Fetihtepe Mahallesi emekçileri ile konuştuk…

“Susma, sustukça sıra sana gelecek!”

Fetihtepe Mahallesi'nde 2 yıldır gerçekleştirilmek istenilen rant projesine karşı 8 Haziran tarihinden itibaren mahallede yaşayan emekçilerin su, elektrik ve doğalgazları kesildi. Fetihtepeli emekçiler evlerinin gasp edildiğini, söz konusu projenin kentsel değil rantsal dönüşüm olduğunu söylüyor…

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Haziran 2022
  • 13:00

Fetihtepe Mahallesi'nde 2 yıldır gerçekleştirilmek istenilen rant projesine karşı 8 Haziran tarihinden itibaren mahallede yaşayan emekçilerin su, elektrik ve doğalgazları kesildi. Fetihtepeli emekçiler evlerinin gasp edildiğini, söz konusu projenin kentsel değil rantsal dönüşüm olduğunu söylüyor… 

- Engelli bir kızınız var. Bugün sosyal medyada da polisin saldırılarına karşı verdiğiniz tepki çok gündem oldu. Size bu proje hakkında bir bilgilendirme yaptılar mı? Projenin başlayacağına ilişkin herhangi bir ihtar yapıldı mı?

Fetihtepe Mahalle sakini Şengül: 50 yıldır burada doğdum, burada büyüdüm ben. 2 yıldır kentsel dönüşüme girdik. Emlak Konut'a vermişler bizi ama karşımızda bir muhatap yok. Bize sundukları geçerli bir projemiz de yok. Yani yalan-dolan, rant içerisindeyiz biz. 130 metrekare evime 68 metrekare ev veriyorlar, üzerine 250 milyar borçlandırıyorlar. 100 metrekare dükkanıma 20 metrekare dükkan veriyorlar üstüne 14 milyar bana ödüyor, sus payı olarak. Bende kabul etmedim, imzalamadım, kabul etmeyi de düşünmüyorum. Elektriğimizi, doğalgazımızı, suyumuzu kestiler ama yine de mağdur değilim, yıkılmadım ayaktayım. Evimden çıkmayacağım. Susuzluktan ölsem de bitlensem de çıkmayacağım, terk etmeyeceğim buraları. Bak, bu yanımdaki arkadaşımın 15 yaşındaki çocuğuna ters kelepçe taktılar. Koç başlarıyla kapılarımızı kırdılar. Yine de gitmeyeceğiz mahallemizden.

- Bugün mahallede yaşanan olaylarda siz de gözaltına alındınız. Siz bu proje hakkında ne düşünüyorsunuz ve gözaltına alınmanız nasıl oldu?

Fetihtepe Mahalle sakini Sibel: 7 yaşından beri ben bu mahallede oturuyorum. Zaten uzun zamandır diyorlardı “burada kentsel dönüşüm olacak” diye. Biz iki sene önce öğrendik, Çevre Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ'nin beraber çalıştığını. Bize bu şekilde söylemediler. Yani insanları zor durumda bırakacaklarını, zor kullanarak yaka-paça şekilde evlerinden atacaklarını, elektriklerini-sularını keseceklerini hiçbir şekilde söylememişlerdi. “Herkesle uzlaşılacak”, “kimse mağdur edilmeyecek”, “kimse dışarı atılmayacak” diye bizlere söylenmişti. Şimdi buralara ihtarname göndermişler ama ben ihtarname almadım. Bana da gönderdiklerini söylediler, muhtarlığa bırakıldığı söylendi ancak çalıştığım için teslim alamadım. Hiçbir yere de imza atmadım. İşteydim arkadaşım aradı ve bana mahalledeki durumu anlattı. Geldim buraya, burada bize polise hakaret ettiğimiz söylendi, kesinlikle böyle bir şey olmadı. Haliyle hakkımızı savunarak kapının önünde durup “evimizin elektriği, doğalgazı, suyu kesilsin istemiyoruz. Elinizde belgeniz var mı?” diye sorduk polise. O da “Siz kimsiniz ki, ben size belge göstereceğim” dedi. Belge sormak bizim en doğal hakkımız, tabii ki soracağız. Öyle deyince “İsmail abi” dediğimiz arkadaşımız “Siz kimin polisisiniz?” dedi. Ve anında İsmail abiyi ters kelepçe ile gözaltına almaya çalıştılar. Biz de tabii ki tepki gösterdik. Beni itip kakmaya başladılar. Kollarımda morluklar var, darp raporumu aldım, şikayetçi de oldum. “Bu şekilde yapmayın, biz size kapıyı açacağız” dedikçe bizim üstümüze gelmeye başladılar. O sırada annem geldi ve annemi de itip kakmaya başladılar. Ben çok sinirlendim. “Sizin de anneniz var, bırakın annemi, terbiyesizlik yapmayın” diye tepki gösterdim. Ve o polis memuru anneme ağır, sinkaflı bir küfür söyledi. Biz onlara asla hakaret etmedik. Bizi bugün karakola götürdüklerinde de hakaret ettiğimiz söylendi, asla kabul etmiyoruz. Yalan söylüyorlar ve kendi yaptıkları terbiyesizlikleri örtbas etmeye çalışıyorlar. Annemin, çocuğumun gözü önünde “Siz beni bırakın, ben aracınıza yürürüm, sizden korkmuyorum” dememe rağmen çekiştire çekiştire zorla gözaltı aracına koydular beni. Araçta da bir kadın polis boğazıma yapıştı. Karakola gittiğimizde de bizi 3 saat beklettiler ve kendi hatalarının üstünü kapatabilmek için bugün orada misafir olduğumuzu, hakkımızda işlem yapmayacaklarını söylediler. Sözde bize gözdağı vermeye çalıştılar işte. Tüm bunları savcılığa gidip suç duyurusunda da bulunacağım. 

Son olarak da şunları söylemek istiyorum: “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” diye bir sloganımız var. Herkesin yarın başına böyle bir şey gelebilir. İnsanlar artık gözlerini açsınlar kimin ne olduğunun farkına varsınlar istiyorum. Türkiye'ye çok büyük bir değişim şart, umarım bu değişim de bir an önce gerçekleşir. 

Kızıl Bayrak / İstanbul