Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi. Bunun 22 milyon 738 bin 300'ünü ise çocuklar oluşturuyor. Türkiye Avrupa'ya göre en çok çocuk nüfusuna sahip ülkeler arasında başı çekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “İstatistiklerle Çocuk, 2021” başlıklı bir raporunu yayımladı. Raporda, çocukların eğitime erişimiyle ilgili bilgiler kısmında, okul öncesi eğitim seviyesinde 5 yaş net okullaşma oranı, 2019-2020 öğretim yılında yüzde 71,2 iken, 2020-2021 öğretim yılında yüzde 56,9’a gerilediği görülüyor.
Bir önceki eğitim öğretim yılına göre net okullaşma oranı ise, ilkokul seviyesinde yüzde 93,6’dan yüzde 93,2’ye, ortaokul seviyesinde yüzde 95,6’dan yüzde 88,9’a düştü. Ayrı raporda 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı ise 16,4 olarak gösteriliyor. Geçen yıl ise bu veri 16,2 olarak açıklanmıştı. Tabii bu raporda çocuk iş gücüne dair sunulan her verinin ciddi oranda eksik kaldığını da unutmamak gerekiyor. Zira kayıt dışı çocuk işçilik bu verilerde baz alınmıyor.
Raporda çocukların eğitime erişimiyle ilgili bilgiler de yer aldı. TÜİK verilerine göre okul öncesi eğitim seviyesinde 5 yaş net okullaşma oranı, 2019-2020 öğretim yılında yüzde 71,2 iken, 2020-2021 öğretim yılında yüzde 56,9’a geriledi. Bir önceki eğitim öğretim yılına göre net okullaşma oranı, ilkokul seviyesinde yüzde 93,6’dan yüzde 93,2’ye, ortaokul seviyesinde yüzde 95,6’dan yüzde 88,9’a düştü.
15 yaşındaki her çocuk Türkiye'de resmi olarak bir işyerinde çalışabiliyor. TÜİK verilerinde yaş grubu 15-17 olan çocuklarda işgücüne katılma oranı 2020 yılında yüzde 16,2 olarak açıklanmıştı. 2021 yılı için ise 16,4 olarak açıklandı.
Pandemi ile birlikte eğitimde zaten var olan fırsat eşitsizliğinin ve ekonomik krizin derinleşmesiyle beraber çocukların da eğitimden tamamen koparak çalışmak zorunda kaldığı bilinmekte. Kısacası bu rakamlar da gerçek olana hayli uzak. Örneğin Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Komisyonu'ndan bir avukat, TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığını şu sözler ile açıklıyor:
“Mesela çocukların en çok uğradığı iş kazaları gibi ya da işyerinde yaşadıkları sorunlarla ilgili 2019’a ait TÜİK verileri var. Özellikle fiziksel sağlığı olumsuz etkileyen faktörlere baktığımızda, kimyasal madde, toz duman, zararlı gazlar, aşırı sıcak-soğuk, nemli ortam gibi faktörler görüyoruz ve bu oranlar az da değil. Bu, kaza geçiren çocukların ağır işlerde çalıştırıldığını gösteriyor. Aslında Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamında çocukların ağır işlerde çalıştırılamayacağı ve hangi işlerde kaç yaş grubunun çalıştırılacağı çok net. Bu anlamda baktığımızda çalışan çocuklar bakımından ağır işlerde olma durumu var. Kayıt dışılıkta oran çok yüksek, bunu adli vakalara yansıyan iş kazalarından tespit edebiliyoruz. Örneğin anne-baba tarım işçisi olarak çalışıyor. Okula gitmeyen, eğitimden faydalanmayan ya da daha küçük yaş grubu çocuk da genelde anne-babayla birlikte gittiğinde onlar da bir şekilde çalıştırılıyorlar. İş kazası olarak vakalara yansıyan 10-11 yaşında tarım işçisi ve kayıt dışı olan bir sürü çocuk vakası görüyoruz sahada.”
Sicili bozuk TÜİK'in ortaya koyduğu en ufak veri dahi elbette ki tam olarak gerçek tabloyu yansıtmıyor. Bu düşünüldüğünde TÜİK'in ortaya koyduğu veriler zaten iç açıcı bir tabloyu yansıtmıyorken gerçekte durumun vahametini anlamak çok da zor olmuyor. Bu tablo binlerce çocuğun okul öncesi eğitim hakkından mahrum kaldığını, yine eğitimine devam eden binlercesinin erken yaşta emek sömürüsüne mahkûm edildiğini gösteriyor.