Çocukların katledilmediği yurttur sosyalizm

Çocukların tacize, tecavüze, emek sömürüsüne maruz kalmadığı; en ücra köylere dahi okulların, yurtların, kreşlerin, sanat-kültür merkezlerinin yapıldığı ve bunlardan tüm çocukların eşit şekilde yararlandığı, yani çocukların asma bahçelerinden dünyayı seyretteği tek sistemdir sosyalizm.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Aralık 2016
  • 09:09

Bunlar engerekeler ve çıyanlardır
Bunlar aşımıza ekmeğimize
göz koyanlardır
Tanı bunları tanı da büyü

Ahmed Arif

Bugün kapitalist düzen derinleşen kriziyle tam bir çöküş halindedir. Kriz ve çöküş ise ekonomik temelli olsada çok yönlüdür (siyasal, toplumsal, kültürel, ahlaki vb.) Çöken, çürüyen bu düzen beraberinde örgütsüz olan toplumu, özellikle de işçi-emekçi kitleleri de yıkıma sürüklemektedir. Bunun en canlı yakın örneği ise, geçtiğimiz günlerde Adana-Aladağ’da 11 çocuğun yaşamını yitirdiği yurt katliamıydı. Süleymancılar diye bilinen tarikatın özel yurdunda yaşanan katliamda görünen, kapitalizmin hüküm sürdüğü bir yurdun manzarasıydı.

Kapitalist bir yurttan insan manzaraları

Devlet “yurttaşlarına” köylerinde ortaokul yapmamış, burdaki emekçiler de çocuklarını ilçeye göndermek zorunda kalmış. Ama ilçeye gitmek için de doğru dürüst yol bile yok, devlet “yurttaşlarına” yol da yapmamış. Haliyle bu çocuklar okuyabilmek için yurtta kalmak zorundalar. İlçede daha önce bir devlet yurdu varmış ama yine devlet yıkmış (herhalde boş masraftı ve kârlı değildi.) “Yurttaşlar” devletten yurt istemiş ama devlet yetkilileri onlara halihazırdaki tarikat yurdunu göstermiş. Öyle ya, bu emekçiler madenlerde, fabrikalarda çocukları da yurt yangınlarında katledildiğinde; “Allah’ın takdiri, kader, fıtrat” diye işi Allah'a havale ettiklerinde, onlara inanan boynu kıldan ince “yurttaş” nasıl yetişecek?

Katiller cinayet mahallinde

Katliam günü; okul, yol, yurt yapmayan devlet şehir merkezinde 6 milyon TL’lik müftülük binasının açılışını yaptı, tam takım katil sürüsünün “teşrifleriyle” elbette. Oradan da cenaze törenine yol aldılar. “Sayın” bakan ve avaneleri yolu olmayan köye helikopterle giderlerken, evlatlarını kaybeden aileler köye sırtlarında çocuklarının tabutları, çamur içinde 2 saat yol yürüdüler. Cenaze töreninde ise; kameralara poz verip “yurttaşlarının” acılarını paylaşma mesajları verecekler ya, kızının tabutu başında bekleyen babayı “Sayın” bakanlarının görüntüsünü kapatıyor diye ordan da kovdular. Köyde yaşlı bir emekçi kadın bu “devlet-ü Alilere” “köyün yolu bozuk, orta okul yok, elektrikler sürekli kesiliyor günlerce gelmiyor” deyince de “Sayın” bakan bir burjuva devletin temsilcisine yakışır bir biçimde, “loş ışıkta, romantik ortamı seviyorsun” diyerek şarlatanlığın sınırlarını da biz “yurttaşlarına” göstermiş oldu. Tabi aynı zamanda da burjuva ahlakını da...

Kurtuluş sosyalizmde

Çürüyen, çöken, cayır cayır yanarken de çocuklarımızı yakan kapitalizmdir. Bu rezil düzenin tek alternetifi ise sosyalizmdir. Zira bunun somut örneğine Ekim Devrimi ile bütün bir insanlık tanıklık etti.

Çocukların tacize, tecavüze, emek sömürüsüne maruz kalmadığı; en ücra köylere dahi okulların, yurtların, kreşlerin, sanat-kültür merkezlerinin yapıldığı ve bunlardan tüm çocukların eşit şekilde yararlandığı, yani çocukların asma bahçelerinden dünyayı seyretteği tek sistemdir sosyalizm. Çünkü sosyalizmin merkezinde bir avuç asalağın kârı değil, insan vardır. Bu yüzden insanca ve onurlu bir yaşam için sosyalizm için dövüşmeliyiz. Ve o gün geldiğinde emekçilerin acılarıyla bile alay eden, bu “Sayın” baylar bilmeliler ki, onları hiç de “romantik” anlar beklemiyor.

Adana’dan bir sınıf devrimcisi