“Köyceğiz Sığla (Günlük) ormanları kırmızı çizgimiz olmalıdır!”
Aydın Ağlamaz (DİSK Emekli Sen Ege Bölge Temsilcisi): Kapitalizm, ücretli emeğin artı değer sömürüsüne dayanan ücretli kölelik düzenidir. Kapitalizm, sadece ücretli emeği sömürmez, aynı zamanda bir yağma ve talan düzeni olarak yaşam alanlarımızın doğasını da sömürür. Bu yağma ve talan düzeninin yamyam, barbar, açgözlü politik temsilcileri ve onların koruyup kolladığı irili ufaklı sermaye kesimleri, epey bir süredir Türkiye coğrafyasının bakir alanlarını yağmalamakta ve talan etmekteler… Kapitalist barbarların bu yağma ve talanlarına karşı da çevre platformları, emek ve demokrasi güçleriyle birlikte yeterli olmasa da epey bir süredir birlikte mücadele yürütmekteler. Ama maalesef, yağmaya ve talana uğrayan bölge insanlarının tamamı, bu yağma ve talana karşı mücadelenin öznesi haline getirilememiştir. Mücadelenin kalıcı, sürekli olması ve kazanımlarla sonuçlanması için birinci dereceden mağduriyet yaşayan bölge insanları, mücadele sürecinin öznesi olmalıdır. Bu, olmazsa olmazdır…
Bu bağlamda, biz DİSK Emekli Sen Köyceğiz/Ortaca Temsilciliği olarak, Köyceğiz’in akciğerleri olan Gülpınar Mahallesi Karabatak mevkiindeki Sığla ormanına göz diken ve orayı yağma ve talana açmaya çalışanlara ve yağmalamaya çalışanlara karşı, Köyceğiz Sığla (Günlük) ormanları kırmızı çizgimiz olmalıdır, diyoruz… Kırmızı çizgimiz olan Sığla (Günlük) ormanının yağmaya ve talana açılmasını önlemek için tek başına hukuk mücadelesi yürütmek yeterli değildir. Bir yandan hukuk mücadelesi yürütürken eşzamanlı olarak bir yandan da Köyceğiz halkını bu konuda bilinçlendirme faaliyeti yoluyla sürecin öznesi haline getirmek ve diğer yandan da orman alanında nöbet sistemine geçerek çeşitli hilelerle “Hassas A Zonu” statüsünde olan bölgenin bu statüsünden çıkarılmasına engel olmak gerekiyor… Tabii bütün bunların yapılabilmesi için de işi tek başına MUÇEP’in üzerine yıkmamak gerekiyor… Bir an önce bir emek ve demokrasi platformu oluşturup MUÇEP’le birlikte ve bu sürece halkı da dahil edip pratik olarak harekete geçmeliyiz, diye düşünüyoruz…
***
“Köyceğiz’in doğasıyla yaşanabilir bir yer olması için bu saldırıları durduracağız”
Hasan Toprak (Emek Partisi Köyceğiz Temsilcisi): Köyceğiz’de koruma altındaki sığla ağaçlarının bulunduğu alanın ranta açılmak istenmesine karşı “Sığla Ormanını Koruma Platformu” kuruldu. Bu platformda sendikalar, siyasi partiler, çevre örgütleri ve Köyceğiz halkından insanlar var. Bu platform, kurulur kurulmaz güçlü bir kamuoyu oluşturuldu. Sosyal medya, bildiri dağıtımları ve ev ev ziyaretlerle önümüzdeki günlerde bu geniş birlikteliği daha da büyüterek eylemler düzenleyeceğiz. Köyceğiz’in doğasıyla yaşanabilir bir yer olması için bu saldırıları durduracağız.
* **
“Köyceğiz’de Sığla ormanımızı sermayeye yedirmeyeceğiz!”
Düzgün Narin (TKP Köyceğiz Semtevi Temsilcisi): Köyceğiz’de Sığla ormanımızı sermayeye yedirmeyeceğiz. Dünyaca soyu tükenme tehlikesinde olan doğal endemik Sığla ormanımızın varlığını ortadan kaldıracak her müdahaleye karşı halkımızla beraber mücadele edeceğiz. Ayrıca kamulaştırılıp Tabiat Parkı olarak varlığının korunması için de hep beraber çalışacağız. Bu memleket bizim, para babalarının değil.
* * *
“Sığla Ormanı’nı korumalı ve yok olmasını engellemeliyiz!”
Baki Deniz (Köyceğiz sakini): Köyceğiz’in kalbi olan Sığla Ormanı, gün geçtikçe küçülmektedir. İçinde tamamen Sığla ağaçları bulunan orman, onlarca arsa ve parsele dönüştürülerek orman vasfından çıkarılmış durumda… Buralarda bulunan Sığla ağaçları kesilerek bu parsellere siteler yapılmak isteniyor. Sığla Ormanı, bir inşaat şirketi ile Başoğlu ailesinin elinde yüzde elli hisseli bir durumda, bu şahıslarda tapulu olarak bulunmaktadır.
Köyceğiz’de yaşayan herkesin ortak gayesi, çocuklarımıza doğa mirası olarak bırakabileceğimiz Sığla Ormanı’nı korumak ve yok olmasını engellemektir. Bununla birlikte, orman vasfından çıkarılıp parsellenen alanların tekrar kamulaştırılması yoluyla orman vasfına dönüştürülmesini ve Sığla ağaçlarının kesilmesini önlemeye çalışmaktır.
50 yıl önce 6500 hektarken günümüzde 800 hektara kadar azalan Sığla Ormanı’nı kurtarmak ve Köyceğiz’in doğal dengesini korumak, hayvan çeşitliliğinin devamını sağlamak, oksijen kaynağımızın yok olmasını önlemek, çocuklarımızın neşeyle içerisinde oynayacağı Sığla Ormanı’nı onlara doğa mirası olarak bırakmak en temel görevimiz olmalıdır.
* * *
“Bu ağaçların korunması hepimizin görevidir!”
Murat Konukçu (Tüm Emeklilerin Sendikası Köyceğiz İlçe Temsilciliği): Sığla ağacı, Köyceğiz ilçesi başta olmak üzere bölgenin endemik bir bitkisidir. Sığla ağaçları; anayasa, yasalar ve Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla koruma altına alınmıştır. Doğal sit alanıdır. Buna rağmen rantçılar tarafından imara açılıp, ağaçların kesilmesi, yapılaşmanın önünün açılması kabul edilemez. Bu ağaçların korunması hepimizin görevidir.
Tüm Emeklilerin Sendikası Köyceğiz İlçe Temsilciliği olarak, Sığla ormanlarının korunması için, ilçemiz sivil toplum örgütleri, doğa dernekleri, sendikalar ve siyasi partilerle birlikte:
1- Halkımızı bu konuda bilgilendirmek ve sürece dâhil etmek,
2- Hukuki süreci yakından takip etmek,
3- Ağaçların kesilmesine kesinlikle müsaade etmemek,
4- Bu alanların Tabiat Parkı veya Milli Park ilan edilmesi, özel mülkiyet alanı olan yerlerin kamulaştırılmasını talep etmek için gereken çalışmalara katkı sunacağız.
Halkımızı bilgilendirmek ve sürece dâhil etmek adına 16 Ocak 2023 tarihinden itibaren, bastırılan broşürlerle ilçemiz sivil toplum örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerle beraber bilgilendirme süreci başlatılmıştır.
* * *
“Ülkemiz coğrafyasının tüm bakir alanları kapitalist rantçıların saldırısı altında…”
Vedat Sayın (Yeşiller ve Sol Parti Köyceğiz İlçe Temsilcisi): Kapitalizmin irili ufaklı sermaye kesimlerinin ve onların iktidardaki politik temsilcilerinin bu saldırıları, sadece Köyceğiz’imizin akciğerleri niteliğinde olan Sığla Ormanı’mızla sınırlı değil. Ülkemiz coğrafyasının tüm bakir alanları, uzun süredir kapitalist rantçıların saldırısı altında. Son aylarda kapitalist rantiyeler bu saldırı alanlarına Köyceğiz Sığla Ormanlarını da eklemeye çalışıyorlar… Bu, -MUÇEP Köyceğiz Meclisi bileşeni olarak- asla kabul edebileceğimiz bir durum değildir.
Bu bağlamda, MUÇEP Köyceğiz Meclisi bileşenleri olarak bir yandan hukuki süreci başlatmış bulunuyoruz… Diğer yandan da eşzamanlı olarak Köyceğiz halkını bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak yoluyla sürecin öznesi haline getirme çalışmalarına başlamış bulunmaktayız… Yaşam alanlarımızın doğasını kapitalist rantiyelerin yağma ve talan etmesine asla müsaade etmeyeceğiz… MUÇEP Köyceğiz Meclisi bileşeni olarak bu yağma ve talana karşı Köyceğiz halkıyla birlikte mücadelenin öznesi olmaya tüm gücümüzle gayret edeceğiz…
* * *
“Sonuna kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz!”
Afife Karal (MUÇEP Köyceğiz Meclisi Üyesi): Son yıllarda Muğla ve ilçelerinin, ormanları, koyları, yeraltı kaynakları ve akarsuları yoğun bir saldırı altındadır. Köyceğiz Muğla’nın en bakir kalmış ilçelerinden birisidir ama son 2-3 sene içerisinde yoğun bir insan göçü almış… Bunun sonucunda da konut talebi artmıştır. Bu talebi karşılamak için ilk önce boş araziler betonlaşmış daha sonra eski köy evleri yıkılıp yerine yeni “lüks” binalar yapılmış. Bu da yetmemiş, inşaat firmaları, bölgenin “akciğerleri” olan, Cumhurbaşkanlığı kararı ve Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre “mutlak korunması gereken” endemik ve relikt bir tür olan Sığla ormanına göz dikmişlerdir.
Bu amaçla ormanın bir kısmını (Orman Bölge Müdürlüğünün tahdit sınırları dışına çıkarması ve belediyenin de bu parsellere imar vermesiyle) yapılaşmaya açmak istemektedirler. Bu amaçla bu parsellerde bir kısım ağaçlar, kesilmek üzere orman işletmesinin personeli tarafından işaretlenmiştir.
Biz MUÇEP, STK’lar ve Köyceğiz halkıyla bir araya gelerek bu ekolojik kıyımı durdurmak için mücadeleye başladık… Sonuna kadar da bu mücadelemizi sürdüreceğiz.
* * *
“Yaşamak için Sığla Ormanı’nı vermeyeceğiz!”
Teoman Koray (HDP Köyceğiz İlçe Başkanı): Köyceğiz yıllardan beri büyük bir talana şahit oluyor.
2014’de AKP belediye başkanlığı seçimini aldıktan sonra önce merkezi hükumetin desteği ile “çevre düzenlemesi” adı altında başlayan betonlaşma hızını arttırarak 2023 senesinde zirve yapmak için Köyceğiz’in akciğeri Sığla ormanına gözünü dikti.
Türkiye egemen sınıfları katma değeri yüksek teknolojik ürünler üretmek yerine her zaman işin kolayına kaçarak inşaat sektörü ile kârına kâr katmayı tercih etmiş, bu nedenle de onlarca yıldır izlediği bu kalkınma(!) modeli ile her tarafı betonlaştırmıştır.
Bugün artık aşırı çarpık kentleşme sonucu büyük şehirler yaşanılamaz olmuş, bir parça imkânı olan, yıllardır hayalini kurduğu “Ege yöresinde küçük bir balıkçı köyüne” yerleşmek için fırsat kollamaktadır.
Çarpık kalkınma modeline dayalı ekonomik anlayış sonucu düşük faiz ile inşaat sektörünü teşvik eden iktidar, bu politikası ile özellikle kıyı bölgelerinde aşırı yapılaşmaya ve betonlaşmaya neden olmuştur.
Çok değil bundan 8-10 sene önce evlerin bahçelerinin kıyısındaki kanallardan sular akan, ilkbaharda bahçelerde bulunan narenciye ağaçlarının çiçeklerinin kokusu ile kendinden geçilen, sonbaharda, erken kış aylarında bahçe duvarları üzerinden mandalina, portakal sarkan, sokaklarında hemen hemen herkesin birbirini tanıdığı şirin kasabamız artık betona boğulmak üzere.
