Şehir Hastaneleri masalı…

Toplum sağlığı gözetilmeden rant ve kâr üzerine inşa edilen şehir hastanelerinde ne hastaların ne de sağlık emekçilerin “huzur ve şifa” bulması mümkün gözükmüyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 21 Nisan 2023
  • 17:30

AKP şefi Erdoğan, bir ziyaret sırasında kendisine şehir hastaneleri ile ilgili sorulan soruya hastaneleri överek cevap verdi. Eskiden hastanelerin pislik içinde olduğunu, galoşların satıldığını artık hastaların daha hastaneye yatmadan şifa bulduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Şu anda bizim şehir hastanelerimizde bir defa vatandaşımın huzuru var. Vatandaşımın bu hastanelerde tertemiz, pırıl pırıl, bu hastaneye gelen içeri girdiği zaman zaten huzur buluyor. Huzur bulmayla birlikte de daha şifayı bulunduğu yerde yakalıyor. Dünyada, sağlık sektöründe, bütün benim diyen ülkelerin hastaneleriyle yarıştayız. Herkes konuşur, ne der Cleveland, şu an bizim şehir hastanelerimiz Cleveland'ı aştı. Şurada İstanbul'da Çam Sakura hastanemizin durumu ortada, Ankara'da Etlik, öbür tarafta İstanbul'da Murat Dilmener olsun, öbür tarafta Pakize Öz olsun, bütün hastanelerimiz ortada. Bu hastanelerde vatandaşım benim girdiği zaman hastaneye hamd olsun, orada bir defa daha yatmadan şifayı buluyor. Bundan sonraki süreçte de büyükşehirlerde birer tane olmak üzere yaygınlaştırarak, bu şehir hastanelerimizi devam ettireceğiz.”

Erdoğan’ın zırvalarının aksine sağlıkta özelleştirmenin son adımı olan şehir hastaneleri emekçilere çok pahalıya mal oldu.

AKP iktidarı işbaşına getirildiği 2002 yılından itibaren işçi ve emekçiler için yıkım demek olan özelleştirme politikalarının sadık bir uygulayıcısı oldu. Tercih ettiği ekonomi, sağlık, eğitim vb. politikalarının sonucunda işçi ve emekçilerin barınma, beslenme, ulaşım gibi temel haklara ulaşması giderek daha da zorlaştı. Gelinen yerde sağlık alanındaki politikalar sağlık emekçilerinin çalışma koşullarını ağırlaştırırken, emekçilerin de sağlığa erişimini güçleştirdi. Erdoğan’ın “Cleveland’ı aştı” dediği şehir hastaneleri bu alandaki en çarpıcı örneklerden biridir.

Yükü emekçiye sefası sermayeye!

Kamu arazilerin AKP’li şirketlere peşkeş çekilmesiyle yapılan şehir hastanelerinin tüm masrafları emekçilerin cebinden karşılanırken, hastane sermayedarları büyük kârlar elde ediyor. Adına Kamu Özel İşbirliği denilen “yap-kirala-devret” sisteminde, emekçilerin vergilerinden oluşan hazineden şirketlere devasa paralar aktarılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın 25 yıllığına özel sektörün kiracısı olduğu hastanelerdeki görüntüleme, laboratuvar, bilgi işlem, güvenlik, temizlik, yemekhane, otopark gibi bütün hizmetler de şirkete bırakılıyor.

Hem yapım aşaması hem de faaliyete geçtiği sürelerde maliyeti oldukça yüksek olan hastanelerin inşaatları yapılırken meslek odalarına danışılmadığı için başka sorunlar da ortaya çıkıyor. Bunlardan birisi depremdir. Henüz 2017’de açılan ve şehir hastanelerinin ilki olan Mersin Şehir Hastanesi, meslek odalarının tüm itirazlarına rağmen fay hattı üzerine inşa edildiği için depremde kullanılamaz hale geldi.

Hastaneler sağlık meslek örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadığı için ihtiyaca uygun şekilde yapılmıyor. Şehirdeki hasta ve hastaneler gözetilmeden devasa büyüklükte inşa ediliyor. Bu da hem enerji maliyetini katbekat artırıyor, hem de verilen hasta garantisi tutmadığı için yine hazineden fazladan ödeme yapılıyor. Öte yandan şehir merkezlerinde köklü hastanelerin kapatılmasına neden oluyor. Şehir hastanelerin yerleşim yerlerine uzak konumu ve merkezdeki hastanelerin kapatılmasıyla emekçilerin hastaneye ulaşması fiziken de zorlaşıyor.

Sağlık emekçisine ağır çalışma koşulları

Şehir hastanelerinin, sağlık emekçileri için karşılığı artan iş yükü ve taşeron çalışma oldu. Merkezdeki kamu hastanelerin kapatılması ve özel şirketlerin işlettiği şehir hastanelerindeki taşeron çalışma sistemi nedeniyle sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ağırlaştı. Gösterişli törenlerle açılan şehir hastanelerinden sağlık emekçisine düşen baskı, mobbing, artan iş yükü, düşük ücret, uzun çalışma saatleri oldu.

Erdoğan’ın övdüğü şehir hastanelerinin emekçiler için karşılığı kabaca böyle. Toplum sağlığı gözetilmeden rant ve kâr üzerine inşa edilen şehir hastanelerinde ne hastaların ne de sağlık emekçilerin “huzur ve şifa” bulması mümkün gözükmüyor. Erdoğan’ın mega projelerinden olan şehir hastanelerinin kazananı hastaneyi işleten kapitalistlerdir.