Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ile Karadeniz İsyandadır Platformu (KİP) ‘Çernobil’den Akkuyu’ya Nükleer Enerji’ başlığıyla 18 Nisan’da bir panel düzenledi. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Taksim’deki yerinde gerçekleştirilen panelde EMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Bozkırlıoğlu, Ekoloji Kolektifi üyesi ve Akkuyu Nükleer Santrali ÇED Raporu Davası avukatı Cömert Uygar Erdem ve Karadeniz İsyandadır Platformu üyesi Eren Dağıstanlı sunum yaptı.
İlk sunumu yapan Mehmet Bozkırlıoğlu, Akkuyu Nükleer Santrali üzerinden grafiklerle Türkiye’nin enerji politikalarını anlattı. Türkiye’de enerji politikalarının sadece ekonomi-politik ve dış politika ile bağlantıları olduğunu belirten Bozkırlıoğlu, bunun içerisinde çevre politikasının yer almadığına vurgu yaptı. Bozkırlıoğlu, Japonya’nın nükleer santralleri azaltırken Türkiye’ye ise nükleer teknolojisini pazarladığını kaydederek iddiaların aksine ülkenin enerjide dışa bağımlılığının nükleer santraller ile de süreceğinin altını çizdi. Nükleerin politik bir tercih olduğunu belirten Bozkırlıoğlu, tercihin güneş ve rüzgar santrali olması gerektiğini sözlerine ekledi.
İkinci sunumu gerçekleştiren Eren Dağıstanlı, Çernobil patlamasının Karadeniz’e yaptığı etkilerden bahsetti. Çernobil’i katliam olarak tanımladıklarını belirten Dağıstanlı, sunumunda patlamanın ardından devletin takındığı tutumu birçok örnekle teşhir etti. Devletin radyasyonla ilgili bilgi ve belgeleri sakladığı bilgisini veren Dağıstanlı, yetkililerin temel kaygısının çay ev fındık gibi ürünlerin satılabilmesi olduğunu söyledi. Dağıstanlı daha sonra şöyle konuştu:
“Nükleer santral karşıtı hareketi içinde bizler hep ‘ya patlarsa, ya kaza olursa’ üzerinden ana muhalefetimizi kuruyoruz. halbuki bir nükleer santralin patlamasına, çatlamasına gerek yok. Nükleer santralin çalışma disiplini ve prensibi olduğu yerde ülkenin yarısını radyasyona boğmaya yetecek ölçüdedir. Patlamasa da nükleer santralin atıkları Karadeniz ve Akdeniz’deki deniz canlı yaşamını baştan aşağıya yok edecek güçtedir.”
Avukat Cömert Uygar da nükleer karşıtları olarak başlıca sorumluluklarının gerçekleri söylemek olduğunu belirtti. Uygar, daha sonra Akkuyu’da kurulmaya başlanan santrale karşı verdikleri hukuki mücadele hakkında bilgilendirmede bulundu. Sunumunda çeşitli görseller kullanan Uygar, santral hakkında ‘kaçak’ denilen haberlerin ise yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını ve şu an için birçok hukuksuzluk olmasına karşın yasal olarak santralin kurulmasında sorun olmadığı bilgisini verdi.
Sunumların ardından Divan Turizm işçileri de katılımcılara seslenerek işten çıkartılma süreçlerini anlattı ve 60. gününe varan direnişleri ile dayanışma çağrısında bulundu.
Soru-cevap bölümünün ardından panel sona erdirilirken daha sonra radyasyon nedeniyle kanser olarak yaşamını yitiren Kazım Koyuncu’yu anmak için Tünel’de müzik dinletisi yapıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul