Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Denizler'in ve Mahirler'in katledilişlerinin 50. Yılı'nda '71 Devrimci kopuşu üzerine Ankara’da panel düzenledi. Devrim şehitleri üzerine yapılan saygı duruşunun ardından kısa bir açılış konuşması yapıldı.
Açılış konuşmasında '71 devrimci çıkışının düzene karşı bir devrim arayışının ihtiyacı olduğuna vurgu yapıldı ve şunlar ifade edildi:
“Devrimci önderlerin mirasının kimi reformist parti ve hareketler tarafından parlamentoya çıktığı iddia ediliyor ya da Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya şahsında düşünüldüğünde onların mirasına sahip çıktıklarını ifade edenlerin düzen içi arayışlara saplandığını görebiliyoruz. Onların mirasının ne parlamentoya ne de düzen içi arayışlara sığmayacağını belirtmek '71 devrimci çıkışının da ifade ettiği gibi düzene karşı devrim mücadelesini büyütmenin gerekliliğini belirtmek için bu paneli düzenliyoruz.”
‘71 Devrimci Çıkışı’nın tarihsel gelişimi
Açılış konuşmasının ardından yapılan ilk sunumda Türkiye’de sol hareketin ilk ortaya çıkışına değinildi. TKP ve Ermeni komünistlerin gelişiminden bahsedilirken '60’lı yılların temel akımlar olan Yön Hareketi, TİP ve MDD ile TKP arasındaki ilişki anlatıldı. Burjuva sosyalizminin '60’lı yıllardaki sınırları anlatılarak dünyada ve Türkiye’de gelişen gençlik hareketinin bu sınırlara sığmadığı ve düzen içi arayışları eleştirerek devrimci bir kanala aktıkları belirtildi. ‘71 Devrimci Hareketi'nin devrimci kopuşu anlatılırken devrimci gençlik hareketinin oluşum koşulları ve mevcut sınırları nasıl terk ettikleri detaylı bir şekilde anlatıldı. Ardından “ON'lardan bugüne kalıcı olan devrimcilik, adanmışlık ve devrim ideal ve iradesinin ciddiyetidir” denilerek ilk sunum sonlandırıldı.
’71 Devrimci Çıkışı ve güncel süreç
İkinci sunumda ise ‘71 Devrimci Çıkışı’nın güncel olarak ne ifade ettiği üzerine değinildi ve şunlar ifade edildi:
“Bugün gelinen yerde devrimci önderlerin ortaya koyduğu hareketlerin devamcısı olmak üzerinden bir algı var, esas olması gereken ise bu sürecinin bütününe bakabilmek ve oradan değerlendirmektir. Bu önderlerin açtıkları yolu politik ve programatik açıdan farklı yaklaşımları olmasına rağmen Türkiye’deki devrimci dönemin inşa süreci olarak değerlendirmek gerekir. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın katledildiği dönemin hemen arkası yeni bir toplumsal hareketin dalgalanmasını görüyoruz. Bu açıdan bakıldığında bile düzene karşı devrimci cephenin kendisini ürettiğini gözlemleyebiliyoruz.
Bu yanlış algı aynı zamanda neden önemli? Tek tek bu geleneklerin taşıyıcısı olmak o dönemin teorik-programatik gerekçelendirmenin birebir sahiplenmesi içinde bulunduğumuz dönemin güncel anlamını dışta tutarak değerlendirildiği yanılgısı da ortaya çıkıyor.
‘71 devrimciliğinin Türkiye sol hareketinde neyi aştığı unutulan bir gerçeklik. Aşılan şey döne döne vurgulandığımız düzene karşı bir devrim hareketidir. Bugün gelinen yerde ise '71 devrimciliğinin aştığı anlayışa parlamentarizm, reformizm çerçevesinde büyük oranda geri dönülmüş durumdadır.”
