HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklandığı dava dosyasının ikinci duruşması bugün Sincan Hapishanesi’ndeki mahkemede görüldü.
460 gün sonra savunma yapan Demirtaş, vekillerin dokunulmazlığının kaldırılmasının anayasaya aykırı olduğunu, davanın hukuksuz olduğunu vurguladı. Dokunulmazlıkların kaldırılması kararının AYM’ye götürülmesi, davanın düşürülmesi ve yargılamanın durdurulması istemlerini sunan Demirtaş’ın talepleri mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli’nin de katıldığı duruşmaya 20 kişilik izleyici sınırlaması getirilirken, FHKC Politbüro üyesi Leyla Halid’in de aralarında olduğu uluslararası katılımcılar mahkeme salonuna alınmadı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşma Demirtaş’ın savunmasıyla devam etti. İlk olarak iddianameyle ilgili itirazlarını ortaya koyan Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda yandaş medyadaki algı operasyonuna dikkat çekti. Anayasadan atıfla tutuklanmasının hukuksuz olduğuna vurgu yapan Demirtaş, yargının da bu keyfiyet uyum sağladığını teşhir ederek “Her gün kanunlar çıkarılıyor, Anayasa değişikliği yapılmaya çalışılıyor, milletin iradesi olan bizler de bu olanları bir hücrede izlemek durumunda bırakılıyoruz. Biz de izliyoruz, yargı da izliyor” dedi.
“Yargı, hukuksuzluğu gidermek yerine hukuksuz delil peşinde”
“AKP Parti Sözcüsü; Meclis’te tutuklamadık, uzun süre tutuklamadık diyerek yargı yerine karar verdiklerini alenen beyan etmiş oldu” diyen Demirtaş, HDP’ye yönelik saldırıların hukuksuzluğuna şu ifadelerle dikkat çekti:
“1,5 yıl içerisinde 3 bini aşkın HDP’li tutuklandı. HDP bir anda suç işleme kararı mı aldı? Yargı bir anda HDP hakkında karar mı aldı? Anayasa değişikliğini yapmak için HDP’yi kriminalize etmeleri gerekiyordu, o nedenle usule uygun olmayan şekilde bizleri tutukladılar. 31 fezlekeden 1 fezleke tarafıma tebliğ edildi. Geri kalan 30 fezlekeden gizlilik kararı sebebiyle haberdar olamadık ama 31 fezleken savunmam isteniyor. Soruşturmadan bu yana dosya önünüze siyasi saiklerle geldi. Ancak siz usule aykırılıkları gidermek yerine, heyet olarak emniyet müdürlüklerine yazı yazarak başka deliller elde etmeye çalıştınız. Şu ana kadar adil yargılanacağıma dair en ufak bir izlenim edinmedim. Lehime olan delillere dair tek işlem yapılmadı. Heyet olarak bugüne kadar olan hukuk rezaletine ses çıkarmadınız. İçeride de olsak dışarıda da olsak bu ülkenin demokratikleşmesi için çalışmaya devam edeceğiz...”
Seçilmiş Kürt siyasetçilere yönelik saldırılarda ve dokunulmazlıkların kaldırılmasında Tayyip Erdoğan’ın rolüne de dikkat çeken Demirtaş mahkeme heyet başkanının müdahalesiyle karşılaştı. “Dokunulmazlık bu kadar önemli, böyle olacaksa savunma yapmam o zaman. Dokunulmazlığı kaldıran Erdoğan’sa buna dair söz söylemem gerek” ifadeleriyle yanıt verdikten sonra Demirtaş, içtüzük hukukunun işletilmediğine, anayasaya aykırı kararlar alındığına ve saldırıların siyasi olduğuna işaret ederek savunmasını sürdürdü. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında CHP’nin rolü üzerinde de duran Demirtaş, “Ne oldu işte CHP milletvekili de içeride” dedi. Saldırıdaki keyfiyeti “132 milletvekilinin milletvekilliğini kaldırmak kişiye özgü düzenlemedir” diyerek vurgulayan Demirtaş, tutukluluğuna yol açan dosyayla ilgili eleştirilerde bulunarak yargılamanın durdurulması ve davanın düşürülmesi talebini sundu.
Demirtaş’ın savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verilirken, öğleden sonra mahkeme heyeti, Demirtaş’ın taleplerinin reddedildiğini açıkladı. Devamında Demirtaş’ın savunmasıyla devam eden duruşmada, Demirtaş cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve 2010 referandumu üzerine dikkat çeken ifadeler kullandı.
