ABD basınından The Wall Street Journal’da geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir haber-analizde, Katar krizinde Erdoğan’ın Katar’ın yanında yer almasının “sürpriz” olarak karşılandığına değinildi. Makalede, Erdoğan’ın krizi kişisel gördüğü ve sonraki hedefin kendisi olduğunu düşündüğü yorumu yapıldı.
Washington Hattı’nın aktardığına göre, Erdoğan’ın dış politikayı kişiselleştirdiği ve bunun büyük problemler açacağını belirten uzmanlar, Ankara’nın dış politikada “kontrolü kaybettiği” fikrinde. ABD ve Arap ülkeleri ile Katar desteği nedeniyle karşı karşıya kalan Türkiye’nin uzun vadede ciddi problemler ile uğraşmak zorunda kalabileceği ifade ediliyor.
Baskı sürerse sırada Erdoğan’ın olduğu düşünülüyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Suudi Arabistan liderliğinde Katar’a uygulanan yaptırımlar karşısında Katar’ın yanında yer alması Ortadoğu’da sürpriz olarak karşılandı.
Fakat bu durum Erdoğan için daha çok kişisel. Ankara’daki yetkililer, Katar’ın bu şekilde baskı altına alınıp ezilmesine izin verilirse, uluslararası baskının yöneleceği sıradaki hedefin Erdoğan yönetimi olacağından korkuyor.
“Asıl hedefin Türkiye olduğu kanaati”
Avrupa Konseyi Dış İlişkiler uzmanı Aslı Aydıntaşbaş konuyla ilgili, “Katar her ne ile suçlanıyorsa, Türkiye de aynıları ile suçlanacak ve Erdoğan bunun çok iyi farkında. Türkiye yönetimi, Katar hedef gibi görünse de asıl hedefin Türkiye olduğu kanaatine sahip. Bu nedenle tepki beklenen şiddetin üzerinde” ifadelerini kullandı.
Katar’ı korurken daha büyük bir soruna mı sebep olunuyor?
Türkiye ise Arap ülkelerinin Katar’dan isteklerinin aksine, Müslüman Kardeşler ve Arap Baharı sonrası bölgede yükselen İslami gruplara kendini yakın görüyor ve bu grupları destekliyor.
Mısır’da 2013’te gerçekleşen darbe ile iktidardan devrilen Müslüman Kardeşler’e bölgede açıktan destek veren iki ülke Katar ve Türkiye. Katar ayrıca Filistin sorununda Hamas hareketini de açıktan destekliyor. Türkiye ve Katar Suudi Arabistan ile İran arasında tırmanan çatışma ortamına da karşı ve ortak tavır alıyor.
Suudi Arabistan liderliğinde abluka altına alınan Katar’a hava sahasını İran ile birlikte açan Türkiye, Katar’da olası bir rejim değişikliğine karşı önlem almak için binlerce askerini Katar’a yerleştirmek için hamle yaptı.
Türkiye en yakın müttefikini kaybedecek
Katar destekli Al Sharq Forum’un araştırma direktörü Galip Dalay, “Türkiye bu krizi iki taraflı bir mesele olarak değil bölgesel bir sorun olarak görüyor. Katar, Arap Baharını, Sünni İslami grupları destekledi ki bu konularda Türkiye ile aynı noktada. Türkiye, bu olayda bölgesel hassasiyet gösterdiği bütün büyük meselelerin hedef alındığını düşünüyor. Eğer Katar bu baskılar altında boyun eğerse Türkiye en yakın müttefikini kaybetmiş olacak.” şeklinde konuştu.
Türkiye ve Katar tarafından Suriye ve Libya’da desteklenen gruplar arasında cihatçı milisler de bulunmakta. Bunlardan bazıları rahatsız edecek derecede El Kaide ile bağlantılı. Türkiye ve Katar, özellikle Libya’da iç savaşta Mısır ve ABD tarafından desteklenen gruba karşı savaşan tarafı destekledi. Türkiye ve Katar’ın bu bağlantıları, Başkan Trump’ın Katar krizini yatıştırma girişimlerini reddetmesi ve Suudi Arabistan’ın Katar hamlesini desteklemesinin nedenleri arasında gösteriliyor.
Erdoğan’ın Trump ile arası iyi değil
Erdoğan’ın Trump ile olan ilişkileri en iyi ihtimalle bile zayıf. Geçtiğimiz ay ABD ziyareti gerçekleştiren Erdoğan, herhangi bir büyük taviz koparmayı başaramadı. Erdoğan’ı şu an bekleyen ise Arap ülkeleri ve muhtemelen ABD ile olan bağlarının Katar’dan yana tavır alarak zarar görmesi ki ülkedeki muhalifler bu durumdan tedirgin.
Eski büyük elçi şimdi ise CHP Milletvekili olan Öztürk Yılmaz, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vermiş olduğu karar yanlış bir karar. Onun Müslüman Kardeşler ile olan bağları, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer müttefik ülkeler ile olan bağlarından daha önemli. Arap ülkelerine karşı Katar’ın yanında olmak bugün ya da yarın mutlaka bedeli olacak bir durum” ifadelerini kullandı.
Erdoğan kontrolü kaybetti
Erdoğan’a yöneltilen eleştiri ise, pervasız bir şekilde yeni bir Ortadoğu krizine dalan Ankara’nın, artık kontrol ve denge siyasetini tamamen elden bıraktığı yönünde. Eski Merkez Bankası Başkanı, Pensilvanya Üniversitesi Öğretim görevlisi Bülent Gültekin, “Türk Dış politikası iyiden iyiye kişiselleşti, tıpkı iç politikası gibi. İç politikada bu kişiselleşme her seferinde Erdoğan tarafından lehe dönüştürülmede başarılı oldu. Fakat konu dış politika olunca kafasına estiği gibi hareket etmek başını belaya soktu” dedi.