TİHV: Dilan Alp'e yapılan işkence

Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 1 Mayıs gösterilerinde kafasından polis biber gazı fişeğiyle vurulan Dilan Alp hakkında rapor hazırladı. Raporda dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun kullandığı ifadelerde Dilan'ın çocuk olduğunu gözardı ettiği vurgulandı

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 16 Temmuz 2015
  • 07:49

İstanbul’da iki yıl önceki 1 Mayıs gösterisine katılan 17 yaşındaki Dilan Alp’in polisin attığı biber gazı fişeğiyle beyin kanaması geçirmesine ilişkin Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından kaleme alınan rapor, işkence ve kötü muameleyi işaret etti.

Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, raporda, Alp’in ruhsal durumunun bozulduğu ifade edilirken; dönemin İçişleri Bakanı ve İstanbul Valisi tarafından dile getirilen “Dilan kızımız marjinal” ifadesi nedeniyle haksızlığa uğradığını hissettiği anlatıldı. Raporda, “Vali ve Bakan’ın yaptığı açıklamalarda Alp’in çocuk olduğu gözardı edilmiş, toplum nezdinde suçlu olarak yaftalanmasına neden olmuş, adalet duygusunu zedelemiştir. Çocuk olmasından kaynaklanan gerekli hassasiyet gösterilmemiştir” denildi.  

TİHV’den Dr. Erenç Yasemin Dokudan ve Sosyal Hizmet Uzmanı Can Turan’ın hazırladığı 8 Mayıs 2015 tarihli raporda, Dilan Alp’teki yaralanmanın biber gazı fişeği çarpmasıyla uyumlu olduğu ifade edildi. Kimyasal gazı maruz kalmasından kaynaklı sağlık sorunları yaşadığı kaydedilirken, “Gaz fişeği yaralanmasının kafa ve çene kemiklerinde kırığa, sağ kulak zarında yırtılmaya ve iletim tipi işitme kaybıta, çene ekleminde kalıcı fonksiyon kaybına neden olduğu” belirtildi. Yaşadığı olayın Alp’in ruhsal durumunu bozduğu ve kısmi travmatik stres belirtileri ile Obsesif Kompulsif Bozukluk’a (OKB) yol açtığı” anlatıldı. Alp’in “insan eliyle oluşturulmuş travmaya maruz kaldığı” anlatılarak, bu davranışın Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Hastalık Sınıflandırması kapsamında kalan “işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele” olarak nitelendirilmesi gerektiğini kaydedildi. O tarihte Alp’in yasalarca “çocuk” olarak tanımlandığı ifade edilerek, “İşkencenin hızlı, etkili, tarafsız şekilde soruşturulmasının ve hakikatin ortaya çıkarılmasının adalet ve güven duygusunu iyileştireceği, ileriki yaşamında karşılaşması olası güçlüklere karşı koruyucu bir yönünün olacağı ve böyle bir hak ihlalinin tekrarlanmasının önüne geçeceği kanaatine varıldığı” vurgulandı.

Raporun “Değerlendirme” başlıklı bölümünde Alp hakkında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tarafından “marjinal örgüt üyesi” ve “militan” ifadelerinin kullanıldığı, basın organlarında “terörist”, “hak etmiş” ve “keşke ölseymiş” şeklinde yorumlar yapıldığı anlatıldı. Alp’in bu ifadelerden etkilendiği vurgulanarak, “Alp üzüldüğünü ve haksızlığa uğradığını hissetmiştir. Valinin ve Bakanın yaptığı açıklamalarda Alp’in çocuk olduğu gözardı edilmiş, toplum nezdinde birtakım kişiler tarafından suçlu olarak yaftalanmasına neden olmuş, adalet duygusunu zedelemiştir. Çocuk olmasından kaynaklanan gerekli hassasiyet gösterilmemiştir” denildi. Bu arada, ailesinin de kızlarının güvenliği konusundaki endişelerinin halen sürdüğü vurgulandı.

İLİŞKİLİ HABERLER