Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü ve eski Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, Mart ayı başında Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne getirildi. Sürgün sonrası Gökkan’ın Sincan’da işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı ve tedavisinin engellendiği belirtildi. Gökkan, sorumlular hakkında Ankara Batı Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na iki ayrı suç duyurusunda bulundu.
İşkence “seri tedavi” yöntemiymiş
Gökkan suç duyurusu dilekçesinde, 24 Nisan sabah saatlerinde Sincan Cezaevi Kampüs hastanesine götürülürken bindirildiği ring aracında saatlerce kelepçeli ve nefessiz bırakıldıklarını, tuvalet ihtiyaçlarını gidermeye dahi izin verilmediğini belirterek, cezaevi görevlilerinin bunu bir işkence yöntemi olarak kullandığını söyledi. Gökkan, bu uygulamayı neden yaptıklarına dair soru yönelttikleri askerden “Sağlıklı ve seri olarak tedavinizin yapılabilmesi için böyle yapıyoruz” yanıtını aldıklarını ifade etti. Gökkan, “Bu vahşi bir uygulamadır. Tüm itiraz ve ısrarlarımıza rağmen uygulamayı sürdürdüler. Bu işkence tam 3 buçuk saat sürdü. Bileklerimde kelepçeden kaynaklı şiddetli ağrılar, bunun yanı sıra derin yaralar oluştu” dedi.
İşkence izleri raporlandı
Üç buçuk saatlik işkenceye rağmen tedavi edilmeden geri cezaevi getirildiklerini belirten Gökkan, cezaevi revirine başvurarak kelepçenin bıraktığı yaraların rapor edilmesi için talepte bulunduğunu ifade etti. Bu talebe karşılık “doktor olmadığı” gerekçesiyle işkencenin rapor edilemeyeceğini söyleyen revir görevlilerinin, yaptığı ısrarın ardından kendisinin kampüs doktoruna götürdüğünü kaydetti. Doktorun işkence izlerini raporladığını söyleyen Gökkan devamında şu ifadeleri kullandı:
“Kelepçe işkencesini uygulayan tüm görevliler hakkında görevi kötüye kullanma, kötü muameleye ilişkin etkin soruşturma ile yasal işlem başlatılmasını, cezalandırılmasını ve bir daha böylesi insanlık dışı bir uygulamanın yaşanmaması için etkin önlemlerin alınmasını talep ediyorum.”
İkinci suç duyurusunu ise cezaevi ve revir birimi hakkında yapan Gökkan, tedavi hakkının engellendiğini söyledi. 3 Nisan’da ortopedi rahatsızlığından dolayı kendi hesabından ücretlendirilerek kampüs doktorunun Mart ayında reçetelendirdiği ilacın temin edilmesi ve tedavinin gününde uygulanması için dilekçesini teslim ettiğini belirten Gökkan, bu dilekçeye rağmen tedavi gününde ilacın hazır edilmediğini söyledi. İlaç olmadığı için kampüs doktorunun tedaviyi yapamadığını dile getiren Gökkan, revir görevlilerine ilacın neden temin edilmediğini sorduğunda, görevlinin “dilekçe başvurunuz olamamış” yanıtını verdiğini belirtti.
5 Nisan sabahında görevli personele dilekçe verdiğini kaydeden Gökkan, ısrarla dilekçeyi inkar ettiklerini söyledi. Gökkan, “Bu görevi kötüye kullanmaktır. Bilindiği gibi tutsakların sağlık hakkının engellenmesi ulusal ve uluslararası sözleşmelerde suçtur. Kişinin sağlıklı yaşam hakkının ihlalidir. Ayrıca sağlık hakkının ihlali yaşam hakkının ihlali olduğundan insanlığa karşı işlenen suçların başında gelir” dedi.
Gökkan, hem işkence hem de tedavi hakkının engellenmesi noktasında sorumlu olan herkes hakkında derhal yasal işlem başlatılmasını talep etti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı