TİP Genel Başkanı ve Gebze Belediye Başkan Adayı Erkan Baş geçtiğimiz günlerde seçim çalışmaları kapsamında bir fabrikada işçileri ziyaret etti. İşin ilginç yanı, Erkan Baş konuşmasını yaparken yanında fabrikanın patronu da vardı. Dahası ziyarette çekilen videoda görüldü ki, Baş’tan önce konuşan kapitalist patron bu ziyaretin kendisi için de iyi bir “reklam” olacağını söylüyordu.
Aynı Erkan Baş bu ziyaretten bir gün önce de Türk Metal çetesinin Dilovası şubesini ziyaret etmiş, Türk Metal yönetici ve temsilcilerine yıllarca metal işçisinin kanını emen Pevrul Kavlak için başsağlığı dilemişti.
TİP ve onun genel başkanı elbette kendi seçim kampanyalarını diledikleri gibi yürütmekte özgürdür. Hatta öykündükleri burjuva popülist siyaset tarzının yöntemlerini de istedikleri gibi kullanabilirler. Bir kapitalist ile kol kola işçilerin karşısına çıkıp nutuk atabilir, tescilli bir işçi düşmanının ardından gözyaşı bile dökebilirler.
Ancak, tek bir şartla! Bunları yapmak için öncelikle işçi sınıfını temsil ettiklerini iddia etmekten vazgeçmeleri ve partilerinin adından “işçi” sözcüğünü çıkarmaları gerekir. Zira, işçi sınıfını temsil etmek başka bir bilinç ve bambaşka bir tutarlılık gerektirir.
Burjuva siyaseti doğası gereği kaypak ve ikiyüzlüdür. Bir gün söylediğini ertesi gün inkâr eder, bir gün “a” dediğine ertesi gün “z” der. Kendi sefil çıkarı için insanların hoşuna gidecek her yalanı hiç utanmadan söyler.
İşçi sınıfının siyaseti ise açık, net ve tutarlıdır. Burjuvazi gibi sahte bir demokrasi maskesinin arkasına saklanmaz. Gerçek ve tam bir demokrasinin ancak sınıfların, dolayısıyla kendisinin de bir sınıf olarak tarih sahnesinden silinmesi ile inşa edilebileceğinin farkındadır. Amacına ulaşabilmek için her yolu mubah görmez. Meşruluğunu düzen siyasetinde kabul görmekten değil kendi haklı davası uğruna kararlıca mücadele etmekten alır.
İşte bu yüzden işçi sınıfının partileri de burjuva partilerinden farklıdır, farklı olmak zorundadır. Burjuva partiler iş konuşmaya geldiğinde insanların duymak istediği yalanları söyler, icraata geldiğinde ise kendi çıkarlarını tüm toplumun çıkarı olarak cilalayıp gereğini yaparlar. İşçi sınıfının partileri ise konuşurken de iş yaparken de gerçeğin peşindedir. İşçi sınıfının partisinin görevi, halen bir sınıf haline gelememiş işçilere gerçeği en yalın haliyle anlatmaktır. Temsil ettiği sınıfı, o sınıfı oluşturan işçileri oy devşireceği nesneler olarak değil, tarihi değiştirecek özneler olarak görür. Bu yüzden de varını yoğunu işçileri özneleştirmek için ortaya koyar.
Yani, burjuvazinin sirkinde rol kapmaya çalışmaz işçi sınıfının partisi...
İşi burjuvazinin kurduğu sirkte gösteri yapmaya çevirdiğiniz halde büyük idealinize sadık kaldığınızı düşünebilir, yüzlerce işçiye sosyalizm propagandası yaptığınız hayaliyle gece rahat uyuyabilirsiniz belki. Ama kapitalistten aldığın izinle yaptığınız sosyalizm propagandasından sonra, işçiler patronun istediği sendikaya üye olduğunda ya da patron istedi diye sendikadan istifa ettiklerinde, ağzınızı açıp tek kelime söz söyleyemezsiniz.
İşte burjuvazinin siyaset sahnesi böyle dipsiz bir kuyu, sonu gelmez bir bataklıktır. Burjuvazinin ahırıdır orası...
Kısacası, işçi sınıfının iktidarını kurmak, emeğin kurtuluşu kavgasını vermek ciddi bir iştir. Şakaya gelmez...
(Emeğin Kurtuluşu’nun 16-31 Mart tarihli 29. sayısından alınmıştır…)