Suruç’ta 18 Mayıs sabahı çapa için Antep’e gitmek üzere yola çıkan tarım işçileri, Aligör Mahallesi’nde polis kontrol noktasında tarandı. Olayda yaralanan 6 tarım işçisi, Suruç ve Urfa Devlet hastanelerinde tedavi altına alındı. Yaralılardan bazıları taburcu olurken, diğerlerinin tedavisi sürüyor.
“Araçtan inecektik sıkmaya başladılar”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, aracın şoförü olan Numan Tatlı, sabaha doğru saat 03.00 gibi işçileri topladığını ve Antep’in Nizip ilçesine çapalama işi için hareket ettiklerini belirtti. Araçta 10 kadın 9 erkeğin olduğunu kaydeden Tatlı, saat 04.20 civarında Trafik Bölge Amirliği’ne geldiğini, amirliğin önünde rutin yol kontrolü olduğunu düşünüp dörtlüleri yakıp kenara çektiğini belirtti. Aracı kenara çektikten sonra polisin “Araçtan inin” sesini duyduklarını tam araçtan inecekleri sırada önce havaya ardından da araca doğru ateş etmeye başlandığını söyledi.
“‘Biz tarım işçisiyiz’ dedik dinlemediler”
Polis aracı taradığı sırada “Biz tarım işçisiyiz” diye bağırdığını ancak buna rağmen polisin ateş etmeye devam ettiğini ifade eden Tatlı, “Ben kapıyı açtım işçiler inmeye başladı. Araçtan inerken bile bize ateş etmeye devam ettiler. Yaralananlar olmuştu. Ben orada ambulansı çağırdım ambulans geldi. Ambulans 10 dakika gibi bir süre karşımızda durdu. Ama bırakmadılar ambulans gelsin yaralılara baksın. Ambulans beni aradı adresi almak için ama polis cevap vermeme izin vermedi” diye anlattı.
“Yerde yatan yaralıları darp ettiler”
Polisin “Şehidimiz var, konuşmayın” dediğini vurgulayan Tatlı, şöyle devam ediyor: “5 yaralımız vardı. Sonra ben olanlara tepki gösterdim. Tabii polis bana vurmaya başladı. Hakaret ettiler. Herkesi yaralılarla birlikte yere yatırdılar. Polis bize ‘iki şehidimiz var’ dedi. Biz de onlara biz yabancı değiliz ki biz de Türkiye vatandaşıyız dedik. Tekme tokatla işçilere vurmaya başladılar. İşçiler yerde çığlık atarak bizden ne istiyorsunuz bizi rahat bırakın diyordu. Onlar da ‘bizim iki şehidimiz var’ diyordu. Ölen iki arkadaşları için tüm kin ve nefretlerini bize döktüler. Biz onlara ‘Bizden uzak durun yaralılarımız var bırakın ambulans yaralılara müdahale etsin’ diyorduk. Ama onlar yaralıların tedavi edilmesine izin vermiyorlardı. Dönüp dolaşıp bizi darp ediyorlardı. Beni de dövdüler. Silahı bana doğrulttular o anda kadınlar çığlık atarak ‘bizim şoförü öldürmek istiyorlar’ diye feryat ettiler. Özel harekât polisleri bize çok hakaret ettiler. O anda trafik polisi olmasaydı hepimizi öldüreceklerdi. Sonra yerde yatan yaralıları ambulansa bindirdik ve hastaneye gönderdik.”
“Polis işçileri tehdit etti”
İfade işlemlerinden sonra avukatlar eşliğinde yaralı arkadaşlarının yanı geldiklerini sözlerine ekleyen Tatlı, polisin iki yaralıyı “Eğer siz bizden davacı olursanız şoförünüz gözaltına alınır” diye tehdit ettiklerini, bunun üzerine iki yaralının da şikayetçi olmaktan vazgeçtiğini dile getirdi. Kendileriyle konuşup polisin böyle bir hakkının olmadığını anlattıktan sonra işçilerin tekrar özel harekat polisleri hakkında şikayetçi olduklarını dile getiren Tatlı, kendilerine saldıran polisler hakkında şikayetçi olacaklarını söyledi.
“‘Suçlusunuz’ deyip ambulansı engellediler”
Olayda yaralanan Emine Çalışan da, o anları şöyle anlatıyor: “Biz sabah işe giderken polisler bize ateş ettiler. Bizim aracın şoförü ‘ateş etmeyin içerde tarım işçileri var’ dediği halde bize ateş etmeye devam ettiler. Şoför araçtan indi ‘bizim bir suçumuz yok’ dedi. Ama özel harekat polisleri bizim çavuşa saldırdı. Ağır yaralılarımız vardı. ‘Ambulans çağıralım’ dedik ama onlar bize ‘siz suçlusunuz ambulans yok’ dediler. Daha sonra ambulans geldi bunlar yaralılar götürelim dediler. Bize hiç yardım bile etmediler sadece sağlıkçılar bize yardım etti. Biz yaralıydık yerde, onlar da bize bağırıyorlardı, ‘susun konuşmayın ellerinizi uzatın’ diyorlardı. Biz de zaten yaralanmıştık yerde yatıyorduk. Bize ‘ellerinizi uzatın’ diyorlardı. Bizim de ellerimizi kaldıracak halimiz yoktu. Bize yardımcı olacaklarına üstüne bize hakaret ediyorlardı. Bize ‘şehitlerimiz var, ondan bizim canımız sıkın. Ondan size silah sıkmışlar’ diyorlar. Biz ne yapalım biz ekmek davası için gitmişiz helal para kazanmak için ailemize üç beş kuruş getirmek için biz işimize gidiyoruz devlet bize böyle yapıyor. Yani biz ille de kötü yollara mı düşelim. Hırsızlık mı yapalım. Benim üç tane çocuğum var ben ölseydim devlet sahip çıkar mıydı? Çıkmaz, benim çocuklarıma kim bakacaktı. Şimdi ayağım vurulmuş kalkamıyorum bakanım bile yok. İki kişi koluma girmeden dışarı bile çıkamıyorum. Ben davacı olacağım. Sakat kalsam ne olacak. Devlet bana maaş bile bağlamaz. “
“Kusura bakmayın psikolojileri bozulmuş”
Yaralı işçilerden Emine Çalışan’ın eşi Ahmet Çalışan ise, olayı duyar duymaz Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne gittiğini, hastanede eşinin yaralı bir vaziyette sedyede yattığını ve yanına gittiğinde ise askerlerin eşinin ifadesini aldığını söyledi. Olayı sorduğunda orada bulunan polislerden birinin “Ya kusura bakmayın bir polis arkadaşları şehit olmuş diye psikolojileri bozulmuş” dediğini, kendisinin de “Böyle bir şey nasıl olabilir. Polisin psikolojisi bozulmuş diye halka kurşun mu sıkacak” diye tepki gösterdiğini belirten Çalışan, “Ben eşimi o halde görünce psikolojim bozuldu. Böyle bir şey olabilir mi? Polis şehit olmuş diye benim eşime mi sıkacaklar. Bu nasıl bir şey nasıl bir devlette yaşıyoruz. 15 tane polis dizilip araca ateş ediyorlar. Tarım işçilerine ateş ediyorlar. Biz bu işin arkasını bırakmayacağız nereye giderse gitsin. Ben bunu bu şekilde bırakamam” diye konuştu.