Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), Mersin’in Gülpınar ilçesinde tepkilere rağmen inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin, su sıcaklığı giderek yükselen Akdeniz’i “soğutma suyu” olarak kullanamayacağı ve iklim krizinin çevresel felaketlere yol açacağını belirterek, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı dava açtı.
Söz konusu santrale karşı “Soğutma Suyu Çevresel Etki Değerlendirme Raporu” alınması ve inşaatın durdurulması talebiyle açılan davanın duruşması bugün Mersin 2’nci İdare Mahkemesi’nde görüldü. DAÇE, duruşma öncesi adliye önünde açıklama yaptı.
“Sıcaklık 32 dereceyi gördü”
Açıklamada konuşan avukat İsmail Hakkı Atal, Akdeniz’de 2022 Ağustos ayında deniz suyu sıcaklığının 30,5 dereceyi geçtiği ve Akkuyu Nükleer Güç Santralini soğutmasının imkansız hale geldiğini belirtti. Atal şunları ifade etti:
“Fransa’da soğutma suyu sıcaklığı 28 dereceyi geçtiği, İsveç’te ise 25 dereceyi geçtiği için nükleer santraller durdurulmaya başlanmıştı. Biz dava açtıktan sonra ise 2023 Ağustos ayında Akkuyu denizel alanı 31,9 dereceyi gördü ve 2023 Temmuz ayı deniz suyu sıcaklık ortalaması 28,4 derece oldu.”
“7 büyüklüğünde deprem riski var”
Açıklama sonrası duruşma başladı. Duruşmada söz alan Av. Atal, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Kuzey Anadolu Ecemiş Fay Hattı üzerinde inşa edildiğini, burada daha önceki dönemlerde 7’den büyük 3 tane depremin meydana geldiğini hatırlattı.
Uzmanların bu duruma dair uyarılarına hatırlatan Atal, her an 7’den büyük bir depremin meydana gelebileceği bir alanda nükleer santral inşa edildiğini söyledi. Atal şöyle devam etti:
“Zemin betonu üzerine daha ağırlık çökmeden iki kez çatladı. Burası işlemeye başladığında her an deprem olma riski var. İkinci büyük tehlike ise iklim krizi. Bugün İskenderun’da ve İzmir’de olan deniz kabarmasının burada olmayacağı ne malum? Yıldırım düştüğünde trafo patladı. Trafonun üzerine yıldırım düşüp yangın çıkmasını engelleyemiyorsunuz, nükleer santrali nasıl inşa edeceksiniz? Hepimizi ölüme götürüyorlar. İçinde işçi çalıştıramıyorlar. İçinde çalışan insanlar öldü. Bu inşaatı Çernobil’i patlatan, hiçbir sıcak suda nükleer inşa etmemiş, sabıkalı ROSATOM şirketi yapıyor.”
Atal, ÇED raporunda deniz suyu ile ilgili bir değerlendirmenin olmadığına işaret ederek şunları ifade etti:
“Bunun üzerine Prof. Dr. Şule Ergün mütaalasında Akdeniz’in dünya ortalamasının üzerinde ısındığını kabul ederek ‘giriş sıcaklığının artması santralin ekonomik işletilmesi ve kondenserin tasarım limitleri ile ilgili bir sorun olup çevre ile ilgili mevzuatlarda kondensere giren suyun sıcaklığı ve kondenserden çıkan suyun debisi sınırlandığından reaktör gücünün sınırlandırılması veya reaktörün durdurulması ile sonuçlanmaktadır’ ifadesiyle santralin çalıştırılamayacağını üstü kapalı olarak kabul etti. Diğer yandan her iki profesör de santralin ÇED raporunda veya başka bir çalışmada deniz suyu sıcaklığı ile ilgili hiçbir çalışma yapılmadığına değinmedi.”
Bakanlık avukatları, su sıcaklığı ölçümlerinin yer almadığı rapora rağmen, inşaat öncesinde hazırlanan ÇED raporunda gerekli incelemelerin yapıldığını, dosyaya sundukları bilirkişi beyanlarında da buna yer verdiklerini savundu. Avukatlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın inşaatı durdurma yetkisinin olmadığını ileri sürdü.
Duruşma, kararın daha sonra tebliğ edilmesi üzerine sona erdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı