Sağlık meslek örgütleri, “sağlıkta şiddeti önleme” adı altında meclis gündemindeki yasa tasarısına ilişkin eylem yaparak tasarının sağlıkta şiddeti önlemeyi değil, hekimlerin çalışma hakkını elinden almayı hedeflediğine dikkat çekti.
“Tasarıdaki son düzenleme haraç kesmektir”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve İstanbul Tabip Odası (İTO) saat 12.30'da İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.
Eylemde konuşan İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip tasarıda sağlıkta şiddete dair yeni bir şey olmadığını, tasarıyla sağlık çalışanlarının çalışma hakkına saldırıldığını belirtti. “Terörle iltisak” gibi muğlak ifadelerle hekimliği önleme amacı güdülen tasarının Nazi döneminde Yahudilere dönük yasalardan farkı olmadığını söyledi. Tasarıda KHK ile işten atılanların özelde çalışabileceği ancak 450 gün boyunca “güvenlik soruşturması” bahanesiyle bekletilecekleri ya da 75 bin lira ile 125 bin lira arası para ödemek zorunda bırakılacaklarına değindi. Bunu haraç olarak niteleyen Saip, OHAL kalkmasına karşın güvenlik soruşturmalarının süreklileştirilmesine tepki gösterdi.
“Şiddeti önlemeyecek, hekimlerin çalışmasını engelleyecek”
“Yaşamak, yaşatmak istiyoruz!” sloganı atılmasının ardından ortak açıklamayı SES Bakırköy Şubesi Eşbaşkanı Nuray Güngör okudu. Yıllar içinde birçok hekimin öldürüldüğü, son olarak 2 Ekim günü de Uzman Dr. Fikret Hacıosman’ın hastası tarafından vurularak öldürüldüğü hatırlatılan açıklamada, ölümlerin üzerine ‘Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası’nın çıkarılması taleplerini yükselttikleri belirtildi. 30 Ekim günü meclise sunulan kanun teklifinde ise, 44 madde içindeki 24. maddede bu konuda bir düzenleme olduğu ancak bu maddenin de yeni bir şey içermediği ifade edilen açıklamada “Sağlıkta şiddeti bırakın önlemeyi, azaltmaya bile yaramayacak bir ‘düzenleme’” denildi.
Kanun teklifinin 5. maddesiyle hekimlerin çalışma hakkının elinden alınmaya çalışıldığı belirtilen açıklamada konuya şöyle değinildi: “Kamu görevinden ihraç edilen hekimlere haklarında hiçbir yargı kararı olmadığı halde özel hastanelerde çalışma yasağı getirildiğini öğrendik. Yargı kararı olmadan, sübjektif ‘güvenlik soruşturmaları’ gerekçesiyle atamaları yapılmayan genç hekimlerin 600 gün boyunca hekimlikten alıkonulduğunu gördük. Altı yıllık tıp eğitimi sonunda kazanılan diplomalar fiili olarak iptal edilmeye, hekimlik yasaklanmaya çalışılmaktaydı.”
Açıklama, kanun teklifinin geri çekilmesi istenerek sona erdi. Eylemde son olarak “Diplomamızı rehin alıp üzerine para istiyorlar” denilerek özel sektörde çalışma yasağının 12 Mart ve 12 Eylül darbesiyle bile yaşanmadığına dikkat çekildi. Eylem “Çalışma hakkımız engellenemez!” sloganıyla sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul