Dünya Bankası ve IMF’nin devreye soktuğu neoliberal politikalar doğrultusunda, tarım alanlarını emperyalist tekellere peşkeş çeken Türk sermaye devleti, son olarak da şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecini tamamlamak adına 14 fabrikanın satışı için ihale yayınladı. Nişasta bazlı üretim yapan tekellerin önünü açmaya ve şeker pancarı üretimini tasfiye etmeye dönük özelleştirme hamlesine tepkilere karşı AKP iktidarı seferber olmuş durumda.
Ankara Valiliği’nden imza kampanyasına OHAL reddi
Tepkilere karşı AKP şefleri geri adım atmayacakları yönünde açıklamalar yaparken, son olarak da Ankara Valiliği, Şeker-İş tarafından özelleştirmeye karşı imza kampanyası başvurusuna olumsuz yanıt verdi.
Özelleştirme ihalesinin Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından Şeker-İş, ülke genelinde başlattığı imza kampanyası kapsamında Ankara’da merkezi yerlerde kampanyayı yürütmek için 22 Şubat günü valiliğe başvurdu. Başvuruda Kızılay, Yüksel Caddesi, Ulus, Sıhhiye gibi merkezlerde stand açılacağı belirtildi. Sendikanın başvurusu, valilik tarafından OHAL yasağı gerekçesi öne sürülerek reddedildi.
AKP şefleri özelleştirmede kararlı
AKP şefleri, şekerdeki özelleştirme hamlelerinin ardından tepkileri yatıştırma, sermayeye peşkeşi kabul ettirme amacıyla açıklamalarını sürdürüyor. Son olarak AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşan Binali Yıldırım özelleştirmede geri adım atmayacaklarını söyledi.
Erdoğan’ın özelleştirme için talimat verdiği, “bu fabrikaların devlete yük olduğu” bahanesini öne sürdüğü ifade edilirken, Yıldırım özelleştirme ile çalışanların haklarının korunacağı iddiasında bulundu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuyla ilgili açıklama yapan Maliye Bakanı Naci Ağbal da özelleştirme hamlesini savunmuş, “Günlerce, aylarca dinleye dinleye, bütün tarafların ihtiyaçlarını karşılayacak, herkesin beklentilerine uygun özelleştirme modeli ürettik” diye konuşmuştu.
Özelleştirmenin ardından bu fabrikalarda üretimin devam etmesini sağlayacak şartlar koyduklarını öne süren Ağbal, fabrikalardaki kamu çalışanlarının, daimi ve geçici işçilerin haklarının korunduğunu iddia etmişti.