Son 5 senede şehir içindeki narenciye bahçeleri kaybolmaya yüz tuttu. Her yer şantiye görünümde. Arsa kapma kavgası inşaat firmaları içinde o raddeye geldi ki, merkezi hükumet ve belediye ile ilişkileri iyi olan ne kanunları ne de doğayı umursar oldu. Bunu Sayıştay raporu da teyit etmekte.
Bu inşaat firmalarından bir tanesi -ki Köyceğiz’i betona boğan firmaların en başında gelir- talanı zirveye çıkartmak için Köyceğiz’deki Sığla Ormanın içine site yapmaya karar vermiş. Burasının mülkiyetinin özel şahıslarda olmasından ve belediye ve hükümetteki ilişkilerinden de cesaret ve destek alarak orman arazisi içinde olan bazı parselleri orman vasfı dışına çıkarttırıp, oradaki endemik bir tür olan sığla ormanını, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan bile izin almaya gerek duymadan kesilmesi talebinde bulunmuş ve Orman Müdürlüğü de kesim için ağaçları işaretlemiştir. Onlar için bir rant kapısı olan Sığla Ormanı biz Köyceğiz’de yaşayanlar için hayati öneme sahiptir.
Biz ormanımızı vermeyeceğiz. Gerekirse kendimizi ağaçlara bağlar gene de o ağaçların kesimine engel oluruz.
Bizler biliyoruz ki ekolojik talan politiktir. Doğamızı, suyumuzu, ormanımızı onların rant sevdasına teslim etmeyeceğiz.
Yaşam alanlarımızı savunacağız. Kendi koydukları kanunlara, kararnamelere bile uyma gereği duymadan büyük bir açgözlülükle doğamızı talan etmelerine, kentimizi betona boğmalarına göz yummayacağız.
* * *
“Sığla ormanı kamulaştırılmalıdır!”
Recep Nevzat Özata (Türkiye İşçi Partisi Köyceğiz İlçe Örgütü Başkanı): Sığla Ormanı Köyceğiz’in ve Muğla’nın, dolayısıyla bütün ülkenin can alıcı noktalarından biridir. Sığla Ormanı kendi başına çok özel bir orman. Dünyada benzeri az. Sığla ağacı da hem endemik bir tür hem de relikt, yani tarih öncesinden kalma bir doğa mirası. Dile kolay, Sığla ağacının 65 milyonluk bir geçmişi var. Türkiye’de de özel koruma altında.
Sığla ağacı doğal sit alanının kesin korunacak hassas alanları içindedir. Oysa Köyceğiz’de ne olmuş? Sığla Ormanı çok eskilerde özel orman statüsü altına girmiş, sonra daha yakın geçmişte de bazı inşaat şirketlerine satılmış. İnşaat şirketleri orman alanlarını niçin satın alır? Onların bazıları zaten satın aldıkları alanı parsellemişler, oralara hem inşaat yapmayı tasarlıyorlar hem de ormandan çeşitli biçimlerde yararlanmayı amaçlıyorlar. Bunları yaparken aynı zamanda ne yapacaklar? Sığla ağaçlarını kesecekler. İşte Köyceğizliler buna karşı çıkıyor. Buna karşı çıkmak için birleştiler, MUÇEP içinde Sığla Ormanlarını Savunma adıyla bir mücadele platformu oluşturdular. Amacımız ormanın tamamını korumak.
Biz Türkiye İşçi Partisi Köyceğiz İlçe Örgütü olarak, Sığla ormanımıza göz dikenlere karşı verilen bu değerli ekolojik mücadelenin sonuna kadar takipçisi olacağız. Sığla ormanımıza dokunmayın, diyoruz. Unutulmasın ki, Sığla ağaçları Avrupa Yaban Hayatı ve Doğal Yaşam Ortamlarının Korunması’na ilişkin sözleşme ile çeşitli uluslararası sözleşmelerin de koruma kapsamı içindedir. Bunları bilmeyenlere, uluslararası sözleşmeler karşısında da suçlu olacaklarını hatırlatmak isteriz.
Kızıl Bayrak / Muğla