Poşu taktığı için, ideolojik halay çektiği için tutuklananlar olmuştu. Son olarak da Atılım gazetesi çantasında olduğu için Suruç gazisi tutuklandı. Tutuklama gerekçesi hukuksuz ve keyfi. Ama bir o kadar da trajikomik. Çünkü Tülin Gür’ü tutuklatan “neden”, künyeli, yasal olarak haftalık yayın yapan Atılım gazetesi. Yasal statü olarak Cumhuriyet, Hürriyet, hatta Star’dan bile hiç farkı yok. Öyle ki, Tülin Gür Atılım taşıdığı için tutuklanıyorsa, Atılım’ın yayınlanmasına izin veren tüm adli süreç amirlerini de tutuklatmaları gerek.
Elbette Atılım siyasal bir gerekçeyle “yasa dışı” ilan edilip Tülin Gür tutuklanmıştır. Ama sermaye devletinin asıl amacı Tülin Gür’ü tutuklamak. 2, 3 ay önce de Tülin Gür İstanbul’da gözaltına alınmıştı. Şimdi gözaltına alındığında ise, sadece çantasından çıkan Atılım gazetesi tutuklama gerekçesi haline getirilebilirdi. Öyle de yaptılar.
Asıl amaçları Tülin Gür’ü tutuklamak. Tutuklama bahaneleri de Atılım gazetesi. Atılım olmasaydı çantasında sadece bir ruj olsaydı. “Yazılama yapıyor” bahanesiyle yine tutuklayabilirlerdi. Ama yasal yayın organı onlar için daha isabetli bir bahane. Çünkü korku atmosferi yaratmak için çok uygun bir araç. Öyle ya Atılım tutuklama gerekçesi olduysa, tüm yasal yayın organları da tutuklanma nedeni. Tutuklanmak istemeyen biri bu yayınları da almaktan, okumaktan ürkebilir. Böyle sakat ruh hali yaratabilirlerse gerçekten bütün yasal yayın organları, tutuklama bahaneleri haline gelir.
Bu durum illegalitenin yaşamsal önemini bir kez daha ortaya koymakla birlikte, ilerici, devrimci yasal yayın organlarının meşruiyetini ısrarla korumamız gerektiğini gösteriyor. Kızıl Bayrak’ı daha çok yanımızda bulundurmalıyız. Bu, tutuklanma gerekçemiz haline gelse bile, bunun yalnızca bir bahane olduğunu unutmamalıyız.
Sermaye devletinin yaratmaya çalıştığı korku atmosferine karşı, biz daha gür haykıralım: Kızıl Bayrak yukarı, daha daha yukarı!
M. Kurşun