Dünya ve Türkiye’nin içinde bulunduğu çok yönlü kriz ve savaşlar, bizzat burjuvazinin de kabullendiği, Ali Koç gibi patronların da sıkça dile getirdiği bir gerçektir. Patronlar, aynı zamanda kendi çıkarlarının bilincinde olarak “birilerinin zoruyla düzenin değişmesine” engel olmak, “kendi geleceklerini” kurtarmak ve bu sömürü düzenini devam ettirebilmek çabasındadır.
Komünistler tam da bu nedenle, “Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!” şiarıyla, onların geleceğine karşı sömürülen sınıfların kurtuluşuna vurgu yapmaktadır. Sermayenin çıkarlarına karşı, işçi sınıfının toplumsal çıkarlarının bilincine varması ve bu yönde örgütlenmesi bugünün sorunlarının tek çözüm yoludur.
Sınıfın kendi çıkarlarının bilincine varması ise burjuvazinin kuşatmasını kırmaktan geçmektedir.
Burjuvazinin bu kuşatmasının başında yayın araçları (gazete, televizyon, internet, radyo...) gelmektedir. Bugün burjuvazinin kendi içerisindeki çatışmada dahi öncelikli olarak yayın araçlarına saldırması, yayın kuruluşlarına el koyması, gazeteleri kapatması, sansürler, vb. boşuna değildir.
Kapitalizmin yaşadığı kriz, kendi çelişkilerini daha da fazla görünür hale getirmekte, burjuvazinin kendi içerisinde yaşadığı çatışma ise, düzenin gerçeklerini daha da fazla ortaya sermektedir.
Burjuva iktidarı bu nedenle, düzenin pisliğini belli bir düzeye kadar teşhir eden yayınları dahi ortadan kaldırmayı ilk adım olarak önüne koymakta, bu yönde iğreti de olsa kendi içinde belli bir uzlaşı sağlamaktadır. Türkiye’nin bir numaralı medya tekeli elinde bulunan Doğan grubunun Hürriyet ve Kanal D üzerinden attığı adımlar bunun dolaysız göstergesidir.
Kısacası yayınlar, sömürülen sınıfların zihnini bulandırarak, kendi çıkarlarından koparılmalarının ve burjuvazinin kendi iktidarını korumasının temel araçlarından birisidir.
Bu araçlara karşı, güçlü bir devrimci yayın faaliyeti geliştirmek, işçi sınıfı ve tüm sömürülen sınıflar üzerindeki hegemonyayı kırmanın temel adımıdır. Bu noktada devrimci yayın faaliyetinin daha güçlü bir şekilde örgütlenmesi için, içeriğini zenginleştirmek, sınıfın güncel sorunlarına hızla somut yanıtlar üretmek, bunların düzen gerçeğiyle bağını kurmak ve burjuvazinin çıkarlarına karşı işçi sınıfının çıkarlarını öne çıkartmak; tüm bunları sade ve anlaşılır bir şekilde yayına aktarmak yolunda kolektif bir çaba ortaya koymalıyız.
Lenin 1897 yılında devrimci faaliyete ilişkin, kısa ve özlü bir şekilde şu noktalara dikkat çekmiştir:
“[Faaliyetimiz] bilimsel sosyalizmin öğretilerinin propaganda yoluyla yayılmasından, yani bugünkü toplumsal ve ekonomik sistem hakkında, bu sistemin temeli ve gelişmesi hakkında; toplumun farklı sınıfları ve bu sınıfların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkileri, birbirleriyle olan mücadeleleri, işçi sınıfının bu mücadeledeki rolü, işçi sınıfının çöken ve yükselen sınıflara ve kapitalizmin geçmişi ve geleceğine karşı tutumu, uluslararası [sosyalist hareketin] ve işçi sınıfının tarihi görevi hakkında, işçiler arasında doğru bir kavrayışın yayılmasından oluşur.”
“İşçiler arasında ajitasyon yapmak, işçi sınıfının bütün kendiliğinden mücadelelerine ve işçilerle kapitalistler arasında iş günü, ücretler, çalışma koşulları vb. konusunda patlak veren bütün çatışmalara katılmak anlamına gelir. Görevimiz faaliyetlerimizi işçilerin hayatının bütün günlük sorunlarıyla birleştirmek, bu sorunların üstesinden gelebilmelerinde işçilere destek olmak, onların dikkatini en ağır haksızlıklara çekmek, işçilerin patronlara karşı taleplerini daha somut ve amaca en uygun biçimde ifade etmelerine yardımcı olmak, işçiler arasında dayanışma bilincini ve dünya proletarya ordusunun bir parçası olan birleşik bir işçi sınıfı olarak Rusya işçilerinde, çıkarlarının ve davalarının bir olduğu bilincini geliştirmektir.” (Propaganda ve ajitasyon üzerine)
Bundan sonra politik yayın organımızı bu yönde güçlendirmek için seferberlik içerisine girmeliyiz. Düzenli yan yana gelerek -birden fazla kişi olabildiğimiz her durumda- politikalarımızı tartışmalı, sınıfın önyargılarını nasıl kıracağımızı, sınıfa nasıl yol göstereceğimizi ve sermayenin kirli çıkarlarını nasıl daha etkili bir şekilde ortaya sereceğimizi, somut sorunlar üzerinden belirlemeli ve bu yönde yayına katkıyı örgütlemeliyiz.
Kızıl Bayrak’ı daha geniş işçi ve emekçi kesimlere ulaştırmanın yolları üzerine kafa yormalı, belirlediğimiz konular üzerinden geniş gündem toplantıları düzenleyerek kitleleri güncel sorunlar üzerinden taraf olmaya çağırmalıyız. Yayın üzerinden politika üretmeli, yayınlar aracılığıyla da kitlelere ulaşmalı, onları harekete geçirmeliyiz.