İzmir'de dün (12 Temmuz) akşam saatlerinde şiddetli yağışlar sırasında Alsancak’ta iki kişi su birikintisinin içinden karşıdan karşıya geçmeye çalıştıkları sırada elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti.
Doğa olayları alınmayan önlemler nedeniyle felakete dönüşmeye devam ediyor. Yangın, sel, deprem, yağmur vb. rant ve talana dayalı politikaların sonucunda can kaybına neden olmaktadır. Diyarbakır ve Mardin arasında çıkan yangının felakete dönüşmesinin ardından İzmir’de alınmayan önlemler nedeniyle iki kişinin hayatına mal oldu. Her iki duruma dair incelemeler, can kaybının nedeninin “elektik kaynaklı” olduğuna işaret etti. “Şebeke sorunları” diye tarif edilen sorunlar doğal değildir ve önlenebilir. Ancak kapitalizmde şirketlerin kar hırsı bu “önleme” yeterince önem vermemektedir.
AKP iktidarı boyunca özelleştirilen, kapitalistlere peşkeş çekilen, rant ve talan politikalarının odağı haline getirilen hizmetler emekçilerin canlarına mal olurken, doğanın da talanına neden olmaktadır.
“Önlem alınmaması durumunda benzer faciaların kaçınılmaz”
İzmir`de hayatını kaybedenlerin Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay olduğu açıklandı. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Özelleştirmeler can almaya başladı! Elektrik dağıtım şirketleri kamulaştırılsın!” başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Alsancak`ta yaşanan facia, elektrik şebekesinde su taşkınlarına karşı alınması gereken önlemlerin ihmal edildiğini ortaya çıkarmıştır. Kasım 2023`de deniz suyunun yükselmesiyle yaşanan taşkın nedeniyle bölgeye bir süre elektrik verilememişti. Deniz taşması sonucu çok sayıda trafo merkezi su altında kalmış, bazı sokaklara günlerce enerji verilememişti. Özelleştirme sonrası ilimizdeki elektrik şebekesini devralan GDZ Elektrik Dağıtım AŞ, bölgeyi yeraltı kablolarını bir süre yer üstüne taşıyarak enerjilendirebildi. O dönem trafo merkezleriyle dağıtım panoları, dağıtım panoları ile binalar arasındaki besleme kablolarına yapılan ekler incelenmelidir. Bölgede acilen varsa uygun olmayan kabloların değiştirilmesi ve taşkında hasar alan trafo merkezleri ile dağıtım panoların yenilenmesi için çalışma başlatılmalıdır.”
EMO’nun teknik heyetinin sokakta yaptığı inceleme yaptığı belirtilen açıklamada “kablolarda izolasyon hatası olduğu belirlenmiştir” denildi.
“Uyarılarımıza rağmen önlem alınmadı”
Açıklamanın devamında TEDAŞ ve EPDK acilen bölgedeki eksikleri tespit etmesi için göreve çağrılarak şöyle devam edildi:
“Kasım 2023`de yaşanan taşkının ardından yaptığımız uyarılara rağmen önlem alınmaması nedeniyle yaşanan facianın bir daha yaşanmaması için tüm kamu kurumlarını göreve davet ederek, gerekli teknik desteği vermeye hazır olduğumuzu vurgularız.”
Elektrik dağıtım şirketlerinin kullandığı altyapının kamu malı olduğu vurgulanan açıklamada hizmetinde kamu hizmeti olduğu ifade edildi. Dünyada “dağıtım şebekelerinde dijitalleşme çalışmaları yapılırken” yaşanan sorunların can kaybına yol açması teşhir edildi.
Şirketlere “dağıtım bedeli” adı altında para aktarıldığı belirtilen açıklamada şunlar ifade edildi: “Odamızın hesaplamalarına göre, 4 kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarını için aylık 230 kWh enerji tüketmesi öngörülmektedir. Bu tüketimin aylık faturası 1 Temmuz 2024 itibariyle 476.6 TL`dir. Ortalama faturanın yüzde 66`sı yani 314 TL`si dağıtım bedeli adı altından bu şirketlere aktarılmaktadır. Son elektrik zamları ile birlikte bu kadar yüksek oranda kamu kaynağının dağıtım şirketlerine aktarılmasına rağmen maliyeti düşük tutmak için sahada yeterli yatırımı yapmayan ve İzmir`de dün yaşanan şiddetli yağışlar sonrasında da görüldüğü üzere halkımızın can ve mal güvenliğini tehlikeye atan bu şirketlerin acilen idari ve mali yönden denetlenmesi gerekir.”
Açıklamanın sonunda ise şunlar ifade edildi:
“Kaderine terk edilen elektrik şebekesinde teknik denetim eksiklikleri olduğuna vurgu yaparak, kamuoyunu uyarıyoruz.”