12 ay olacak. AKP iktidarı, aynı zamanda işsizlik fonu için patronlardan yaptığı yüzde ikilik kesintiyi de yüzde 1’e düşürdü.
Bu arada sermayeye daha önce verilen teşvikler de sürecek. Patronların yeni aldığı işçilerin SGK primleri (6 aydan 24 aya kadar) işsizlik fonundan karşılanıyor. Ayrıca yeni işçilerin maaşlarının da fondan karşılandığını biliyoruz. Bizim emeğimizden çalınan bu paralarımızın patronlara değil, bize verilmesi için mücadele edelim.
Küçükçekmece’den matbaa işçisi