“Kekik her şeyimiz, illa zengine köle mi olalım?”

Açılmak istenen taş ocağına karşı direnişlerini sürdüren Denizli'nin Güzelpınar köylüleri, kekiğin köyün kalbi, ana geçim kaynakları olduğunu belirterek taş ocağı açılırsa üretimin biteceğini söyledi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Haziran 2021
  • 13:15

Türkiye’de yüzde 89,3’ünün Denizli’de üretildiği kekik, Pamukkale Belediyesi’nin başvurusu ile “Denizli kekiği” adıyla coğrafi işaret tescil belgesi aldı. 60 milyon dolar ihracat hacminin bulunduğu ve Türkiye ihracatının yüzde 80'nini karşıladığı kekiğin en çok üretildiği bölge olan Denizli’nin Güzelpınar köyüne taş ocağı yapılmak isteniyor. Güzelpınarlılar ise taş ocağına karşı mücadelelerini sürdürüyor.

Denizli Valiliği tarafından Güzelpınar köyüne yapılması planlanan taş ocağı için "ÇED gerekli değildir" raporu verilmesinin ardından, yüklenici firma Fernas İnşaat A.Ş. itiraz sürecini beklemeden Ramazan Bayramı’nın birinci günü 13 Mayıs’ta ağaç kesimi için çalışmalara başlattı. Köylülerin itirazının ardından çalışmalarını durduran şirket, daha sonra tekrar ağaç kesimine başladı. Güzelpınarlıların toplu halde Denizli Valiliği’nin önüne yürüyerek, Valilik önünde oturma eylemi yapması sonuç verdi. Denizli Valisi Ali Fuat Atik, Güzelpınar köylülerini ziyaret ederek taş ocağı faaliyetinin durdurulduğunu söyledi.

Yazık değil mi bu arazilere?

BirGün'den Berkay Sağol’a konuşan köylülerden Zülkefil Gürsoy, "Rusya’ya gönderilen domateslerin üzerinde ilaç kalıntısı olduğunu fark edip geri gönderdiler. Sonra çiftçi mağdur oldu, zarar etti. Bizde burada ürettiğimiz kekiği tüm dünyaya gönderiyoruz. İhraç ediyoruz. Toz bu kekiğin en büyük düşmanı. Bu kekik ihraç edilip, geri gelirse bütün kötü olur. Bizimde taş ocağına karşı gelmemizdeki en büyük sebep bu. Bu sorun bu bölgedeki bütün köylerin ortak sorunu. Burada ihraç edilen nar ve ayva var. Onlarında çiçekleri bu tozlardan büyük zarar görecek. Rüzgâr esince bu toz 15 kilometreye kadar gidiyor. Taş ocağının bizim tarlalarımıza mesafe 200-300 metre. Tekrar taş ocağını yapmaya çalışırlarsa gider orada nöbet tutar yatarız" dedi.

Tarlası açılmak istenen taş ocağına 200 metre mesafe olan Muhammet Sürücü de, "Taş ocağı yapılırsa benim bu tarlaya bir daha gelmeme gerek bile yok. Gelip ne yapacağım? Daha önce yapılan taş ocağından dolayı çam ağaçları kurudu. Buraya böyle bir şey yapmak akıl karı mı? Bize yazık değil mi? Burada en az 2 bin tapu var. Nereden baksanız 10 bin dönüm eder. Yazık değil mi bu arazileri yok etmeye. Biz köylüleri şehre göç etmeye zorlayıp asgari ücretle çalışmaya mahkûm mu edeceksiniz? Ben şehirdeydim ve 24 yaşında köye geri göç ettim. Kekiğin sayesinde kimseye muhtaç değilim. Çocuklarımı okutuyorum. İlla gidip zengine köle mi olalım? Taş ocağını yeniden açmaya çalışırlarsa bütün köylü olarak mücadele edeceğiz. Taş ocağı açmayı düşünenler bunu bilerek gelsinler. Biz çocuklarımız okusun diye çiftçilik yapıyoruz. Onlar cahil kalmasın diye çalışıyoruz. Kekik olmasa nasıl okutacağız? Jandarmayı buraya yığmışlar ve jandarmanın başındaki komutan bize, ‘Bunlar cahil köylü avukat bey anlamaz, sizinle konuşalım’ dedi" diye konuştu.

