- Merhabalar, önce Denizli T tipi Hapishanesi önünde olmak üzere şimdi ise İstanbul İHD Şubesi'nde 100 gündür direniyorsunuz. Direniş sürecinizi aktarabilir misiniz ve talepleriniz nelerdir?
Songül İlker: İçeride kalamayacağı bir hastalığa yakalanmış olmasına rağmen Ekim'in tedavisi engelleniyor. Tedavisi için Ekim açlık grevine başlayınca ben de oturma eylemine başladım, çünkü Ekim zaten çok riskli bir durumda, milyonda 4 görülen bir hastalıkla boğuşuyor. Açlık grevi yapıyor olması onun sağlığını çok çok daha kötü etkileyecekti, ben de oturma eylemine başladım. Bugün 100. günüm. Talebimiz insani koşullarda tedavisinin sağlanması. Bu yaz açlık grevi yaparken iki kez kalp çarpıntısıyla bir gün arayla hastaneye kaldırıldı, bu esnada açlık grevini sonlandırmıştı, ara vermişti. Hastanede Ekim'in kolu kanayınca gardiyan tutup kolundaki serumu çıkarıyor -nasıl düşmanca yaklaştıklarını, tedaviyi nasıl engellediklerini anlamanız için anlatıyorum- yani tedavi sağlanmıyor. Ben orada oturma eylemine başladıktan kısa bir süre sonra Adalet Bakanı bir talimat gönderdi ama hapishane ile aralarında top çeviriyorlar. Tedavi amaçlı değil elbette ki bu göstermelik bir adım, böylece üzerlerindeki sorumlulukları atmaya çalışıyorlar. Ekim'in tedavisi sağlanana kadar oturmaya devam edeceğim. Her yerden Ekim'in sesini yükseltmeye devam edeceğim. Bu Ekim şahsında tüm hasta tutsakların sesidir. Bunun için herkesin çok daha duyarlı olması gerekiyor. Yarın yaşayacak ya da yaşamayacak hiç fark etmez, bu hapishanelerdeki hasta tutsakların maruz kaldıkları tüm işkencelere karşı herkesin birlikte ve güçlü bir şekilde ses çıkarması gerekiyor.
- Ekim'in sağlığı nasıl? Hukuki açıdan süreç nasıl ilerliyor ve gelişmeler var mı?
Songül İlker: Ekim'in sağlığı tabii ki çok kötü, çünkü tedaviye ulaşamıyor. Avukatımız iki kez 15 gün arayla Denizli'de hapishaneyi ziyaret etti. Bu ziyaret bile yönetimi çok rahatsız etti. Ekim'le görüşülüyor ve konuşuluyor olması onları rahatsız ediyor. Ekim avukatına evrakları veriyor ama bu evrakları zaten idare Ekim'e veriyor yani Ekim'e ait olan evraklar. Evrakları avukatına vermiş olmasından çok rahatsızlık duyup on gün önce hücresini kalabalık bir grup baskın yapıyor. Bunu çok sık yaşıyor Ekim. Koskoca hapishanede 1600-1700 tutuklu-tutsak var. Sadece Ekim üzerinde bu baskı var. Bu da Ekim'in onların istediği gibi hareket etmiyor olmasından kaynaklıdır. Ekim onlarla iş birliği yapmadığı için bunları yaşıyor. “Bizimle iş birliği yap, bağımsızlara geç” gibi dayatmalarda bulunuyorlar ancak Ekim bunların hiçbirini kabul etmediği için üzerindeki baskı artıyor. Ancak Ekim bir hasta tutsak. Şu anda ilk tedaviye ulaşması gereken, öncelikli olması gereken, ameliyata ulaşması gereken kişilerden birisi. Ekim tahliye edilmeli. Buna rağmen işkenceye devam ediyorlar. Dışarıda Ekim'in tedaviyi reddettiğine dair söylentiler yayıldı. Ekim tedaviye ulaşabilmek için bu yaz 50 güne yakın, geçen yıl ise 90 gün açlık grevi yaptı. Tüm bunlar tedaviye ulaşmak, üzerindeki baskı, işkence ve ihlallerin son bulması içindi. Ekim'de 12 Kasım günü gereken cevabı verdi -ses kaydını sizlere de ulaştıracağım- kısacası Ekim tedaviyi reddetmiyor. Tedaviye ulaşmak için mücadele ediyor.
- Son olarak gazetemiz aracılığıyla söylemek istedikleriniz nelerdir?
Songül İlker: Öncelikle Kızıl Bayrak Gazetesi'ne çok teşekkür ediyorum. Yanımda oldukları ve destek verdikleri için. Herkesin tüm bu haksızlıklara ses çıkarması gerekiyor. Bu ülkede haksızlığa uğramayan insan yoktur. Okulda, sokakta, evde, işyerlerinde, hastanelerde, işkence merkezlerine dönüşen hapishanelerde her kesim haksızlığa uğruyor. Dolayısıyla herkesin ayrım yapmadan tüm hasta tutsakları sahiplenmesi ve bunun için birlikte mücadele etmesi gerekiyor.
Akromegali hastası tutsak Ekim Polat'ın kamuoyuna mesajı:
“Ben Akromegali hastası Ekim Polat, hapishanelerde fiili idam var. Sesimizi duymalı ve daha gür haykırmalısınız. Birlikte ve daha güçlü bir şekilde üzerimizdeki baskının, işkencenin son bulması için tedaviye ulaşmamız için sesimiz olmalısınız. Sevgi ve selamlar...” – Ekim Polat
Kızıl Bayrak / İstanbul