Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM), Amasra maden katliamının birinci yıl dönümünde sendika binasında basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı ESM İzmir Şube Başkanı Veli Yeşiltepe okudu. 14 Ekim’de Amasra'da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait işletmede 43 madencinin göz göre göre yaşamını yitirdiğini hatırlatan Yeşiltepe, İSİG verilerine göre 2023 yılının sadece ilk 8 ayında bin 253 işçinin iş kazalarında yaşamını yitirdiğini belirtti.
Dava dosyasına eklenen bilirkişi raporunda TTK Genel Müdürlüğünün yüzde 100 kusurlu bulunduğunun altını çizen Yeşiltepe şunları ifade etti:
“Kazanın meydana geldiği maden ocağında havalandırmanın iyileştirilmesi için gerekli yatırım ve iyileştirilme projelerinin hayata geçirilmediği, kazanın meydana gelmesinde yetersiz ve etkisiz havalandırma sisteminin önemli rol oynadığına dikkat çekilmiştir. Rapor ayrıca kaza ile ilgili sorumluluğun kişilere mal edilemeyeceğini açıkça ifade etmektedir. Madencilik barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş koludur.”
Yeraltında havalandırma ölçümlerinin not edildiği havalandırma defterine değinen Yeşiltepe gerekli yatırım ve iyileştirmelerin yapılmadığını vurguladı.
TTK Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğuna dikkat çeken Yeşiltepe, önerilerini şöyle sıraladı:
“1-İşçi sağlığı ve iş güvenliğini gereksiz maliyet olarak gören, taşeronlaşma eliyle kuralsız ve güvencesiz çalışma ortamı yaratan, kâr hırsıyla çalışanları ölüme mahkum eden politikalardan derhal vazgeçilmedir. Madencilik alanında kuralsızlığı derinleştiren özelleştirme politikalarına son verilmelidir. Emekçilerin çalışırken ölmediği, meslek hastalıklarına yakalanmadığı, kurallı, örgütlü, güvenceli, sağlıklı bir çalışma hayatı kurulmalıdır.
2-Yaşanan bu katliam tüm yönleriyle araştırılmalı, gerçek sorumlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, facia en üst yönetim kademesinden başlanarak tüm boyutlarıyla bağımsız bir komisyon tarafından dikkatle incelenmelidir.
3-TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan uzak madencilik bilimi ve işletme kurallarına göre yönetilmelidir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadrolaşma ve bu kadroların liyakatsizliğinin bedeli geçmişte olduğu gibi ocakta çalışan birkaç maden mühendisine yüklenmemelidir.
4-Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenin belirlenmesi bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.
5-Yaşanan katliamlar ‘fıtrat, kader planı’ denilerek geçiştirilmekte katliamların gerçek sorumluları cezasız kalmaktadır. Yıllardır yaşanan her iş cinayetinin üstünün kapatılması, sorumluların açığa çıkarılmaması hepimize yeni katliamlar, yeni acılar olarak dönmektedir.
6-Madencilik bilim ve teknolojisi, bu gibi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir. Bu nedenle bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir. Bugün ortaya çıkan belgelerden de anlaşıldığı üzere kaza bağıra bağıra gelmiş ve yönetim aldığı kararların arkasında durmamış ve bu elim olay meydana gelmiştir."