Egemenler bir ülkeyi yönetmekte zorlandıklarında yasak, baskı ve zorbalığa bel bağlarlar. Toplumsal hoşnutsuzluk arttı mı, iktidar sallandığını hissetti mi destekçileriyle karşıtlarını keskince böler. Destekçilerinin uykusunu derinleştirir, muhalifleriyle karşı karşıya getirir. Muhalif olanları zindana atar, katleder, her türlü kuralsızlığı “kural” haline getirir. Ülkeyi karanlığa boğar ki, çoğunluk yaşananları görmesin, anlamasın diye.
Hak ihlalleri, hukuksuzluk, baskı, yasaklar... OHAL ile katmerlisini yaşadık. OHAL bitti ama koşulları kaldı. KHK’lar ile yönetilen, bir KHK ile kimin hayatının nereye sürükleneceğinin bilinmediği bir belirsizlikler ülkesi yarattılar...
KHK’lar ile birçok kamu emekçisi açığa alındı, ihraç edildi. İhraç edilenlerin çoğu hâlâ belirsizlikler içinde geri dönecekleri günü bekliyor. Her geçen gün hayatlarını daha da zorlaştırmak için yeni kararlar çıkartılıyor. AKP iktidarının hedefi, KHK’lar ile ihraç ettiği emekçileri köşeye sıkıştırıp açlığa mahkum etmektir.
Emekçilerin çalışma hakkını bütünüyle ellerinden almak, yurtdışına çıkışlarını yasaklamak, ülkede geçinecek parayı kazanmalarını engellemek yetmiyor. “AKP’nin giyotini” olan KHK’ların kurbanlarının özel kurumlarda çalışması, yeniden öğrencilik haklarını kullanması, ihraç edildiği kamu kuruluşuna herhangi bir şekilde girmesi de yasaklanıyor. Gayri meşru kararlar alan iktidar, emekçileri toplumsal yaşamdan tecrit etme histerisine kapılmış görünüyor.
Şiddeti önleme beklenirken...
Sağlık çalışanlarını hedef alan şiddetin önlenmesi için düzenleme beklenirken, 44 maddelik torba yasadan sağlık emekçilerinin çalışma hakkının gaspı çıktı. Bir torbaya sığdırılan 44 maddelik yasa teklifinde, şiddeti önlemekten çok, sağlık emekçilerini “ekonomik şiddetle” cezalandırma hedefi sırıtıyor.
Bu torba yasada; “sağlık çalışanlarına dönük şiddetin önlenmesi, sigara yasağının kapsamının genişletilmesi, doku ve organ nakline yeni standartlar getirilmesi, taşıyıcı anneliğin yasaklanması, KHK ile ihraç edilen doktor ve diş hekimlerinin çalışmasının yasaklanması” gibi düzenlemeler var. Yeni yönetmeliğe göre ihraç edilen doktor ve diş hekimlerinin SGK’ya bağlı herhangi bir işyerinde çalışmasının önü kesiliyor.
Anayasa’ya göre TC vatandaşı olan herkesin kamu kuruluşlarında çalışma hakkı var. Oysa KHK mağdurlarının bu hakkı pervasızca ellerinden alınmış durumda. Bu acımasızlığın esas nedeni bu onurlu emekçilerin saray rejimine biat etmemiş olmalarıdır. Yani kağıtlara yazılı yasaların bir hükmü kalmamıştır. Biat etmeyip düşüncelerini ifade edenler gözaltında, cezaevinde, işleri ellerinden alınmış şekilde hayat mücadelesindeler. İktidar artık işten atmakla yetinmiyor. Çalışma hakkını bütünüyle gasp etmek istiyor.
Birçok konuda Nazi Almanya’sını örnek alan AKP iktidarı, biat etmeyen kamu emekçilerine karşı politikasını da buna göre oluşturuyor. Hitler hükümeti 1933 yılında çıkardığı bir yasa ile profesyonel kamu hizmetlerinde çalışan “siyasi olarak güvenilmeyen/komünist” kişilerle Yahudileri işten atıyor.
Hitler Almanya’sının komünistlere ve Yahudiler’e yaptıkları ile AKP iktidarının muhaliflerine yaptıkları bir madalyonun iki yüzü gibidir. Bu icraatlar, yıkılmazsa eğer saray rejiminin ülkeyi sürüklemek istediği uçurum hakkında somut bir fikir veriyor.
Z. İnanç