IŞİD çetesinin 10 Ekim 2015’te yapılmak istenen ‘barış’ mitingini iki canlı bomba ile hedef alarak 100’den fazla kişiyi katlettiği Ankara Katliamı’na ilişkin davanın gerekçeli kararı açıklandı. 872 sayfalık gerekçeli kararda defalarca ve çeşitli vesilelerle ortaya çıkmasına rağmen kamu görevlilerinin sorumluluğuna yer verilmemesine dair avukatlar tarafından yazılı açıklama yapıldı.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu yaptığı açıklamada, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tüm sorumluları yargılamayan pratiğinin bu gerekçeli kararla sürdüğüne dikkat çekti.
“Kamu görevlilerine işaret eden delillerden dahi söz edilmedi”
“Katliama dair hiçbir şey demeyen” gerekçeli kararda kamu görevlilerinin yargılanması talebinin karşılıksız ve cevapsız kalmasının dikkat çekici olduğu ifade edilen açıklamada şunlar ifade edildi: “Bu durum bütün yargılama süreci boyunca tarafımızca da dillendirilmiş, somut kanıtlar dosyaya sunularak katliamda sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin mutlaka dosyaya dahil edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 872 sayfalık gerekçeli kararda bu husus sadece bir buçuk sayfa olarak yer almış, sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanması konusundaki taleplerin tamamı görmezden gelinmiştir. Üstelik dosya kapsamında yer alan delillerden dahi söz edilmemiştir. İçişleri Bakanlığı Müfettiş Raporu, Gaziantep Ağır Ceza Mahkemelerinden gelen dosyalar, sanıkların iletişim tespiti dosyaları, Gaziantep ve ülkenin çeşitli yerlerinde kamu kurumlan ile yapılan yazışma yanıtları gerekçeli kararda yok sayılmıştır. Oysa bu sözünü etmiş olduğumuz deliller; Ankara, Adana, Gaziantep ve Kilis vb. yerlerde görev yapan birçok kamu görevlisinin, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatının ve siyasal iktidar temsilcilerinin bu katliama yol verdiğini ortaya koymaktadır.”
“Mahkeme devleti aklamayı seçti”
Gerekçeli kararda sanıkların insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmaları gerektiği konusundaki talebin ise, sanıkların gerçekleştirdiği katliamın esasen “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzenine yönelik olduğu”, “2015 Kasım seçimleri öncesinde ülkede kaos yaratmak istedikleri” gibi açıklamalarla karşılandığı hatırlatılan açıklamada şu gerçeğe dikkat çekildi: “Katliama ilişkin siyasal iktidarın sorumluluğu bu şekilde ört bas edilmek istenmiştir. 2015 yılı 7 Haziran seçimlerinden sonra kaos yaşanacağını söyleyen iktidar sözcülerinin, katliamın hemen arkasından anket yaparak oylarının arttığını söyleyen dönemin başbakanının açıklamaları, katliamda ölen ve yaralananların acılarını paylaşmak yerine sergilenen düşmanca tutumlar gibi çok sayıda somut gerçek karşısında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi devleti/siyasal iktidarı aklamayı seçmiş ya da kendisine verilmiş bu vazifeyi yerine getirmiştir.”
“Hâlâ tutuklu olmaları bile mücadelemiz sayesinde”
“Gerekçeli kararın tarafımızca anlamı budur ve bu durumdan adalet arayışı içinde olan hukukçular olarak adalet için mücadelemizi daha da büyütmek sonucu çıkarttığımızı belirtmek isteriz” denilen açıklamada, katliamın zaten inkar edilemez gerçek olduğu, dolayısıyla IŞİD çetecilerinin cezalandırılmasının özünde bir anlam taşımadığına şöyle dikkat çekildi: “Onun ötesinde sanıklar hakkında yer alan sayfalar dolusu değerlendirmelerin, cezalandırılmalarına ilişkin açıklamaların nazarımızda bir anlam ve önemi bulunmamaktadır. Katliam örgütledikleri dosya kapsamındaki her türlü delille sabit olan sanıklara ceza verildiği için bu kararı alkışlamayacağımızı daha önce söylemiştik, bir kez daha da aynı şekilde ifade etmekte bir sakınca görmemekteyiz. Kaldı ki sanıkların -bir kısmı için eksik ceza tayini de söz konusudur- aldıkları cezalar ve halen tutuklu olmaları müvekkillerimizin ısrarlı takibi ve mücadelelerinin sonucudur. Bu mücadele IŞİD’li sanıkların cezalandırılmasını sağlamıştır.”
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, yargının siyasal işlevi konusunda tarihi belge olabilecek bir karara imza attığı ifade edilen açıklama şöyle sona erdi: “Ülkedeki yargı sisteminin gelmiş olduğu durumdan bağımsız olmayan bir karar ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Adalete ulaşmanın mücadele ile olduğunun bilincinde olan hukukçular olarak müvekkillerimiz ve ülkenin emek demokrasi güçleri ile birlikte 10 Ekim Ankara Katliamının bütün sorumlularının yargı önünde hesap vermeleri için her platformda mücadele etmeye/çabalamaya devam edeceğiz.”
Öte yandan gerekçeli kararda IŞİD çetesinin Türkiye’de gerçekleştirdiği katliamlar ve Musul Başkonsolosluğu çalışanlarını rehin alması gibi saldırılara yer verilirken, iki Türk askerinin IŞİD tarafından yakılarak katledilmesine değinilmemesi dikkat çekti.