İstanbul Tabip Odası: Çalışma Bakanlığı aşı-PCR kaosuna son vermeli

İstanbul Tabip Odası (İTO) iş yerlerinde oluşan belirsizlik ve kaos ortamına karşı kamuoyunu bilgilendirmek, öneri ve talepleri dile getirmek için basın toplantısı gerçekleştirdi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 14 Eylül 2021
  • 17:22

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın (ÇSGB) 2 Eylül 2021 günü 81 il Valiliğine gönderdiği “İş Yerlerinde COVID-19 Tedbirleri” yazısı sonrası işyerlerinde oluşan belirsizlik ve kaos ortamına karşı kamuoyunu bilgilendirmek, öneri ve talepleri dile getirmek üzere İstanbul Tabip Odası (İTO) basın toplantısı gerçekleştirildi.

İTO Yönetim Kurulu ve İTO İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği (İSİH) Komisyonu tarafından 14 Eylül 2021 tarihinde “COVID-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır. Çalışma Bakanlığı işyerlerinde yol Açtığı aşı-PCR kaosuna son vermelidir” çağrısıyla düzenlenen basın toplantısına İTO Genel Sekreteri Dr. Osman Küçükosmanoğlu, İTO Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Osman Öztürk, Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu ve İTO İSİH Komisyonu adına Dr. Nazmi Algan katıldı.

“Sorumluluğu işçilere yıkan tutum geliştirildi”

Toplantının açılışında konuşan Dr. Osman Küçükosmanoğlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 2 Eylül 2021 tarihinde yayınlanan yazının bir karmaşaya yol açtığını, her işyerinin farklı uygulamalara gittiği, sorumluluğu işçilere yükleyen bir tutum geliştiğini dile getirdi. “İstanbul Tabip Odası olarak başından beri COVID-19’dan en fazla etkilenenlerin işçiler olduğunu, başka bir ifadeyle COVID-19’un işçi sınıfı hastalığı olduğunu ısrarla dile getiriyoruz. Gelinen noktada bir kez daha pandemi yönetimiyle ilgili eleştirilerimizi, işçilerin yaşadığı sorunları ve atılması gereken adımları hatırlatmaya ihtiyaç duyduk” dedi.

Ardından basın metnini Dr. Nazmi Algan kamuoyuyla paylaştı. Yapılan açıklamada Çalışma Bakanlığı tarafından 81 ile gönderilen genelgeye değinerek şunlar ifade edildi:

Bakan Vedat Bilgin imzalı ‘COVID-19 aşısı tamamlanmamış çalışanların varlığı, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını güçleştirmekte, diğer çalışanların mevcut sağlık ve güvenlik şartlarını kötüleştirerek çalışma barışını bozmaktadır.’ sözleriyle başlayan yazıda aşısını tamamlamamış işçilerle ilgili alınacak ‘tedbirler’ maddeler halinde sıralandı:

1- COVID-19 aşısı tamamlanmamış işçiler, işyerlerinde karşılaşabilecekleri söz konusu risk ve tedbirler konusunda ayrıca yazılı olarak bilgilendirilecektir.

2- Bu bilgilendirme sonrasında aşı olmayan işçilere, kesin COVID-19 tanısı konması durumunun iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından olası sonuçları da ayrıca bilgilendirilecektir.

3- COVID-19 aşısı olmayan işçilerden 6 Eylül 2021 tarihi itibariyle zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmaları işyeri/işveren tarafından istenebilecek, test sonuçları gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulacaktır.”

“Covid-19 ciddi bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunudur”

Açıklama şu şekilde devam etti:

“Düzenlemelerin hukuki boyutunu iş hukukçularına bırakarak İstanbul Tabip Odası olarak konuyu işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından değerlendirdiğimizde;

‘Genel yazı’ açık, sarih bir düzenleme içermemekte, işverenlere herhangi bir zorunluluk getirmemekte, sorumluluğu işçilerin üzerine yıkmaktadır.

1- Eğitim alanında olduğu gibi çalışma yaşamının bütünüyle ilgili düzenleme de göstermektedir ki; Sağlık Bakanlığı da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da PCR testinin aşının alternatifi olmadığını anlayamamıştır.

2- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gibi Çalışma Bakanı Vedat Bilgin de aşının bir tercih olduğunu zannetmektedir.

3- Bu ‘genel yazı’ ile işyerlerindeki aşı ve COVID-19 sorununu çözmek mümkün olmadığı gibi ciddi kaosa yol açılmıştır.

Nitekim gerek bu ‘genel yazı’, gerekse eğitimde aşı yaptırmayanlara getirilen PCR zorunluluğu öncesindeki hafta (29 Ağustos-5 Eylül) toplam test sayısı 2.081.736 iken, sonrasındaki hafta (6-12 Eylül) sadece 90.949 artış ile 2.172.685’e çıkmıştır.

Çıkartılan mevzuatın alt yapısı hazırlanmadığından ne takibi, ne de uyulmadığında herhangi bir yaptırımı planlanmamıştır.

Çalışanlar işverene aşı bilgilerini vermeyi reddettiklerinde dahi ne yapılacağı düzenlenmemiştir.

Çalışanların var olan sağlık durumlarının yaptıkları/yapacakları işe uygun olup olmadığına ve çalışma koşullarına karar vermek, var olan sağlık durumlarının yaptıkları işten dolayı bozulmaması için çalışmak ve işyerlerindeki sağlık ortamını geliştirmek işyeri hekimlerinin görev tanımları içindedir. Bu nedenle işyerlerinde aşılanmayan çalışanların gerek kendi sağlığı, gerekse işyerinde yaratabileceği sağlık sorunları ve bunun topluma yansıması hem bir işçi sağlığı hem de bir halk sağlığı sorunu olarak bizleri yakından ilgilendirmektedir.

Bu çerçevede;

1- COVID-19 salgın bir hastalıktır ve işyerlerinde çok ciddi bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunudur.

2- COVID-19 işyerinde tehlike ve risk açısından 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının tanımlarına uymaktadır ve yasaya göre işverenler sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmakla, çalışanlar da alınan tedbirlere uymakla yükümlüdür.

3- COVID-19 salgınına karşı halen en önemli koruyucu tedbir yaygın aşılamadır. Aşı tercih değil, salgını kontrol altına almak, ölümleri engellemek için zorunluluktur.”

İşçilere ve ailelerine aşı çağrısı

İstanbul Tabip Odası, bütün işçileri, kendilerinin, ailelerinin ve işçi arkadaşlarının sağlığını korumak sorumluluğuyla aşı olmaya çağırarak şunları ifade etti:

“Gerek meslek örgütümüz gerekse işyeri hekimi meslektaşlarımız bu konuda sizleri bilgilendirmeye her zaman hazırdır.

Çalışma Bakanlığı’nı ise bu tür “genel yazı” ile sorumluluğu üzerinden atmak yerine COVID-19 salgınına karşı işyerlerinde havalandırma ve mesafe gibi bütün önlemlerin eksiksiz olarak alınmasının ve bütün işçilerin aşılanmasının sağlanması için gerekli düzenlemeleri yapmaya davet ediyoruz.”