Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları, Rusya ve Suriye rejimiyle yapılan görüşmeler, Türkiye ve Rusya arasında Kuzey ve Doğu Suriye bölgesi üzerine yapılan anlaşmalar, bölge halkının güvenliği ve geleceği, tutuklu IŞİD’lilerin durumu gibi önemli konulara ilişkin açıklama yaptı.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Ebdi’nin açıklaması şöyle:
“Başta Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Abdulhemid Heci Dervişi saygıyla anıyor, anısına ve mücadelesine sahip çıkacağımızı belirtiyor bu vesileyle tüm Kürt halkının başı sağ olsun, diyorum.
Bildiğiniz gibi, ABD güçlerini sınırdaki noktalarından çektikten sonra Türk devletinin 9 Ekim’de saldırısı gerçekleşti. ABD’nin güçlerini bölgeden çekmesi Türk devletine böyle bir saldırı imkanı sundu. Bu saldırılar halen durmuş değil. Bir ateşkes uygulandı, ancak saldırılar devam ediyor. Bu açıklamayı yaptığımız bu anda da saldırılar devam ediyor. Gerçekleşen büyük bir saldırıydı. Türk devleti tüm imkanlarını bu saldırılarda kullandı. Aynı zamanda cihadist olarak nitelediğimiz ve çete başlarını da tanıdığımız, DAİŞ ve Nusra olarak nitelendirdiğimiz bu çeteler de saldırıya katıldı. Büyük bir saldırı gerçekleşti. Ama bu saldırılara karşı büyük bir direniş de gelişti. Güçlerimiz ve halkımız büyük bir direniş sergiledi, her yerde büyük bir kahramanlık yaşandı.
Türk devleti ve ABD arasındaki ittifakı da kabul etmedik
Bizim ve NATO devleti olan Türk devletinin gücünü karşılaştırdığımızda büyük bir fark olduğu bir gerçek. Ancak yine de her yerde büyük bir direniş sergilendi. En son Türk devleti ateşkesi kabul etmeye mecbur kaldı. Mevcut durumda biz ateşkesi kabul ettik, ittifakı kabul etmedik. Türk devletiyle ittifak yapmayı kabul etmedik. Türk devleti ve ABD arasında gerçekleşen ittifakı da kabul etmedik. Kabul ettiğimiz şey ateşkesti. Biz güçlerimizi Serekaniye ve Gire Spi arasında çekmeyi, Türk devleti de saldırılarını durdurmayı uzun süreli ateşkes uygulamayı kabul etti.
Türk devleti ateşkesi ihlal ediyor
Ateşkes yapıldı, ancak Türk devleti halen saldırılarını durdurmuş değil, halen de yer yer Türk devletinin saldırıları devam ediyor. İşgal alanlarını genişletmeye çalışıyor. Bunda ABD’nin, bizzat başkan Trump’ın sorumluluğu var. Çünkü onlar bu ateşkesi kalıcı yapmada sorumludurlar. Dolayısıyla ateşkesin uzun süreli ve kalıcı olmasından da sorumludurlar.
ABD’nin güçlerini çekme kararı yanlıştı
ABD Türk devletinin saldırılarına karşı askeri bir duruş sergileme yönünde karar almadı. Sadece ekonomik yaptırımlarla yapmaya çalıştılar. Bu da bu saldırıların sürmesine neden olmasına, barbarlığın yaşanmasına neden oldu. Bu bölgede yaşayan 400 bine yakın halkımızın yerinden olmasına neden oldular. Birlikte DAİŞ’e karşı mücadele ettiğimiz ortağımız ABD açısından bu büyük bir yanlışlıktı. Bu yanlışlık, halkımızın yüzbinler halinde göç etmesine, sivil katliamların yaşanmasına ve tabi Kürt soykırımının önü açıldı.
Direniş ateşkes yapılmak zorunda bıraktı
ABD’de de kamuoyuna ekonomik yaptırımlar ve diplomatik yollarla bu saldırıları durdurmak istediğini deklere etti, birincisi halkımızın mücadelesi ikincisi ABD’nin baskısı bu işgal saldırılarını durdurmaya mecbur bıraktı. Başkan Trump’la yaptığım telefon görüşmesinde bu çabasından dolayı kendisine de teşekkür ettim.
Her ne kadar geç olsa, zamanında gelişmemiş olsa da, hem halkımızın direnişi hem de ABD’nin baskısı bu ateşkesin gelişmesini sağladı. Ama şimdi bu ateşkesin garantörü olan tarafların sorumluluklarına sahip çıkması gerekir. Türk devleti şu anda ateşkesi ihlal ediyor ve bu güçler sorumlu yaklaşıp bu saldırıları durdurmalıdırlar.
ABD yanlışlarını telafi etmeli
ABD ile ilişkilerimiz devam ediyor. DAİŞ’e karşı ortak mücadelemiz sürüyor. Ne biz resmi olarak bunu durdurmuşuz ne de onlar. Halen ortak toplantılarımız devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye’deki varlıkları devam edecek. Bu çerçevede ilişkilerimiz sürecek. Yaşanan eksiklikleri telafi etmelerini talep edeceğiz. Yerine getirmedikleri sorumluluklarını yerine getirmelerini, bir yönüyle öz eleştirisel yaklaşmalarını bekleyeceğiz. Biz de insanlık adına DAİŞ’e karşı bir savaş başlatmıştık ve bu savaşımız eskisi gibi devam edecek.
Rusya ile yapılan anlaşmanın bazı maddelerini kabul etmiyoruz
Bildiğiniz gibi son günlerde Rusya ve Türkiye arasında bir anlaşma yapılmıştı. Bundan 3 saat önce Rusya’ya resmi olarak cevap verdik. Rusya genelkurmay başkanı ve savunma bakanıyla da dün akşam bir görüşmemiz gerçekleşmişti. Orada kabul ettiğimiz ve etmediğimiz hususları belirtmiştik. Ancak dediğim gibi 3 saat önce resmi olarak görüşlerimizi kendilerine ilettik.
Biz başkan Putin ve Rusya’nın savaşı durdurmaya ve Türk devletinin Suriye topraklarına girmesini engellemeye dönük girişimlerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz. Bu tür adımlar olumlu adımlardır, destekliyoruz. Yine Suriye coğrafyasının parçalanmaması, işgal edilmemesine dönük bu girişimler olumlu şeylerdir.
Ancak Türk devleti ve Rusya arasında yapılan anlaşma maddelerinin çoğu bizim halkımızın çıkarına değildir, daha önce bizim görüşlerimiz alınmamıştı, bazı maddeleri halkımızın çıkarına değildir. Onun için bu anlaşmanın bazı maddeleri üzerine kaygılarımızı dile getirdik. Bu maddeler üzerine tartışılması gerektiğini söyledik. Çünkü biz bu görüşmenin bir tarafı değildik.
Rusya’nın girişimleri olumlu, görüşmelerimiz sürecek
Biz Rusya’nın girişimlerini olumlu görüyoruz. Ancak bu anlaşmanın içeriğine dönük görüşlerimiz var. Önümüzdeki günlerde değiştirilmesini talep edeceğimiz, kabul edip etmeyeceğimiz şeyleri kendileriyle tartışacağız. Bu gündemimizde olacak. Bazı hususlar var, pratikte biz birlikte çalışacağız, bazı adımlar atacağız. Görüyorsunuz Kobane, Mınbiç’te birlikte çalışıyoruz. Bugün de Qamışlo’da da Rusya’nın bir devriyesi çıktı. Ancak bazı şeyler de halkımızın, güçlerimizin, siyasi geleceğimiz belirleyecek şeylerdir. Bunlar önümüzdeki süreçte konuşulmaya devam edecek.
Halkımız mücadelesini büyütmeli
Bildiğiniz gibi bir ateşkes uygulanmış. Ancak Türk devleti uygulamıyor. Biz de QSD olarak hiçbir zaman Türk devletine inanmıyoruz, güvenmiyoruz. Fırsat bulurlarsa saldırılarını sürdürecekler. Onun için halkımızdan, güçlerimizden ve bu savaşın içinde bir şekilde yer alan herkesten talebimiz çalışmalarını, hazırlıklarını sürdürmeleri. Herkes, en başta da cephelerdeki güçlerimiz hazırlıklarını yapmalı, her türlü gelişmeye hazırlıklı olmalı, meydanlarda bu saldırılara karşı eylemde olan halkımız, bize destek veren dostlarımız, siz değerli basın emekçileri dahil herkesten talebimiz bu süreçte uyanık olmaları, çalışmalarını sürdürmeleridir.
Halkımızın dostlarına teşekkür ediyoruz
Bu vesileyle bir kez daha halkımın dünyanın dört bir yanında halkımızın sesine ses olan, Türk devletinin işgaline karşı ses çıkaran ve işgalini geri çekmesini isteyenler, ABD kongre üyeleri, senatörler, Amerikalı eski arkadaşlarımız dahil halkımızın mücadelesine destek veren, ses olan herkese çok teşekkür ediyoruz.
Kürt halkı Kürdistan’ın dört parçasından halkımız Rojava’ya büyük bir destek sundular. En fazla da onlara saygılarımızı sunuyoruz. Ama bilmeliler ki, Türk devletinin tehlikesi halen bitmiş değil. Halkımızın geleceği halen tehlike altında. Onun için herkes desteklerini, mücadelelerini devam etmeli. Bu, zafere kadar sürmeli.
Kürt, Arap ve diğer tüm etnik yapıların mücadelemize verdikleri destek taktire şayandır. Bunu sürdürmelerini bekliyoruz. Çünkü halen zorlu süreçler devam ediyor. Mücadele birlikte yürütülürse bu saldırılar boşa çıkarılabilir.
Kürt siyaseti çelişkileri bir kenara bırakmalı
Özellikle Kürt siyasetine büyük bir sorumluluk düşüyor. Özellikle de Rojava’daki siyasi güçler kendi aralarındaki çelişkileri bir kenara bırakarak QSD direnişi etrafında bir araya gelmeliler, mücadelesini desteklemeliler. Hep birlikte bu hassas ve tarihi sürecini birlikte geçirmeliyiz. Şu anda her zamankinden daha fazla başarı imkanımız vardır, dünyanın bize desteği her zamankinden daha fazladır.
Kamuoyuna açıklanan 13 maddeyi kabul etmedik
Rusya ile görüşmelerimiz devam ediyor. Yapılan anlaşmayı tümden reddetmiyoruz. Ancak kabul etmeyeceğimiz bazı maddeler var. Bazı değişiklerin yapılması gerekir. İnanıyorum ki birlikte bir sonuca ulaşacağız. Hiçbir zaman halkımızı savunmasız kalmayacağız. Büyük savaşlar yaşanırsa Serêkaniyê’de olduğu gibi bazı yerlerden çekilme durumumuz da olabilir. Ancak hiçbir zaman halkımızı savunmasız bırakmayacağız.
Gire Spi ve Serêkaniye arasında büyük bir savaş yaşandı. Orada ateşkesi kabul ettik. Oradan M4 yoluna çekildik. Geri çekildiğimiz sınırlar bellidir. Ancak, kamuoyunda açıklanan 13 maddeyi kabul etmedik. Sadece ateşkesi kabul ettik.
DAİŞ tutukluları Türkiye’yi alakadar etmez
DAİŞ tutukluları konusu sadece bizi, Özerk Yönetimi ilgilendirir. Burada vatandaşları tutuklu bulunan DAİŞ’lileri ilgilendirir. DAİŞ tutuklarının bulunduğu Navkure hapishanesini toplarla vurdu. Oradan 5 DAİŞ çetesi kaçtı, ama diğerleri denetimimizdedir. Eyn İsa kampına çeteler saldırı gerçekleştirdiğinde aileler oradan kaçtı, onların içinde bazı DAİŞ çetelerinin kaçmış olmaları muhtemeldir. Ancak biz de koalisyon ve burada bulunan diğer güçlere açıkça, burada kaldıkları ve bizimle çalışmalarını sürdürdükleri sürece bu konuda da kendileriyle çalışmalar yürüteceğiz ve birlikte orak karar alacağız. Ama buradan çıkıp gidenlerle bu konu üzerine bir ilişki kurmak zorunda değiliz, onlarla bu konuyu konuşmak zorunda değiliz. Yine Türk devletinin bu DAİŞ çeteleriyle hiçbir ilişkisi yoktur. Şu anda Türk devletinin işgal ettiği yerlerde de zindanlarımız yoktur. Suriye hükümetinin de bu konuyla bir alakası yoktur. Bu, sadece burada bizimle çalışan kesimleri ilgilendirir.
Semelka Rojava’nın nefes borusu kimseye bırakmayız
Semalka kapısı Rojava’nın nefes borusudur. Bizim dışımızda kimsenin burayı kontrol etmesi mümkün değildir. Bu kapı üzerine kimseyle pazarlık da yapmayacağız. Rejim dahil bizimle TC işgaline karşı durmak isteyen herkesi buraya kabul edebiliriz. Ama şu anda gündemimizde bu bölgeleri kimseye teslim etmek diye bir şey yoktur.”