Sevgili Sinan yoldaş,
Yasak nedeniyle Kızıl Bayrak’sız geçen bir yılı aşkın bir sürenin ardından nihayet kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşarken, seni sonsuzluğa uğurladığımıza dair haberleri okudum. Habip, Ümit, Hatice, Alaattin ve Hüseyin yoldaşın ardından seni de “Yeni Ekimler” ideali uğruna hayatını adayanlar kervanına dahil etmiş olmamızın derin acısını yaşadım.
Senin şahsında bizler, mücadelenin her alanında yol gösterici bir önder kadrosunu, parti çalışmasında büyük-küçük ayrımı yapmayan, devrimci misyon bilinciyle çalışan bir parti emekçisini, davası için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen değerli bir yoldaşı kaybetmiş olduk. Yeni Ekimler davasını bu topraklarda muzaffer kılacak olan başta Türkiye işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen kesimler ise bu davanın yılmaz savunucusu “komünist önder”ini ve bir “sıra neferi”ni kaybetmiş oldular.
Elbette Türkiye devrimci hareketi de, geçmişin devrimci mirasını bugünlere taşıyan, bu uzun maratonda yolda kalanlara takılmadan yaşamını adadığı mücadelenin bayrağını devretmesini bilen “Sinan hoca”sını kaybetmiş oldu.
Sevgili yoldaş,
Sen ki devrimci mirasımıza tanıklık etmiş, o günlerden bugünlere ömrünü hep örgütlü mücadele içerisinde geçirmiş ve nihayet Türkiye devrimci hareketinin birikimini yeni bir temelde, sınıf devrimciliği ve proleter sosyalizmi temelinde geleceğe aktarma, inşa etme görevini en başından beri omuzlayarak başarıyla sürdürmüş ender komünistlerden birisin. Sen ve senin gibi yoldaşlar sayesinde geçmişten bugüne kurulmuş olan köprünün sağlamlığı, ekilen tohumların filizlenip tomurcuk açtığı, çalınan mayanın tuttuğu, farklı kuşaklardan yeni genç yoldaşlar şahsında kanıtlanıyor.
Bu satırların kaleme alındığı tarih, 19 Kasım, aynı zamanda Alaattin yoldaşı sonsuzluğa uğurladığımız tarih. Alaattin yoldaş, mayanın tuttuğunun, senin ve sizin gibi yoldaşların emeklerinin boşa gitmediğinin en dolaysız kanıtlarından biridir.
Yeni kuşaklardan genç yoldaşlar olarak sizlerin devrettiğiniz bayrağı yere asla yere düşürmeden kıskançlıkla koruyacağımızdan, bizlere bıraktığınız mirasa gözümüz gibi bakıp, sizlerden öğrenmeye devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.
Sınıflar mücadelesinin tüm mevzilerinde olduğu gibi bu mücadelenin en keskin alanlarından biri olan zindanlarda “tutsak” edilmiş yoldaşlarınız olarak, bizler de bu bilinç ve sorumluluk duygusuyla sizlerin bırakmış olduğu mirasa sahip çıkmakta, kızıl bayrağımızı dalgalandırmakta bir an olsun tereddüt etmeyeceğiz.
Komünist direnme geleneğine, ideallerimiz uğruna “eğilmektense kırılmayı tercih etme” iradesine her daim sahip çıkıp koruyacağımızdan emin olabilirsiniz.
Sevgili yoldaş,
Her ne kadar seni uğurlayamamış olsak da, sizlerin emanet ettiği mirasa sahip çıkma, koruma ve ileriye taşıma bilinci ve pratiğiyle her zaman birlikte olduğumuzu ve olacağımızı biliyoruz. Bu yüzden bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlerden öğrenmeye, öğrendiklerimizi paylaşmaya devam edeceğiz.
Senin şahsında sonsuzluğa uğurladığımız tüm yoldaşların anısı önünde derin bir saygıyla eğiliyor, mücadelenizi mücadelemizde yaşatacağımıza söz veriyoruz.
Sinan yoldaş ölümsüzdür!
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Şan olsun yeni Ekimlerin partisine!
Yaşasın proletarya devrimi, yaşasın sosyalizm!
Onur Kara
TKİP dava tutsağı