“2010 referandumunda hükümet ‘İmralı’dan talimat’ diye yazı getirdi”
2010 referandumuyla ilgili “İmralı’dan talimat alıyorlar” iddiası öne sürülmesine ilişkin konuşan Demirtaş, kendilerinin boykot dedidiğini hatırlatarak “‘Bunlar İmralı’dan talimat alıyor’ diyorlardı ya. Abdullah Öcalan’ın el yazısıyla Bakanın kendisi İmralı’dan yazı getirdi. Bana getirdi. Niye, referandumda hem parlamentoda hem dışarıda ‘evet’ oyu vermemiz için” diye konuştu. Söz konusu yazıda “Partimiz hangi kararı verirse saygı duyuyoruz. Ama Anayasa değişikliği acaba yeni bir diyaloğun, çözüm sürecinin önünü açar mı, parti olarak değerlendirmenizi rica ediyorum” yazdığını söyleyen Demirtaş, “Bunu İmralı’nın talimatı diye hükümet getirdi” dedi. BDP’nin referandumda ‘Evet’ dememesi üzerine Erdoğan’ın “Hani İmralı’dan talimat alıyorlardı” diye tepki gösterdiğine değinen Demirtaş, Erdoğan ile asıl krizin o dönemde başladığını belirtti.
“Cumhurbaşkanlığı adaylığımı İmralı üzerinden geri çektirmeye çalıştı”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Demirtaş, bu sözlerinin devamında “Niye bu iddianameler siyasi saiklerle hazırlandı, niye benimle husumeti var anlatıyorum. Tanıklarını da dinleteceğim” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi. 2014’te de İmralı çözüm süreci vardı. Hiçbir şekilde Cumhurbaşkanı adayı olma talebim yoktu. Ama partim beni aday gösterme kararı aldı. Onur duydum. Ne yaptı, İmralı üzerinde adaylığımı geri çekme baskısı yaptı. Tanıkları var. Devlet adına görüşmeyi yürüten heyet, ‘Beyefendi (Erdoğan) çok rahatsız oldu adaylığınızdan, hem çözüm süreci yürütüyor hem niye aday oldunuz’ dedi. ‘Biz kendisinin kölesi miyiz?’ Cevabım buydu. Biz demokratik siyaseti güçlendirmek için çözüm süreci yürütüyoruz. Biz PKK’ye silah bıraktırmak için uğraşıyoruz da HDP’ye siyaseti bıraktırmak hedefler arasında değil. Biz demokratik siyasette güçleneceğiz deyince niye rahatsız oluyor? Çözüm sürecinin ruhuna bu aykırıdır.”
7 Haziran seçimlerine İmralı üzerinden “parti olarak katılmayın” baskısı
“7 Haziran seçiminde parti olarak seçime girmeyelim diye İmralı üzerinden bize baskı yapmaya kalkıştılar. Devlet İmralı Heyeti; ‘Çözüm sürecine aykırıdır’ dedi. ‘20-25 milletvekili neyinize yetmiyor, bağımsız girersiniz’ dedi” diyen Demirtaş, “Kandil’in, İmralı’nın talimatlarıyla Demirtaş şunu yaptı diyenler, bana bunları yaptırmaya çalıştılar” ifadelerini kullandı.
Demirtaş’ın savumasında; 7 Haziran öncesi baskılara, sonrasında gerçekleşen katliamlara ve HDP’ye yönelik baskılara dair şu ifadeler yer aldı:
“Kandil’in, İmralı’nın talimatlarıyla Demirtaş şunu yaptı diyenler bana, partime bunları yaptırmaya çalıştılar. Biz halkımızın gücünü esas aldık. Doğru kararlar, adımlar attık. Yine sadece benimle ilgili bir mesele olsaydı sineye çeker hapiste ömür boyu yatardım. Ama benim binlerce arkadaşım cezaevinde.
“Tutuklama kampanyası ne zaman başladı hepsini ispatlayacağım. Bu bir siyasi partinin yargı eliyle tavsiyesidir. Kendi beyanı var. ‘Artık biz yargı yoluyla parti kapatma istemiyoruz’ dedi. ‘Partinin içini boşaltacağız’ dedi. Temelde insanlığa karşı bir suç işlendi. Partililerimize karşı, siyasi düşüncelerinden dolayı... Sistematik bir şekilde. Yargı eliyle. Bunu yapanların tamamı TC devletinde ilelebet AKP iktidarı olacağını düşünmüyorlardır. Er ve ya geç hesap verecekler, bu iddianameyi hazırlayanlar da dahil olmak üzere.
“Bu kadar baskıya rağmen 7 Haziran - 1 Kasım seçimlerinde demokratik siyasetten taviz vermedik. 2 seçimde de ağır baskılara rağmen, hazine yardımı almamıza rağmen, parti binalarımız, 120 parti binamız, genel merkezimiz dahil ateşe verilmesine rağmen barajı aştık. Genel Merkezimiz güvenlik güçlerinin gözleri önünde saatlerce yandı. Yakan kişi de 45 gün tutuklu kaldı, tahliye oldu. Mersin Adana binalarımız havaya uçuruldu. Kayseri binamız yakıldı. Partililerimiz katledildi. Sorumluları yok.
