Sinan yoldaşa… Yanıbaşımızda olmaya devam edecek - E. Doruk

Sinan yoldaş şahsında temsil edilen 50 yıllık mücadele deneyimi ve birikimi elbette partimiz tarafından geleceğe taşınacaktır. Bu yönüyle Sinan yoldaş mücadelenin her adımında yanı başımızda olmaya devam edecektir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Şubat 2019
  • 10:35

Teslim Demir (Sinan) yoldaşın beklenmedik bir zamanda aramızdan ayrılması, kendisini tanıyan tanımayan her bir yoldaşı ve bütün olarak partimizi derinden etkiledi. Yanı sıra, Sinan yoldaşı mücadelenin çok farklı alanları üzerinden tanıyan ilerici-sol güçler ve kişiler de büyük bir üzüntü yaşadılar. Buna Sinan yoldaşı sonsuzluğa uğradığımız etkinliklerde yapılan içten konuşmalar üzerinden tanık olduk.

Sinan yoldaşın arkasından yazılan bir dizi değerlendirme, mektup, anı, şiir vb., partimizin ve devrim davasının nasıl büyük bir değeri yitirdiğini daha ilk anda gözler önüne serdi. Onu çok farklı yönleri üzerinden anlama ve anlatma sorumluluğu ise gerek partimiz gerekse yoldaşlarımız adına devam edecek.

Devrim için atan koca bir yürek

Partimiz Sinan yoldaşın ardından yaptığı ilk açıklamalarda onun için “Türkiye devrimci hareketinin 50 yıllık çınarı” tanımlamasını yapmıştı. Burada zamana yapılan vurgu, yoldaş şahsında temsil edilen birikimi, iradeyi ve devrim davasına bağlılığı anlatıyor esasta. Zira, devrimci kabarışlara, görkemli kitle hareketlerine, darbelere, yengilere ve yenilgilere, tarihi çıkışlara ve tasfiyelere tanıklık etmiş, bizzat bu süreçlerde şekillenmiş, özneleşmiş, öne çıkmış, önderleşmiş ve devrimci hareketin 50 yıllık birikiminin temsilcisi olmuş bir devrimcidir söz konusu olan.

Peki, bir devrimci uzun ve zorlu bir koşuyu son nefesine kadar sürdürebilme gücünü nereden alır? Hele ki, 50 yıllık mücadelesinin neredeyse tamamını zor koşullarda, gericilik yıllarında geçirmiş bir devrimciyse söz konusu olan. İster ilk çarpışmada toprağa düşsün, isterse Sinan yoldaş gibi yıllara yayılan zorlu bir yolculuğun ardından yaşamını yitirsin, her devrimci ayakta kalabilme ve savaşma gücünü devrime olan bağlılık ve adanmışlıktan alır. Devrime olan bağlılık ise her şeyden önce bilimsel temellere dayalı bir dünya görüşüne sahip olmayı gerektirir. Zira, dünyaya, topluma, olaylara ve gelişmelere Marksizmin bilimsel yöntemi üzerinden bakmasını başaramayanlar, uzun ve zorlu mücadelelerle dolu yürüyüşte tutunamazlar. “Değişmesi gereken bir dünyanın değişmesi gereken bir parçası” olduğunu görenler ancak soluklarını maratonun sonuna kadar tutabilirler.

İşte Sinan yoldaş yaşamı ve mücadelesiyle bunu bir kez daha bizlere göstermiş bulunuyor. Son nefesini bu topraklarda bilimsel sosyalizmin tek temsilcisi olan TKİP saflarına vermesi de bu gerçeği ayrıca doğruluyor. İçerisinde yetiştiği ve önderlik ettiği geleneksel hareketten kopuş süreci de, daha ilk günden komünist hareketin saflarında kurucu bir kadro olarak yer alması da, Sinan yoldaşın Marksizmi devrimci sınıf özü üzerinden kavradığını göstermektedir. Partimiz yoldaş şahsında temsil edilen bu özelliği şöyle tanımlamıştır:

“Halkçı çizgiden kopuşun yarattığı ideolojik yenilenme, Teslim Demir yoldaş için her zaman büyük heyecanların ve mutluluğun konusu olageldi. Halkçı eklektizmin terk edilerek marksist dünya görüşünün devrimci diyalektik yöntemi ve proleter sınıf özü üzerinden kavranmasının yarattığı düşünsel güç ve imkanların hep farkında oldu. Partisine de buradan gelen derin bir güven ve bağlılık duydu her zaman.”

Kendisini yenilemeyen uzun soluklu olamaz

Bir davayı sonuna kadar taşıyabilmek sürekli biçimde devrimci yenilenmeyi gerektirir. Var olana saldırmayanlar, onu devrimci eleştirinin hedefi haline getirip devrimci sonuçlar çıkaramayanlar kendilerini yenileyemez, statükoya ve sıradanlaşmaya mahkum olurlar. Statüko ve sıradanlık ise devrimci açısından ölüm demektir.

