İstanbul, Mersin, Ankara ve Van’da bölge hapishanelerinde tecride karşı tutsakların sürdürdüğü açlık grevi ve hak ihlalleri üzerine yapılan ziyaretler sonrası izlenimler kamuoyuna açıklanarak duyarlılık çağrısı yapıldı.
İstanbul: "Taleplerin karşılanması için sokakların hareketlenmesi gerekiyor"
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla Açlık Grevi İzleme Heyeti tutsaklarla yapılan görüşme izlenimlerini aktardı.
Hazırlanan raporu açıklayan ÇHD üyesi Meral Hanbayat, Marmara Bölgesi’nde bulunan Edirne F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi, Silivri 5 Nolu L Tipi, Silivri 1 Nolu Kapalı, Bakırköy Kadın, Maltepe 1 Nolu L Tipi, Gebze Kadın, Kandıra 1 Nolu F Tipi, Kandıra 2 Nolu F Tipi ve Bolu F Tipi Hapishanelerini ziyaret ettiklerini söyledi.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre açlık grevine giren tutsakların yaklaşık yüzde 90’ının daha önce en az 89 günlük açlık grevine girdiğini aktaran Hanbayat, bununla birlikte yaklaşık 100 tutsağın daha önce 100-170 gün arası açlık grevine katıldığını ve ayrıca şu an açlık grevinde olan tutsakların daha önce de birçok kez kısa süreli dönüşümlü açlık grevlerine girdiğini belirtti.
Hanbayat, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:
“* Ziyaret edilen bütün hapishanelerde açlık grevine giren mahpuslar hakkında her dönüşüm için ayrı ayrı disiplin soruşturması başlatıldığı, şu an için en çok ‘bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma’ cezası verildiği, bununla birlikte tekrar eden durumlarda cezaların ‘ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma’, ‘haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama’, ‘ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma’ ve ‘hücreye koyma’ şeklinde kademe kademe ağırlaştırılarak verilebileceği, cezalara karşı mahpusların yaptığı itirazların infaz hakimlikleri ve ağır ceza mahkemeleri tarafından reddedildiği, birçok hapishanede ilk turlar için verilen disiplin cezalarının kesinleşerek infazına başlandığı, diğer cezaların ise itiraz aşamasındadır.
* Ziyaret edilen hapishanelerden Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesi’nde, Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesi’nde, Gebze Kadın Hapishanesi’nde, Kandıra 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanelerinde tansiyon, kilo, nabız ölçümü gibi sağlık kontrollerinin hiç yapılmadığı, Düzce T Tipi Hapishanesi’nde sağlık kontrollerinin infaz koruma memurları tarafından yapıldığı, Edirne F Tipi Hapishanesi’nde mahpusların talepleri halinde ara ara yapıldığı, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishanelerinde hafta içi sağlık kontrolü yapılmadığı, hafta sonu ise talep halinde 112 Acilden ambulans çağırabileceğinin söylendiği, Bakırköy Kadın Hapishanesi ile Maltepe 1 Nolu L Tipi Hapishanesi’nde ise düzenli olarak sağlık kontrollerinin yapıldığı görüldü.
* Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesi dışında ziyaret edilen hapishanelerde idare tarafından B vitamini verilmediği, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishaneleri ile Gebze Kadın Hapishanesi’nde mahpusların talebi üzerine B kompleks olarak vitamin verildiği, bütün hapishanelerde açlık grevine uygun iaşe verildiği, ancak Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi, Silivri 1 Nolu Kapalı Hapishanesi, Bakırköy Kadın Hapishanesi, Gebze Kadın Hapishanesi ile Düzce T Tipi Hapishanesi hariç, diğer hapishanelerde dönüşüm nedeniyle grevi sonlandıran mahpuslara buna uygun diyet yemeği verilmediği, Düzce T Tipi Hapishanesi’nde sadece ilk 3 gün birer öğün, Bakırköy Kadın ve Gebze Kadın Hapishanelerinde ise sadece ilk gün diyet yemeği verildiği görüldü.”
Tutsakların talebinin karşılanması gerektiğini dile getiren Hanbayat bu basıncı oluşturmak için sokakların hareketlenmesi gerektiğini söyledi.
Mersin: "Cezaevlerinin bağımsız uzmanlardan oluşan sivil toplum heyetlerinin denetime açılması"
Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu, Tarsus T Tipi Hapishanesi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi’nde yapılan toplantıda Koordinasyon adına konuşan avukat Bedri Kuran, hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri, tecride karşı açlık grevleri, hasta tutsaklar sorununun, insan hakları örgütlerinin uyarılarına rağmen devam ettiğini söyledi.
