PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan MED NÛÇE’de yayınlanan bir programda gündeme dair soruları yanıtladı. Suruç Katliamı, “terör” bahanesiyle tırmandırılan devlet terörü ve Medya Savunma Alanları’na yönelik yapılan hava saldırılarını değerlendiren Duran Kalkan, AKP’nin son dönemde iyice zayıfladığı için saldırganlaştığını ve siyaset yapamadığı için kirli savaşı körükleyerek siyaset yapmaya çalıştığını belirtti. Halkların çözüm olarak intikamcılığı değil Kürdistan’ı özgürleştirme ve Türkiye’yi demokratikleştirmeyi hedeflemesi gerektiğini söyledi.
Duran Kalkan, son günlerde kızıştırılan savaş ve saldırganlıkla birlikte AKP’nin oyalama politikalarının açığa çıktığını ifade etti. Açığa çıkan yüzün Türk sermaye devletinin geleneksel imha ve inkar politikası olduğuna değinerek şu ifadeleri kullandı:
“Maske düştü, esas yüz ortaya çıktı. Ortaya çıkan AKP gerçeği oldu. Aslında Türkiye’de geleneksel devlet gerçeği. Kuşkusuz bu olaylar tekil değil, etle tırnak gibi bağlı. TC devletinin Milli Güvenlik Kurulu’nun 30 Ekim 2014 tarihli toplantısında alınan karar uygulamaya konuyor.”
Türk sermaye devletinin son iki yılda IŞİD’e destek vererek Rojava’daki kazanımlara saldırmaya çalışmasına rağmen savaşın Kuzey Kürdistan’a sıçramaması için PKK’nin büyük bir itina gösterdiğini ifade eden Kalkan, AKP’nin politikalarının oyalamadan ibaret olduğunu vurguladı. Kalkan “Bu saldırılar AKP’nin maskesini bir kere daha düşürmüş ve AKP’den beklentili olanların beklentileri ortadan kalkmıştır. Bu bizim için çok önemlidir.” diyerek yeni bir döneme girildiğinin ve istediği kadar kan dökse de AKP’nin artık bittiğinin altını çizdi. Türk sermaye devletinin yürüttüğü kirli savaşla ilgili “iki taraflı oluyor” diye düşünmemek gerektiğini ifade eden Kalkan, “5 Nisan‘da Önder Apo’yla görüşme yaptı ve görüşmeler sürüyordu. Müzakere heyetleri kurulacak, izleme heyeti oluşacak ve müzakereler başlayacaktı. Ondan sonra her şeyi Tayyip Erdoğan, Türkiye durdurdu.” diyerek tüm çatışmaların sorumlusunun Türk sermaye devleti olduğunu ortaya koydu. Kalkan, son günlerde artan saldırganlığın; Suruç Katliamı’nın, operasyonların, hava saldırılarının Kürt direnişini itibarsızlaştırmak, Kürt halkının elde ettiği ufak kazanımları ortadan kaldırmak amacını taşıdığını belirtti. Kalkan, IŞİD çok teşhir olduğu için bilhassa IŞİD’le PKK’yi yan yana koyarak AKP’nin PKK’yi, devrimci-demokratik güçleri vurduğunu ve IŞİD’e dokunmadığını vurguladı.
Halka da çağrı yapan Kalkan AKP’nin “benim dediğim olacak” zihniyetini ve tek tipçi anlayışını ortadan kaldırmak için mücadele etmek ve kendi kendini yönetme mekanizmalarını oluşturmak gerekliliğini ortaya koydu. Örnek olarak ise Almanya ve ABD yönetimlerini gösteren Kalkan, “demokratik özyönetim”lerin oluşturulmasıyla özgürlük sorunlarının çözüleceğini öne sürdü.
Salih Müslim: Asıl savaş Kürtlere karşı
Türk sermaye devletinin IŞİD terörünü bahane ederek ilerici, devrimci güçlere karşı başlattığı savaş ve saldırganlığı ANF’ye değerlendiren PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Türkiye’nin IŞİD’e karşı olduğu izlenimi vererek Kürtlere saldırdığını belirtti. Müslim, Türkiye’nin Rojava’ya dönük her türlü saldırı girişimine karşı direneceklerinin altını çizdi.
AKP’nin “çözüm süreci” boyunca barış diyerek tam tersi bir politika izlediğine değinen Müslim, IŞİD’in de bu politikaların bir sonucu olduğunu ve Kürtlere karşı savaş için kullanıldığını vurguladı. Müslim, “Senin bombaladığın gerilla Şengal’de, Kerkük’te birçok yerde DAİŞ’e karşı savaşan mücadele edenler değil midir? O bölgede DAİŞ’in ilerlemesini durduran onlar değil midir? Bu nasıl DAİŞ ile mücadele o zaman.” diyerek Türkiye’nin ikiyüzlülüğünü teşhir ederek bunun IŞİD’le el ele vererek Kürtlere karşı savaşmak anlamına geldiğini ortaya koydu. Türkiye’nin savaş ve saldırganlık politikalarında ABD ile anlaştığına da dikkat çeken Salih Müslim, bunun sonucu kendilerine yönelecek her türlü saldırıya direneceklerini şu sözlerle belirtti: “Belli bölgelerin DAİŞ veya DAİŞ kardeşi örgütlere bırakılmasına ve orada yaşayan Kürtlere karşı gelişecek her türlü politika karşısında direniriz. Bugüne kadar YPG ve YPJ nasıl rejime ve DAİŞ’e direndiyse bundan sonra da kim olursa olsun ona karşı da direnmesini bilir” ifadelerini kullandı.