Mersin’de HDP Gençlik Meclisi ve parti üyeleri, kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce tehdit edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi'ne Haziran ayında 7 tehdit başvurusu yapıldı. Yapılan başvuruların birinde, kendilerini polis olarak tanıtan sivil kişilerce iki gencin gözaltına alındığı, karakola götürülerek sorgulandığı ve kentte yaşanabilecek olası bir olaydan kendilerinin sorumlu tutulacağı kaydedildi. Gözaltına alınan kişilerin karakolda haklarında herhangi bir tutanak tutulmadığının belirtilen başvuruda, yine sanal medya hesaplarına “Sonunuz Deniz Poyraz’dan beter olacak” şeklinde mesajlar gönderildiği öğrenildi.
24 Haziran tarihinde “tr19akgenclik” sanal medya hesabı üzerinden HDP Mersin Gençlik Meclisi üyesi Resul Demir’e (24), “Sizler hepiniz ölümü hak ediyorsunuz. Sana da sıra gelecek. Senin ölümün Deniz Poyraz'ın ölümünden daha beter olacak. Hepiniz vatan hainisiniz. Şerefsiz köpekler Ülkü Ocakları ve Ak Gençlik her yerde artık” tehdit mesajı atıldı. Tehdit mesajı atan hesap, daha sonra erişime kapatıldı.
Mayıs ayında bizzat polisler tarafından tehdit edildiğini ve 24 Haziran’da sanal medya hesabına tehdit mesajının gönderildiğini anlatan Demir, tehdit mesajlarından sonra gece saatlerinde evine gittiği sırada gri renkli ve plakasız bir aracın üzerine sürüldüğünü söyledi. Demir, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“İki gün önce sosyal medya hesabım üzerinden tanımadığım bir hesap üzerinden tehdit mesajı geldi. ‘Hepiniz ölümü hak ediyorsunuz. Senin ölümün Deniz Poyraz’ın ölümünden daha beter olacak’ diye bir mesaj aldım. Polisler de arkadaşlarım üzerinden bana tehdit mesajları gönderdi. ‘Mersin’de bir olay yaşanırsa sorumlusu sensin’ diye bana mesaj gönderilmiş.”
Ali Çat, İsa Dağ, Ali Bilen, Gençlik Meclisi üyesi Ö. A ve S.Ş.’nin de tehdit edildiğini kaydeden Demir, “Bu kadar tehdidin gelmesinin tek sebebi HDP’li olmamızdır. Her ne kadar baskı uygulasalar da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Legal ve meşru bir çalışma içindeyiz. Kimseden korkmuyoruz” diye konuştu.
HDP: Boyun eğmeyeceğiz
Ömer Akın'ın Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre parti ve gençlik meclisi üyelerine yönelik yapılan tehditlere tepki gösteren HDP Mersin İl Eşbaşkanı Gülbahar Şoför şunları vurguladı:
“Bunun temel sebebi hem yandaş medyada ve iktidar partisinin partimizi ve çalışanlarını hedef almasıdır. Tehditler bir süre sonra katliama kadar varabiliyor. İzmir İl Örgütü’müze yönelik yapılan saldırı ve bir arkadaşımızın katledilmesi de bunun göstergesidir. Bunların hiçbirine boyun eğmeyeceğiz. İlk defa bu baskılara maruz kalmıyoruz. Halkımızla partimizle mücadelemizi sürdüreceğiz."
İHD: Kayıt dışı
Derneğe yapılan başvurular hakkında bilgi veren İHD Mersin Şubesi Eşbaşkanı Hakkı Demir, yapılan gözaltı işlemi kayıt dışı olduğunu ve yasal dayanağının olmadığını belirtti. Derneğe yapılan son iki başvurunun Deniz Poyraz için kentte yapılan basın açıklamasına katılan gençlere yönelik olduğuna dikkat çeken Demir, İHD olarak yaşanılan durumların takipçisi olacaklarını söyledi. Demir şunları vurguladı:
“İktidarını kaybedeceğini düşünen iktidar odakları, Türkiye’yi daha karanlık noktalara götürerek, insanları yıldırarak, kendi amaçlarına ulaşmak istiyor. Buna izin vermemek lazım. Türkiye’de barıştan yana olan tüm kesimlerin bu konuda birlikte olması gerekiyor. Kürt sorunun çözümsüzlüğü bir takım kirli yapıların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bu kirli yapılanmalar Kürt sorununu beka sorununa dönüştürerek kendilerine meşrulaştırma zemini yaratıyorlar."
ÖHD: Usüle aykırı
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi Eşbaşkanı Hoşyar Sarıyıldız ise gözaltı işleminin savcılığın yapacağı değerlendirme sonucunda uygulanabileceğini ifade etti. Sarıyıldız şunları söyledi:
“Ülkenin politik anlamda sıkıntılı olduğu dönemlerde kolluk, bir suça karışmasa bile bazı kesimlere karşı gözaltı işlemi uygulayarak, insanları mağdur ediyor. ‘Devletin gözleri üzerinizde ayağınızı denk alın’ mesajı verilmek isteniyor. Bu tür uygulamalar ceza usulüne aykırı ve hukukta yeri yoktur. Kolluğun hukuka aykırı tutumdan vazgeçmesi gerekiyor. Haksız yere kişileri gözaltına almak yerine hakkaniyete uygun soruşturmalarla adalete olan güveni tazelemesi gerekir.”