Pandemi gerekçe gösterilerek artan tecrit, işkence, keyfi yasaklar, kötü muamele, disiplin cezaları, hücre karantinası, hastanelere sevklerin sık sık ertelenmesinin tutukluların yaşam haklarını tehdit ettiğini belirten Kuran, “Hapishane doluluk oranı alarm seviyesine gelmiştir. Ayrıca her hapishanede ayrı ayrı uygulamalar görülmekte, tutuklular- hükümlüler arasında ayrım yapılmaktadır. Ceza kesinleşince suç ne olursa olsun, kişinin suçla bağı kopar. Dolayısıyla ceza alan herkes için infaz kanununun eşit uygulanması gerekir. Din, dil, ırk, siyasi görüş ve sınıf farkı gözetilmemelidir. Ancak mevcut siyasi iktidar döneminde Türkiye’yi de bağlayan bu sözleşmeler yok sayılmaktadır” dedi.
Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu adına Mersin Cezaevlerinde İHD ve ÖHD’li (Özgürlük için Hukukçular Derneği ) avukatların tutsaklarla yaptığı görüşmeler sonucunda tespit ettikleri hak ihlallerini şöyle sıraladı:
“ *Tarsus T tipi Cezaevindeki olumsuz koşulların, daha önceki cezaevi ziyaretlerinde raporlaştırılan sorunların, ne yazık ki ağırlaşarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Pandemiye rağmen hijyen koşulları yetersizdir. İçme ve kullanma suyuna erişimde kısıtlamalar, sıcak su temininde sorunlar yaşanmaya devam etmektedir.
* Hastaneye sevki yapılanların, uzun süreler bekletilmesi ve muayene ile tedavilerindeki ciddi gecikmeler, sağlık durumlarının daha da bozulmasına yol açmaktadır. Cezaevi yönetimleri tarafından gerekçe olarak sunulan jandarma ve infaz koruma memuru yetersizliğinin bir an önce giderilerek, hastane sevklerinin gecikmeksizin yapılması gerekmektedir. Aksi durumda yaşanabilecek kayıplardan bu gecikmelere yol açanların sorumlu tutulacakları doğaldır.
* Koronavirüs (COVİD 19) gerekçesi ile yapılan ilave kısıtlamaların, hastane dönüşlerinde zorunlu 14 günlük izolasyon ve tecrit ile kelepçeli muayene dayatmasının kimi mahpusların sağlık hizmeti almaktan kaçınmalarına neden olduğu bilgisi de mevcuttur. Bu durum da cezaevindekilerin sağlık hizmetine erişimlerini kısıtlayan ciddi bir etken olmuştur. Nitekim İsa Gültekin tüm uyarılarımız ve çabalarımıza rağmen sağlığa erişim konusunda yaşatılan zorluklardan dolayı yaşamını yitirmiştir.
* 01.04.2021 tarihinde Gebze Kadın Cezaevinden Tarsus T Tipi Kapalı Kadın Cezaevine getirilen bir mahpus ile yapılan görüşmede, karantina koğuşunun fiziki koşullarının oldukça kirli ve sağlıksız olduğunu, bu hususlarla ilgili olarak cezaevi yönetimine üç defa şikâyetlerini iletmesine rağmen herhangi bir düzeltme yapılmadığını ifade etmiştir. Devamla bulundukları koğuşta toplam dokuz kişinin olduğu, bu kişilerden altısının açlık grevine girdiği, greve girenlerde baş ağrısı, mide ağrıları, kabızlık, ishal gibi sağlık sorunlarının görüldüğü, hastanede kelepçeli muayene dayatmasına maruz bırakıldıklarını bildirmiştir.
* Kadın mahpusların ayrıca dışarıdan gönderilen yöresel giysilerin ve mektupların içinde gönderilen fotoğraf, kartpostal ve pulların bir kısmının kendilerine keyfi nedenlerle verilmediğinden, aramalarda el konulan radyolarının kendilerine iade edilmediğinden, kadın dergilerine ve gazetelere ulaşamadıklarından şikâyetçi oldukları saptanmıştır.”
Ayrıca İmralı’da yıllardır süren hukuksuz tecride karşı bölge hapishanelerinde de 197 gündür devam eden dönüşümlü açlık grevlerine değinen Kuran şunlaır vurguladı:
“Mahpusların meşru taleplerinin bir an önce karşılanmasını, raporlarda belirtilen tecrit, işkence, darp ve kötü muamele iddiaları karşısında Adalet Bakanlığı ve cezaevi savcıları tarafından gereken hassasiyetin gösterilmesini talep ediyoruz. Haksız tecrit altında tutulduğunu, kötü muamele gördüğünü belirten mahpusların beyanlarının alınarak sorumluların tespit edilmesi, mahpusların yaşamlarını çekilmez hale getiren cezaevi koşullarının düzeltilmesine yönelik idari çalışmaların yapılması, cezaevlerinin bağımsız uzmanlardan oluşan sivil toplum heyetlerinin denetime açılarak, sorunların tespiti ve çözüm yollarının birlikte üretilmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz.”