Sinan yoldaşın kamuoyuna yansıyan ve THKO'dan TKİP'ye uzanan siyasal yaşamı, gerçekte sürekli kendini yenileyen bir devrimci olduğunun dolaysız bir kanıtı. Zira, ilk zorlu virajda yoldan çıkanlarla, tarihe kör gözlerle bakıp zor dönemlerde kaçanlarla dolu bir ülkede Sinan ve yoldaşları yol yürümesini bilmişlerdir.

Partimizin Sinan yoldaşın ardından yaptığı açıklamada ortaya koyduğu şu değerlendirme, yoldaşın devrimci yenilenme konusundaki tutumuna bir örnek sayılmalıdır:

“1986 yılının ikinci yarısından başlayarak TDKP bünyesinde ağır ve kolay yenilginin muhasebesi üzerinden yaşanan tartışmaların ve iç mücadelelerin merkezinde etkin bir taraf olarak yer aldı. Süreç saflaşma ve ayrışmayı kaçınılmaz hale getirdiğinde ise devrimci kopuşun kararlı ve sürükleyici temsilcilerinden biri oldu.” 

Yıllarca emek harcadığı, bedel ödediği ve önderlik ettiği bir yapı karşısında tutucu-statükocu davranmaktan kaçınarak nesnel ve eleştirel bir yaklaşım ortaya koyabilmek çok az devrimcinin yapabileceği bir iştir. İşte ‘87 yılında komünist harekete bir avuç insanın ebelik etmesi de bu gerçeğin bir parçasıdır.

50 yıldır devrim emekçisi

Sinan yoldaşı tanıyanlar ilk olarak onun mütevazi ve emekçi karakterinden söz ediyorlar. Bir devrim emekçisi, sıra neferi olduğunu vurgulama ihtiyacı duyuyorlar.

Yoldaşın gencinden yaşlısına birçok insanda ve siyasal çevrede saygınlık uyandırması, iz bırakması tam da bu sağlam kişilik özellikleri ve karakterinden kaynaklanmaktadır. Zira, devrime adanmış 50 yılı büyük bir mütevazilikle taşımasını bilmek, insanlarla, çevresiyle, partisi ve yoldaşlarıyla insani-devrimci değerler ve marksist dünya görüşü üzerinden ilişkilenmeyi başarmak Sinan yoldaşın en belirgin özelliği olarak öne çıkmaktadır. Partimizin kendisi hakkında “Siyasal yaşamı ve mücadelesi bir partiye sığamayacak türden devrimcilerin nadir örneklerinden biriydi” demesi boşuna değil.

 Yoldaşın uzun soluklu devrim mücadelesi içerisinde şekillendirdiği bu sağlam karakter devrim davasıyla kurduğu çok yönlü ilişkiden ayrı ele alınamaz. Öte yandan, aynı gerçeğin öteki yüzü ise, devrim iddiasının, devrimci kimliğin ve yaşamın erozyona uğradığı, ideolojik-politik-örgütsel ve moral açıdan solda ciddi tahribatların yaşandığı gericilik yıllarında sağlam devrimci kimlik ve karaktere sahip olunmadan ayakta dahi kalınamayacağıdır. İşte Sinan yoldaş gibi hem önder hem nefer, hem düşünen hem savaşan devrimciler sarsılmaz karakter özellikleriyle her türlü zorluğa göğüs gerebilir, zamana kafa tutabilirler ancak. Zira, yıllara yayılan bir büyük emekle ilmek ilmek işlenmiş, çelikleşmiş bir kimliktir söz konusu olan.

***

Sinan yoldaş şahsında temsil edilen 50 yıllık mücadele deneyimi ve birikimi elbette partimiz tarafından geleceğe taşınacaktır. Bu yönüyle Sinan yoldaş mücadelenin her adımında yanı başımızda olmaya devam edecektir.

Bununla birlikte, TKİP saflarında mücadele eden her devrimci, bu koca çınarın bıraktığı deneyim ve birikimden öğrenmesini bilmeli, onun bıraktığı büyük mirasın taşıyıcısı olabilmelidir. Sinan yoldaşın bizlere vasiyeti, tartışmasız bir şekilde hayatını ortaya koyduğu devrim davasının zaferidir. O ve diğer şehit yoldaşlarımız kuşku duymasın ki, vasiyetlerini yerine getireceğiz. Onların ideallerini gerçekleştireceğiz. İşte o gün büyük çınarın gölgesinde işçi sınıfı ve emekçiler hep bir ağızdan özgürlüğün türkülerini söyleyecekler.

(EKİM, Sayı: 314, Şubat 2019)