Konuşmada son olarak şunlar vurgulandı:
“Bu reformist çizgi Denizler'in, Mahirler'in içine sığmadığı bir çizgiyken bugün savunulan bir şey haline gelmiş durumda. Onları sahiplenmek demek bugün geldiğimiz yeri doğru tanımlamak demek. Düzenin işleyiş yasalarını doğru kavramak demektir. Mücadelenin araç ve yöntemleri değişiklik gösterebilir evet ama onların çıkışı üzerinden tanımlanan yer bugün sınıf devrimciliğidir. Aynı zamanda bu dönemin ifade ettiği bir diğer şey ise devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığıdır. Kızıldere örneği bunun en iyi örneklerindendir.”
’71 Devrimci Çıkışı ve gençlik hareketi
Yapılan üçüncü sunumda ise '71 devrimci çıkışının gençlik hareketi cephesinden ne ifade ettiği üzerine vurgu yapıldı. ‘68 gençlik hareketi dünya genelinde ortaya çıkan gençlik hareketin Türkiye üzerindeki yansımasıydı. Sadece gençliği değil toplumun geniş kesimlerini kapsayan hareketli süreçler de gençliğin de kendi cephesinden sözünü söylediği bir dönemdi’ denilerek dönemin gençlik hareketinden söz edildi.
Gençliğin sadece kendisini ilgilendiren sorunlara karşı değil toplumun işçi ve emekçi kesimlerinin sorunlarına karşı da mücadele verdiği vurgusu yapıldı. Buna örnek olarak Demokrat Parti’nin baskıcı uygulamalarına karşı gençlik hareketi de dahil olmak üzere toplumun geniş kesimlerinin yer aldığı 555K eylemleri ve sendikalar yasasına karşı yapılan gençlik cephesinden pek çok öğrencinin de aktif yer aldığı 15-16 Haziran eylemleri örnek gösterildi. '68 hareketinde ve bu çerçevede gençlik cephesinde sorunların düzenin sınırlarında kalan bir anlayışla çözülemeyeceğini gören bir algı olduğu, düzenin dar sınırlarına karşı devrimci bir arayışın olduğu bir süreç olduğu vurgulandı. Bugün için de hem kendi taleplerine hem de toplumsal taleplere karşı mücadeleyi yürüten bir gençlik hareketinden söz edildi. Bu duruma örnek olarak birçok okula ve sokağa yansıyan Boğaziçi Direnişi gösterildi. Boğaziçi Direnişi’nde hem okuldaki kayyımın hem de ülke genelinde haksız şekilde birçok belediyeye atanan kayyımların gitmesi talebinin ön planda olduğu bu direnişte sadece gençlik cephesinden bir talebin olmadığı, toplumsal bir talep olduğu vurgulandı.
Gençliğin bu düzene karşı var olan öfkesine değinilerek “Bu öfkeyi düzen içine mi taşıyacağız, düzene karşı mücadeleyi büyütecek bir hat mı öreceğiz? Onlardan aldığımız mirasla devrimci mücadeleyi hep birlikte öreceğiz. Bu mücadelenin gençlik açısından bugünkü temsilcisi Devrimci Gençlik Birliğidir” denilerek devrimci mücadeleye vurgu yapıldı.
***
Sunumların ardından soru-cevap kısmına geçildi. Soru-cevaplarla birlikte yürütülen tartışmaların ardından kapanış konuşması yapıldı ve şunlar söylendi:
“Yapılan sunumlardan da aktarıldığı üzere '71 devrimci kopuşundan öğrenmemiz gereken şeyler var. Bunlardan birisi devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığıdır. Öğrenmemiz ve kavramamız gereken bir diğer şey, döneme baktığımız zaman düzen sınırlarına karşı devrimci örgüt fikirlerinin ön planda olduğudur. Bizler de onlardan aldığımız mirasın bugünkü anlamı olan sınıf hareketinin güçlenmesi için mücadeleyi her alanda büyüteceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.”
Kızıl Bayrak / Ankara