Kızıl Bayrak Yazıişleri Müdürü Ersin Özdemir’e Efrîn işgaline ilişkin yazı ve haberleri ve Ulaş Bardakçı’yı anmak gerekçesiyle “PKK/KCK, YPG ve DHKP/C propagandası yapmak”, “Zeytindalı operasyonunu gayrimeşru göstermek” gerekçeleriyle açılan davanın ilk duruşması görüldü.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Efrîn’e yönelik işgal saldırısını bir kez daha teşhir eden Özdemir, Efrîn’de yaşanan gerçekleri yazmanın suç sayılamayacağını vurguladı. Yaşamını devrim mücadelesine adayan Ulaş Bardakçı’yı anmanın da meşru olduğunu savundu.
Mahkeme heyeti ise savunmanın ardından yargılamanın “örgüt propagandası” yerine TCK 220/7 maddesi kapsamında “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” kapsamına alınmasına karar verdi.
Kopyala-yapıştır duruşma zaptında; ifadesine dahi başvurulmadan dava açılan Özdemir’in bugünkü duruşmadaki ifadesiyle soruşturma aşamasında alınan ifadesinin aynı olduğu iddia edildi.
Bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görülen duruşmada; iddianamenin baştan savma olduğuna dikkat çeken Özdemir, davaya konu edilen gazetenin isminin “Kızıl Bayrak” olduğu ancak iddianamede “Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak” olarak yer aldığını, bahsi geçen yazılardan eksik ve yanlış alıntılar yapıldığı ve bunun cümlelerin anlamlarının değişmesine kadar gittiğini belirtti.
“Efrîn saldırısının hiçbir meşruiyeti yoktur”
Özdemir savunmasının devamında “Tarih boyunca salt kendi çıkarları için savaşlar başlatan, halkları yıkım ve ölüme mahkum eden bütün devletler ve emperyalist güçler kendi yaptıklarını ‘demokrasi’, ‘özgürlük, ‘barış’ vb. demagojilerle meşru göstermeye çalışırlar.
Ancak bu onların başka halkların yaşam alanlarını işgal etmelerini, oradaki yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koymalarını, insanları dolaylı ya da doğrudan katletmelerini meşru kılmaz” diyerek sosyalist bir yayın çizgisine sahip olan Kızıl Bayrak’ın da emperyalist paylaşım uğruna gerçekleştirilen savaşların yarattığı yıkımı ortaya koyduğunu ve gerçekleri yazdığını belirtti.
Irak’ta Filistin’de ve 8 yıldır Suriye’nin toplamında olduğu gibi bugün de Efrîn’e yönelik gerçekleştirilen işgal saldırısının hiçbir meşruiyeti olmadığını, TSK ve birlikte hareket ettiği cihatçı çeteler eliyle Efrîn’de yaşayan halkların öldürüldüğünü ve on binlerce insanın yerinden göç etmek zorunda kaldığını belirtti.
TSK’nın YPG’yi gerekçe göstererek Efrîn’i ele geçirmek için başlattığı saldırının Efrîn’de yaşayan halkların iradesinin hiçe sayılması olduğunu, keza Tarım ve Gıda Bakanı Bekir Pakdemirli’nin Efrîn’den 600 ton zeytinin gasp edildiğini itiraf etmesi ve cihat çetelerin oradaki dükkanları, evleri yağmalaması ve el koyması örneklerini sıraladı.
“Söz konusu yazı ve haberlerde asıl olarak bugün ya yerlerinden edilen ya da kendi istemleri dışında bir yönetim altında yaşayan Efrînlilerin sorunlarını ve bu sorunların nedenini ortaya koymaktadır. Bu nedenle yaşanan gerçekleri ortaya koymak, haberleştirmek, nedenlerine ve çözümlerine ilişkin çözüm ve öneriler ortaya koyabilmek devrimci basının görevidir” diyen Özdemir, YPG ile ilgili haber ve konuşmaları vermenin de bu kapsamda olduğu ve bütün dünyadaki basının verdiği bu haberleri yayınlamanın suç sayılamayacağını vurguladı.
Özdemir son olarak, yaşamını insanlığın kurtuluşu olan sosyalizm için mücadeleye adamış Ulaş Bardakçı’yı anmanın meşru olduğunu ve suç olarak gösterilemeyeceğini söyledi.
Avukat Gül Altay ise basın savcısının kendi eline ulaşan gazeteye dair bir işlem başlatmadığını, gazetenin sokak satışı sırasında yaşanan bir gözaltının ardından davanın açılmasını teşhir etti. Savunma için ek süre talep etti.
Hukuksuzluk diz boyu
Mahkeme heyeti ise “örgüt propagandası” gerekçesiyle açılan davanın TCK 220/7 maddesi kapsamında “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” kapsamına alınmasına karar vererek duruşmayı 2 Nisan 2019 saat 11.30’a erteledi.
Özdemir’in daha önce ifadesine hiç başvurulmadığı halde, kopyala-yapıştır “yargılama” yapan mahkemenin duruşma tutanağında “Sanığa mevcut soruşturma evresinde alınan ifadesi okundu. Benzer olduğu görüldü” ifadesi yer aldı.
Oysa Özdemir’in daha önce ifadesine hiç başvurulmamış, gazeteye dava açmak için 6 ay olan zamanaşımı süresi aşılacağı gerekçesiyle ifade almadan soruşturma davaya dönüştürülmüştü.
Kızıl Bayrak / İstanbul