Adana E Tipi Kapalı Cezaevi’nde geçtiğimiz Ocak ayında çıkan ve 3 çocuk tutuklunun yaşamlarını yitirmesine neden olan yangına ilişkin olarak Adana Barosu Cezaevi Komisyonu İzleme Komisyonu tarafından rapor hazırlandı.
Komisyon başkanı Av. Tugay Bek ve Av. Ezgi Duman’ın yangından yaralı olarak kurtulan çocuklarla yaptığı görüşmeler ve yangına ilişkin olarak yansıyan bilgiler üzerinden hazırlanan raporda, soruşturma sürecine dair 14 soru dile getirildi.
“Adana E Tipi Kapalı Cezaevinde meydan gelen yangın tüm yönleri ile -adli, idari ve TBMM tarafından oluşturulacak bir komisyon eliyle- soruşturulmalıdır. Olayda ihmali ve kusuru bulunan kurum yöneticileri, kamu görevlileri yönünden yeniden ve kapsamlı bir soruşturma başlatılmalıdır” ifadelerine yer verilen raporda, soruşturmaya ilişkin soru işaretleri şöyle sıralandı:
1- Yangının hemen akabinde Cezaevi idaresi tarafından 19.01.2017 tarihinde yangından sağ kurtulan çocukların ifadesine başvurulması usule ve hukuka uygun değildir. Bu ifadelerde çocuklara müdafii tayin edilmediği gibi yaşadıkları derin travmanın etkisi altındaki çocukların ifadesi alınırken sosyal hizmet uzmanından destek talep edilmemiştir. Zorunlu olarak Cumhuriyet Savcılığına intikal etmiş olan ölümlü bir olayda Cezaevi idaresinin kimin talimatı, hangi yasal dayanak ve yetki ile çocukların ifadesini aldığı dosya kapsamından anlaşılabilmiş değildir. Yangından sağ kurtulan çocuk RK’nin, ciddi bir ölüm tehlikesi atlattıktan yaklaşık 5 saat sonra ve henüz tedavisi devam etmekteyken sabah 05.26’da ifadesinin alınması konusunda cezaevi idaresinin neden aceleci davrandığı da cevabını bulmuş bir soru değildir. Cezaevi idaresinin çocukların ifadesini alma görevi olmadığı gibi soruşturma neticesinde olayda kusuru ve ihmali araştırılması gereken cezaevi idaresinin yaşı küçüklerin ifadesini alması soruşturmanın selametini tehlikeye düşürmüştür.
2- Soruşturma dosyası incelendiğinde yangından kurtulan çocuklar CY, AB ve RK’nın 23.01.2017 günü Cumhuriyet Savcılığı tarafından tekrar ifadesinin alındığı görülmektedir. Cumhuriyet Savcısının zaten ifadesi alınmış olan çocukların ikinci bir kez neden ifadesini alma gereği duyduğu da anlaşılamamıştır. Tüm çocuklar ikinci kez alınan ifadelerinde bu defa ilk ifadelerinde geçen “yeşil çakmaktan” hiçbir şekilde bahsetmeyip hep birlikte floresan lambadan elde edilen ateşle koğuşu yaktıklarını ifade etmişlerdir. Cumhuriyet Savcısı, ifade alırken çocukların beyanları arasındaki çelişkiyi giderebilmek adına da bir soru yöneltmemiştir.
3- Yine 23.01.2017 tarihli savcılık ifadelerinde, çocukların cezaevinde kamera önünde alınmış olan bir ifadeden bahsetmiş olmalarına rağmen bu ifade ve kamera kaydı da soruşturma dosyasında bulunmamaktadır.
4- Bilirkişi raporlarında cezaevi idaresinin ve personelinin sorumluluğu yönünden bir araştırma yapılmasından özellikle kaçınılmıştır.
5- Yangın çıkan koğuşta bulunan çocukların farklı aşamalarda alınan beyanları arasındaki çelişki giderilememiştir.
6- İlk alınan ifadelerin hepsinde bahsi geçen ve yangın çıkarmakta kullanıldığı ileri sürülen yeşil çakmak elde edilemediği gibi çocukların neden ilk başta bu yönde bir ifade vermeyi tercih ettiği netleştirilmemiştir.
7- Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, “Çocukların yangın çıkarma gerekçesi anlaşılamamıştır” demiş olmasına rağmen ifadesine başvurulan tüm çocuklar bulundukları “Rehabilitasyon Odasından” ve bu cezaevinden başka bir yere gitmek için yangın çıkardıklarını ifade etmişlerdir. O halde çocukları, kendileri açısından bir nevi intihar anlamına gelecek böylesi bir eyleme başvurmaya sevk edecek Adana E Tipi Kapalı Cezaevinde ve rehabilitasyon odasında ne yaşadıkları hususunun da araştırılması gerekmektedir.
8- Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi iddianamenin reddi yönünde karar verirken, “Floresandan ateş elde edecek ölçüde koğuşta bulunan çocukların elektrik işlerinden anlayıp anlamadığının netleştirilmesi gerektiğine” vurgu yapmıştır. Buna karşın Cumhuriyet Savcılığı, “Cezaevinde bulunan bir çok kişinin çocuklar da dahil olmak üzere “çak çak” diye tabir edilen floresandan elektrik elde etme yöntemini bildiklerini bunun için elektrik işlerinden anlamanın gerekmediğini” ileri sürmüştür. Şayet Cumhuriyet Savcısının ileri sürdüğü gibi cezaevinde bulunan herkes bu şekilde ateş çıkarma yöntemini biliyorsa neden cezaevine tutuklu ve hükümlülerin kalmış olduğu oda ve koğuşlarda floresan yerine klasik ampul kullanılmamıştır?
9- Cezaevinde bulunan çocukların ifadesini alan Cumhuriyet Savcısı çocukların infaz koruma memurlarının veya diğer tutuklu ve hükümlülerin şiddet ve kötü muamelesine maruz kalıp kalmadığını neden hiçbir şekilde sorma gereği duymamıştır?
10- Jandarma Olay Yeri İnceleme Raporunda 6 çocuğun kalmış olduğu bu Rehabilitasyon Odasının 29 metre kare çapında olup havalandırma sahası olmadığı gibi, odadaki tek pencerenin 215 cm yükseklikte olduğu belirtilmektedir. Dolayısı ile bu odada bulunan çocuklar açık havaya çıkmamakta ve güneş görememektedir. Adının Rehabilitasyon Odası olmasına rağmen gerçekte hücre olarak kabul edilecek bu yere çocuklar neden konulmuştur? Ne kadar süredir burada kalmaya zorlanmışlardır? Söz konusu çocuklar buraya konmalarını gerektirir bir disiplin suçu işlemişler midir? Yangın öncesi çocuklar hakkında bir disiplin soruşturması açılmış mıdır?
11- Cezaevi idaresi, bilhassa uyuşturucu gibi suçlardan cezaevinde kalmakta olan birçoğu sosyal ve psikolojik sorunlar yaşayan çocukların tutulmakta olduğu bölümlerde neden yangın uyarı ve alarm sistemleri kurmamıştır?
12- Koğuşta bulunan ve Cezaevi idaresi tarafından temin edilen yatak, çarşaf battaniye gibi eşyaların neden yangına dayanıklı malzemeden yapılmış olması tercih edilmemiştir?
13- Çocukların kalmakta olduğu Rehabilitasyon 4 Odasının kapısının yangın neticesinde ısınarak genleştiği ve bu sebeple zamanında açılıp gerekli müdahalenin yapılamadığı infaz koruma memurlarının beyanlarında yer almaktadır. Neden çocukların kalmakta olduğu bu bölümün kapısı yangına karşı dayanıklı malzemeden yapılmamıştır?
14- Yangına müdahalede bulunan infaz koruma memurları da çıkan dumandan etkilenmiş ve bir kısmı hastaneye kaldırılmıştır. İfadesi alınan infaz koruma memurlarından yalnızca Hayali Çakar, oksijen tüpü kullanarak yangın çıkan odaya girdiğinden bahsetmiştir. Cezaevinde ortaya çıkabilecek muhtemelen bir yangın için tek bir oksijen tüpü tertibatı bulundurulmasının yeterli olmadığı açıktır. Neden müdahalede bulunan tüm personele yetecek sayıda oksijen tüpü ve diğer ekipman bulundurulmamıştır?