KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi avukatların 12 Eylül 2017’den beri tutuklu olmaları, yargılama sürecindeki açık hukuksuzluklar ve buna karşı 30. gününde olan açlık grevlerine ilişkin ÇHD’li avukatlar tarafından basın toplantısı düzenlendi.
Saat 14.00’te Taksim’deki ÇHD TV’de başlayan toplantıda ilk olarak ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Av. Gökmen Yeşil konuştu. Tutuklu avukatların davası için “Tümüyle infaz amacı taşıyan, herhangi bir yargısal süreç yürütmeden cezalandırma amacı güden bir süreç var” diyen Yeşil, henüz 3. duruşa dahi olmamışken mahkeme başkanının savcıdan 2 kez esas hakkında mütalaa vermesini istemesine dikkat çekti.
“Defalarca çöken delillerle yargılama yapılıyor”
Mahkeme başkanının “Bu işin hukuki boyutuna girmeye gerek yok. Zaten bu avukatlar hakkındaki hüküm belli” bakışıyla hareket ettiğini ifade eden Yeşil, şimdiki dosya ile 2013 yılında avukatların 14 ay tutuklu kaldığı dosyanın içeriğinin “Hollanda-Belçika belgeleri” ile “gizli tanık” ifadelerinden oluştuğunu belirtti. 2013’teki davada “gizli tanık”ların polis yönlendirmesiyle hareket ettiğinin anlaşıldığını, “Hollanda-Belçika belgeleri”nin asıllarının ise, tutuklu avukatların talebi ve mahkemenin polise yazı yazmasına rağmen dosyaya hiçbir zaman girmediğine dikkat çeken Yeşil, şimdi ise Berk Ercan isimli tanığın açıkça yalan söylediğini ortaya çıkaran avukatların duruşmalardan atılmasına dikkat çekti. 14 Eylül’de başlayan ilk duruşmanın ardından tutuklu olan 17 avukatın tamamı hakkında tahliye kararı verildiğini hatırlatan Yeşil, 22.00’de verilen kararın ancak sabah 8.00’de uygulandığını ve üzerinden 10 saat geçmeden tutuklama kararı çıkarıldığını, 6 avukatın tutuklandığını hatırlattı.
“Düşman hukuksuzluk sistemi”
Selahattin Demirtaş dosyasında da açık hukuksuzluk sergileyen bir mahkeme başkanının bu dosyaya atandığını söyleyen Yeşil “Tahliye kararı verip sonra vazgeçen heyet idari bir baskı altındaydı. Her iki dosyada da hukuki hiçbir delil bulunmamaktadır” dedi. Avukatlara gözaltı sürecinde “Nuriye ve Semih ile Soma Katliamı davalarını niye takip ettikleri” gibi sorular sorulmasından anlaşılacağı üzere avukatlık pratiklerinin yargılama konusu yapıldığına dikkat çeken Yeşil, verilecek hükmün de hiçbir hukuki değeri olmayacağını vurguladı. Cumhuriyet gazetesi davası, akademisyen ve gazeteci davaları ile avukatların yargılandığı davalar, taciz-tecavüz davalarını hatırlatan Yeşil “devlet kendi tarafı olduğu suçlar için yargılama yapılmasını istemiyor” dedi. Bu durumu ‘Düşman ceza hukuksuzluk sistemi, infaz sistemi’ olarak tanımlayan Yeşil, “Bu halkı cezalandırmak isteyenler eninde sonunda mahkum olacaklar” diye konuştu. Açlık grevindeki tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı’nın 7 kilo verdiğini, anjiyo olması nedeniyle kalp sağlığında sorun olduğunu da ekleyen Yeşil, Av. Engin Gökoğlu’nun da kalbinin delik olduğunu ifade etti. Av. Behiç Aşçı’nın da daha önce yaptığı ölüm orucundan kaynaklı rahatsızlıklarının bu süreçte daha da arttığını aktardı. Yeşil son olarak hukuki ‘iş kazaları’na değinerek, talimat gelmediği zaman verilen hukuka uygun kararları kast ettiğini belirtti.
70 klasörlük dosyada 3,5 sayfa mütalaa
Basın toplantısında ikinci olarak, aynı dosya kapsamında bir yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Av. Ayşegül Çağatay konuştu. Tutuklandıklarında 6 ay boyunca iddianame hazırlanmadığını, iddianame hazırlandığında da 6 ay sonraya duruşma günü verildiğini hatırlatan Çağatay ‘aklı başında bir insanın dosyaya baktığında tutuklama nedeni göremeyeceğini’ belirtti. Haklarında tahliye kararı veren heyetin sürgün edildiğine de dikkat çeken Çağatay, yeni heyetin çok özel dosyalara bakarak hızla ceza yağdırdığını söyledi. Barış İçin Akademisyenler ve Selahattin Demirtaş davalarına heyetin baktığı davalara örnek veren Çağatay, 2. duruşmalarında avukatsız ve sanıksız şekilde “tanık” dinlediğini, tanıkların ezberletilen şeylerini hatırlamalarına yardımcı olduğunu, delil tartışması yapmadan ve taleplerini dikkate almadan mütalaa istediğini kaydetti. Dün, 2 duruşma arasında dosyada adı hiç geçmeyen bir savcının 70 klasörlük dosyayı “inceleyerek” 3,5 sayfalık mütalaasını sunduğunu aktaran Çağatay, mütalaada hiçbir gerekçelendirme olmadan yalnızca avukatların “terör örgütü üyeliği”nden dolayı cezalandırılmasının istendiğini belirtti.
Çağatay son olarak dik durmayı ve avukatlık yapmayı sürdüreceklerini belirterek tutukluluk sürecinde bürolarının açık olduğuna değindi, dayanışmaya dikkat çekti. 18-21 Mart tarihlerinde yapılacak 3. duruşmaya katılım çağrısı yaparak konuşmasını sonlandırdı.
Konuşmaların ardından Av. Yaprak Türkmen tüm bunların bir kez daha vurgulandığı basın açıklamasını okudu. Soruların ardından basın toplantısı sonlandırıldı.
Ayrıca, tutuklu avukatlara destek için Av. Gökmen Yeşil ve Av. Ayşegül Çağatay 1 günlük açlık grevindeler.
Kızıl Bayrak / İstanbul