Ankara’da gerçekleştirilen eylemle Hrant Dink’in unutulmadığı ve unutturulmayacağı haykırıldı.
Bugün saat 15.00’te İHD Genel Merkezi önünde “Akhparik Hrant yaşıyor… Katilleri biliyoruz! Hepiniz oradaydınız!” şiarlı pankartın yanı sıra, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe dövizlerin taşındığı eylem, Hrant Dink ve katliamlarda hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı.
Saygı duruşunun ardından İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan söz aldı. Türkdoğan “Her yıl Hrant’ı anarken adelet arayışından bahsediyoruz ve inatla bu arayışı sürdüreceğimizi ifade ediyoruz” diyerek gerçek katiller ve sorumluların bilinmesine rağmen yargılanmadığını dile getirdi. Bu katillerin devlet içinden tasfiye edilmesini istediklerini belirten Türkdoğan, “Ancak bu katliamları planlayan gerçek katiller yargılandığı oranda gerçek failler ortaya çıkabilir” dedi.
Öztürk Türkdoğan’dan sonra HDP Milletvekili Kemal Peköz’e söz verildi. “12 yıl önce bir dostumuzu, arkadaşımızı, kardeşimizi aramızdan katiller sürüsü aldı” diyen Peköz, bunun ne ilk ne de son siyasi cinayet olduğunu ifade eti. Cinayetten sonra sadece tetiği çeken kişinin etrafında ‘dolaşıldığını’ söyleyen Peköz, “O zaman ortak olduklarının bu cinayeti azmettirdiği ancak 7 yıl sonra kendi aralarındaki çatışmalardan sonra ortaya çıkmaya başladı” diye konuştu.
Peköz’ün ardından Ankara Hrant Dink Anma İnisiyatifi adına yapılan basın açıklamasında, Hrant Dink cinayeti davasında gerçek anlamda bir ilerleme olmadığının altı çizilerek “Hatta ‘Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybedilme’ yolunda hızlı ilerliyor desek abartmış olmayız” ifadeleri kullanıldı. Sonrasında yargılama süreci şöyle özetlendi: “‘Karanlığın bir bebekten devşirdiği katil’, görevi ihmal eden ya da kontrol dışı bir ‘polis muhbiri’, ‘azmettirici’ olarak da ‘bir psikopat’!... Son 2 yılda bunlara; rant ve iktidar için kanlı bir hesaplaşma içine girdikleri ‘FETÖ’ ile ilişkilendirdikleri birkaç polis şefini de eklediler.”
“Başta Ermeni Soykırımı olmak üzere bu topraklarda yaşanmış soykırımlarla yüzleşmek, sonuçlarını telafi etmek, savaşsız, sömürüsüz, eşit, özgür, kardeşçe bir arada yaşanacak bir ülke yaratmak mı; soykırımı devam ettirmek, yeni yıkım ve tahribatlarla, yeni soykırımlarla bir kan ve gözyaşı deryası yaratmak mı?” soruları sorularak bu ikisi arasında yapılacak tercihin önemine işaret edildi.
Bundan sonrası için bu tercihin belirleyici olacağının altı çizilen açıklama “Ya bu toprakların ezilenleri, yoksulları, emekçileri birleşik, örgütlü, fiili ve meşru mücadeleleriyle bu soykırımcı, yağmacı, talancı düzenle yüzleşecek, savaşsız, sömürüsüz, eşit, özgür ve kardeşçe bir ülkeyi hep birlikte kuracak, ya da yeni soykırımlarla, yeni bir yıkım ve emperyalist, sömürgeci savaş çılgınlığının kurbanı olacağız” ifadeleriyle basın açıklaması sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / Ankara