“Bu iddianame bu siyasi saiklerle hazırlatıldı. Fezlekeler önceden vardı ama iddianameye dönüşmesi yenidir. Her fezleke için ayrı dava açılmalıdır. Ama hiçbirinin birbiriyle alakası olmayan fezlekeler birleştirildi. Emir büyük yerdendi. Demirtaş’ın tutuklanması gerekiyormuş. Aliya İzzet Begoviç’in dediği gibi 150 yıl istenecek ki kamuoyu ikna olsun. 2 yıl olsa nasıl tutuklayacaksınız. Desinler ki 150 yıl isteniyorsa demek ki bir şey yapmış.
Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları...
“İddianamenin hazırlanmasına giden süreçte Diyarbakır’da 5 Haziran’da benim de katılacağım mitingde IŞİD katliamı yaşandı. Çıktık serinkanlı sükunet çağrıları yaptık. Fakat birilerinin içi soğumamış olacak ki 7 Haziran’dan sonra Suruç’ta bileşenimiz ESP’nin gençlik yapısı, Kobane’ye oyuncak götürürken paramparça edildi. Daha 7 Haziran’dan yeni çıkmışız. Diyarbakır katliamını yapanlar Suruç katliamı yapanlarla bağlantılı çıktı. Doymamışlar. Ankara Gar’ında katliam yaptılar. 102 arkadaşımız katledildi. Bizler tüm o katliamlar içinde, linç devam ederken seçimi kazanıp parlamentoya gittik. Öfkesinin büyüklüğü budur. Baş eğmez bir irade vardır. Onu çıldırtan budur. Oysa ben cumhurbaşkanı olsam diz çökmeyen muhalefetten gurur duyarım. Ama hazmetmiyor. İlle intikamı alınacak. 15 Temmuz darbe girişimi de buna fırsat sağladı. Bütün güçleri elinde topladı milli dini duygularla algı yaratarak bugüne kadar getirdi.”
Demirtaş, AKP-cemaat ilişkisi üzerinde durdu
Aranın ardından savunmasına devam eden Demirtaş, “FETÖ’cü savcılar” tarafından hazırlanan fezlekelere dikkat çekerek Gülen cemaati ve AKP arasındaki ilişki üzerine meclis konuşmalarını hatırlattı. HDP'ye yönelik hukuksuz saldırılardan örneklerle savunmasına devam eden Demirtaş, yargının HDP’ye yönelik yaklaşımını teşhir etti.
Dava dosyasının bir türlü mahkemeler tarafından kabul edilemediğine değinen Demirtaş, sonunda “Darbe yargılaması yapan bir heyet”e dosyasının geldiğine değindi. İktidarın, Gülten Kışanak ve kendisini darbe ana davasına dahil etmeye çalıştığı yönünde HDP’li vekil Ayhan Bilgen’den bilgi aldığını söyleyen Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakmışlar ‘Efendim zor, nasıl birleştireceğiz bu davaları’ demişler. Onlara dedim ki, ‘Bir de bir şekilde FETÖ’ye bulaştıralım derseniz darbe davasını sulandırırsınız ona yazık olur bize değil. Bizim zaten 100 tane fezlekemiz var ne yapacaksınız orada yapın bari şu darbe davasını sulandırmayın.’ Darbe sanığı olarak karşınıza çıkarmak için komplo başarısız oldu, oldu ama darbeyi yargılayan heyetin sanığı olduk. Bu başarıldı. Bu ilginç.”
Erdoğan’ın işine gelmediği zaman “Yargı süreci işliyor, bir şey demem doğru olmaz” dediğinden örnekler veren Demirtaş, kendisi hakkındaki dava devam ederken G-20 Zirvesi’nde “terörist” diye damgalamaktan çekinmediğini dile getirdi. “Ben de ‘tarih kimin terörist olduğunu gösterecek’ demişim” diye hatırlatmada bulunan Demirtaş, Erdoğan’ın algı yaratma ve yönetme sürecinde medyanın rolüne de değinerek sözlerine şöyle devam etti: “Algı yaratma ve algıyı yönetme bir süreçtir. Bu süreci yönetmezlerse üzerinizde baskı oluşturamazlar. Olur da bu algıdan sıyrılır özgürce karar verirseniz Demirtaş konusunda adil yargılama yaparsınız diye korku ve panik içindeler.”
Mahkeme heyeti, Demirtaş’ın savunmasıyla duruşmanın yarın 09.30’da devam etmesine karar vererek bugünkü celseyi sonlandırdı.