O kitap okuyordu
O,
Kitap okuyordu,
Düşünüyordu.
Bir gün, kapısı vuruldu,
Sonra kapı kırıldı.
Siyah gözlüklü,
Siyah takımlı,
Siyah düşünceli adamlar,
İçeri doldu...
O,
Kitap okuyor
Düşünüyordu.
alıp götürdüler,
Kitapları ve onu.
Kitapları yaktılar.
Kızıl alevlerine baktılar,
Güldüler...
O'nu
İşkencehaneye götürdüler.
İşkence ettiler.
O,
Bunu anlıyordu.
Çünkü O,
Kitap okuyordu
Düşünüyordu.
Ve biliyordu,
Suçluydu...
Biliyordu,
Bu ülkede birileri,
Okuyan ve düşünen
İnsanı sevmiyordu.
Biliyordu, O, bir suçluydu...
İbrahim Şevki Karanlık
Madımak’ı yakan faşizm bu defa Kırşehir’de kirli ve kanlı yüzüyle karşımıza çıktı. Kırşehir utandı, Türkiye utandı… Gülümüz, Gül Kitabevimiz yakıldı. Faşizme teslim olmayan birçok işyeri de karanlığın çocukları tarafından yakılarak kül edildi. Sadece ve sadece Kürt oldukları için esnafların ekmek teknelerini yaktılar.
Gül Kitabevi önünde toplanmış faşistler kitapları hastalıklı bir coşkuyla yakıyorlardı. Onları gelecekte, çoğu fırınlarda yakılan 6 milyon Yahudi’nin daha nice insanın vebali altında bırakacak olan da aynı coşkuydu. Sadece Naziler mi, Romalılar da kitapları önce Hıristiyanlığı yaydıkları için, sonra da Hıristiyanlıkla bağdaşmadıkları için yaktılar. Tarih, korkaklarını, korkutarak yönetmek isteyen haramilerin pek çok kitap yakma olayına tanıklık etti.
Emeğin korunması mücadelesinin her eylem ve etkinliğinde boy gösteren kolluk güçleri Gül Kitabevi ve bir dizi işyeri faşistler tarafından tutuşturulurken ortalıkta gözükmediler. Bu katiller, insanları diri diri yakma suçunu işlemeye hazır güruhun başını çekenler ellerinde listelerle Kürt olan ve Kürt sorun konusunda duyarlılığı bilinen esnafların üzerine faşistleri saldılar.
Yani hem sahadaki tetikçiler hem onları yönlendirenler ayan-beyan ortadaydı. Buna rağmen tetikçilere, Madımak’ı yakanlarla aynı kumaştan dokunmuş olan karanlığın çocuklarına devletliler müdahale etmediler. Şaşırmadık, zira devletlilerin ne zaman başı sıkışsa, toplumsal muhalefeti bastırmak için faşist çeteleri ve katiller sürüsünü devreye sokmuştur. '80 öncesinde de toplumsal devrimci mücadeleyi bastırmak için devletliler faşistleri devreye sokmuşlardır. Bugün de yükseltilen milliyetçi-şoven dalganın başta gelen 'sivil' ayağı sokaklarda özgürce yakma ve kundaklama icraatlarını sürdürüyorlar. Tertiplenen provokasyonlar için gerekli insan kaynağını temin ediyorlar. Halkların kardeşliği için yüreği çarpanlara saldırmak için sıralarını bekliyorlar.
Gül Kitabevi otuz yıldır aydınlık yüzüyle inatla onur yürüyüşünü devam ediyor. Gül Kitabevi’nin emektarı dostum, arkadaşım Eşref Odabaşı her dönemde ezber bozdu. Türk milliyetinden olduğu halde karşı karşıya kaldığı linç kampanyalarına rağmen halkların kardeşliği bayrağını onurla dalgalandırdı.
Her daim Kürt halkının acısını ta yüreğinin derinliklerinde hissetti. 1990 yılların karanlık döneminde Gül Kitabevi kundaklandığında da zalimlerin önünde boyun eğmedi. Aydınlığın mekanı olan Gül Kitabevi’nin yaşaması için fedakarlıkta sınır tanımadı.
Şimdi sıra bizde, Gül Kitabevi’ni yeniden ayağa kaldırmak için harekete geçmek boynumuzun borcudur. Karanlığın çocuklarının sukutu hayale uğratmak için, daha fazla dayanışma, daha fazla birlik, daha fazla mücadeleye ihtiyacımız olduğu bilinciyle safları sıklaştıracağız.
Biz birleşirsek Gül Kitabevi’ni yeniden inşa edebiliriz.
Biz birleşirsek faşizmin saldırganlığına son verebiliriz.
Biz birleşirsek halkların kardeşliğini dinamitlemeye çalışan faşizmi durdurabiliriz.
Biz birleşirsek Kırşehir’de Madımak’ın provasını yapan faşizmin kirli oyununu boşa çıkarabiliriz.
Biz kazanacağız! Faşizmi durduracağız. Gül Kitabevini ve kundaklanan tüm yerleri yeniden inşa edeceğiz. Savaştan, halkların düşmanlaştırılmasından, yoksulluktan, sefaletten beslenen karanlığın çocukları, karanlıktan beslenen sermaye düzeninin efendileri kaybedecekler!
Haydar Baran
DİSK Devrimci Yapı İşçileri Sendikası
Kayseri Bölge Temsilcisi