50 yaşından sonra nereye gideyim

Tarlada çalışırken sorularımızı yanıtlayan Fatma Kara ise, "Bizim elmamız, zeytinimiz, kekiğimiz her şeyimiz var. Tüm geçimimizi bu ürünlerle sağlıyoruz, çocuklarımızı da şehirde bunlarla okutuyoruz. Biz taş ocağı yapmak istedikleri yere gittik. Orada askerin biri bize ‘Cahil köylüler’ dedi. Bu yakışmaz. Neden öyle diyor. Dememesi lazım. Bize böyle dememeleri için biz çocuklarımızı kekikten kazandığımız parayla okutuyoruz. Çalışmalar durduruldu şu anda ama tekrar başlarsa gerekirse gidip orada yatacağız. Biz ekmeğimizi bundan kazanıyoruz. Bağımızı, bahçemizi koruyacağız. Kekikte giderse elimizden ne yapacağız? Bize hiçbir şey kalmaz. Köyü terk etmek zorunda kalırız. Nasıl geçineceğiz? Bizim sulak yerimiz yok. 50 yaşından sonra ben nereye gideceğim" ifadelerini kullandı.

Kekik tarlasını çapalarken mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söyleyen Sezai Güney ve Cennet Güney de, "Buraya taş ocağı açılırsa bizim işimiz çok zor. Bütün geçimizi bu kekikle sağlıyoruz. Başka bir şeyimiz yok. Bu sene zaten zayıf taş ocağı olursa tozla tamamen yok olur. Biz 2007’den beri bu tarlada kekik ekip biçiyoruz. Domuzlardan dolayı zaten başka bir şey ekemiyoruz. Bütün hayatımız kekik bizim. Bu olmazsa biz ne yapacağız? Tekrar gelirlerse daha güçlü mücadele edeceğiz. Bizim sesimizi duysunlar. Kekik olmazsa ne yapalım? Nasıl yaşayalım?" dedi.

90 dönüm kekik tarlası olduğunu belirten Necati Kuru ise şunları söyledi:

"Taş ocağı için buradaki bütün dağları numaralandırmışlar. Eğer taş ocağının yapımına izin verirsek burada Güzelpınar diye bir köy kalmayacak. Ben 10 yıl Denizli’de fabrikada kaynakçı olarak çalıştım. Sonra işi bırakıp köye döndüm. Köyümde 90 dönüm kekik tarlam var bütün geçimimi bu tarladan sağlıyorum. Başka hiçbir şeyim yok. İki çocuğumu kekik sayesinde okutuyorum. Kekik biterse ben köyden göç etmek zorunda kalacağım. Gidecek yerimde yok. Şehre gidersem asgari ücretle kızımı nasıl okutacağım. Taş ocağı yapacağız diye gelirlerse sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Valiye çok teşekkür ederim. Bizim sesimizi duydu çalışmaları durdurdu."

Kekiğin köyün kalbi olduğunu söyleyen Musa Ergin de, "Kalbimizi söküp attığınız zaman biz yaşayamayız. Bunu herkes böyle bilsin. Bundan sonra bizim köyümüze tekrar taş ocağı yapmak isterlerse, biz köy olarak daha büyük tepki göstereceğiz. Bundan böyle Güzelpınarlıları rahatsız etmesinler. Kekiğin sayesinde bizim köyümüzde daha bir tane korona hastası çıkmadı. Ben bu kekik sayesinde 5 tane çocuğumu okuttum. Köyden göç edenlerin hepsi sırf kekik ekip biçmek için köye geri döndü. Kekik sayesinde biz para kazanıyoruz. Kekiğe zarar verdikleri an bizim köyümüzü kazıyıp götürüp bir yere gömsünler, üstünü de örtsünler. Gelecek kişilerde daha fazla cevap vermemize hazır olsunlar" diye konuştu.

Güzelpınar muhtarı Ergün Gürsoy ise şunları dile getirdi:

"Öncelikle Denizli Valisine teşekkür ediyorum. Bizim sesimizi duydu çalışmaları durdurdu. Bu memleketin dağı taşı her yeri kekik. Biz bu köyden tüm dünyaya kekik ihraç ediyoruz. Bizim burada ürettiğimiz kekiğin coğrafi işaret belgesi alındı ve tüm güvencemi bu. Hali hazırda burada zaten burada bir tane taş ocağı var. O yeterince zarar veriyor daha fazlasını istemiyoruz. Buraya bir şey yapılmak isteniyorsa, önce bize haber verilmesini gelip sorulmasını istiyoruz. Bize haber verilmeden yangından mal kaçırır gibi doğamızı katletmelerini istemiyoruz."

Büyük Menderes İnisiyatifi Sözcüsü Mustafa Çallıca da valiliğin ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına karşı açılan davaya dikkat çekerek, şunları belirtti:

“Güzel köyümüzün ve komşu köylerimizin geçim kaynağı kekik ve zeytindir. Taş ocağı yaşam alanlarına, temiz suyuna, toprağına büyük zarar vermektedir. Sayın valimizin gelip ‘ben durdurdum demesi yetmez. Mahkeme kararı beklenmelidir. Biz de Büyük Menderes İnisiyatifi olarak bu bölgedeki her türlü yıkıma karşı mücadele edeceğiz.”