Ankara: Tecrit kaldırılmalı
İç Anadolu Bölgesi Cezaevi İzleme Komisyonu, tecrit ve açlık grevlerine dair hazırladıkları raporu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkezi’nde düzenledikleri basın toplantısında açıkladı.
Komisyon adına konuşan avukat Ömer Faruk Yazmacı, açlık grevlerinin 107 hapishanede devam ettiğini ifade etti.
Yazmacı ziyaretler, tutsaklarla görüşmeler sonrası izlenimlerini “Pandemi gerekçe gösterilerek mahpuslar hapishane içerisinde tecrit koşullarında tutulmaktadır. Açlık grevine giren mahpuslar grev süresince tek kişilik hücrelerde tutularak tecrit edilmekte, mahpuslara açlık grevinde iken hayatta kalmaları için gerekli olan yaşamsal ihtiyaçları ilgili protokollere uygun, yeterli oranda verilmemekte, mahpusların kütüphane, spor, sosyal aktivite gibi hakları kullandırılmamaktadır. Bununla birlikte mahpusların revire çıkma, hastaneye sevk gibi talepleri Pandemi koşulları gerekçe gösterilerek karşılanmamakta, mahpusların sağlık hakkına erişimleri güçleştirilmektedir” ifadelerini kullanarak aktardı.
Tutsaklara yönelik, “işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı” kapsamındaki muamelelerin ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yapan Yazmacı, devamında şunları söyledi:
“Hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, hastane sevkleri sonrası karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi ve mahpusların kişi onuruna uygun koşullarda tutulması hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır. Açlık grevi yapan mahpusların tutuldukları hapishanelerde bağımsız hekimlerce sağlık kontrollerinin yapılması, protokollere uygun şekilde yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması, tıbbi bakımlarının yapılması gerekmektedir. Daha önceki açlık grevi süreçlerinde de tıbbi olarak yapılacaklar ceza infaz kurumlara iletilmiş olup bu prosedürlere uyulması sağlanmalıdır. Cezaevlerinde süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya bir kez daha davet ediyoruz.”
Van: "Disiplin soruşturmaları iptal edilmeli"
Van’da kurulan Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu, tutsaklarla görüşme izlenimlerini İHD Van Şubesi binasında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. Hazırlanan raporu İHD Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Kasım Kalkan okudu.
Kalkan, Koordinasyonun izlenimlerini şöyle sıraladı:
"* Cezaevindeki tutukluların sayısına göre değişmekle birlikte 5 veya 3 tutuklunun gruplar halinde 5'er günlük açlık grevine katıldığı, idarenin ve infaz koruma memurlarının açlık grevine ilişkin olağanın dışında, özel bir tutumunun olmadığı, bu süreçte idare ile açlık grevi özelinde bir görüşme yapılmadığı, açlık grevine giren tutuklular hakkında her dönüşüm için ayrı ayrı disiplin soruşturması başlatıldığı ve disiplin cezası verildiği, cezalara karşı itiraz edilmişse de İnfaz Hakimlikleri ve Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından itirazların reddedildiği
* Van F Tipi ve Van Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde tansiyon, kilo, nabız ölçümü gibi sağlık kontrollerinin hiç yapılmadığı, Van T Tipi Cezaevi’nde sağlık kontrollerinin ara ara veya greve giren mahpusların talebi üzerine yapıldığı,
* Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutukluların sağlık kontrollerinin ara ara yapıldığı ancak yeterli olmadığı, açlık grevine giren tutuklulara, limon, tuz, şeker gibi ihtiyaçların verildiği,
* Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde verilen B-12 dışında ziyaret edilen cezaevlerinde idare tarafından B-12 vitaminin verilmediği, bütün cezaevlerinde açlık grevine uygun iaşe verildiği, ancak Patnos L Tipi Cezaevi’nde yeterli iaşe verilmediği,
* Ziyaret edilen cezaevlerinin hiçbirinde dönüşüm nedeniyle grevi sonlandıran tutuklulara uygun diyet yemeği verilmediği,
* Tutuklular tarafından başta Adalet Bakanlığı, CPT, Baro, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı ve Başsavcılıklar olmak üzere birçok kurum ve kuruluşa talepleri içeren mektuplar yazıldığı,
* Patnos L Tipi Cezaevi’nde kamu kurumu olmayan kurumlara gönderilen mektupların yerine ulaşmadığı”