Başta Kürt ulusuna mensup olanlar olmak üzere muhalif kimlikleri veya azınlık milliyetlere, mezheplere mensup olmaları nedeniyle askerler zorunlu askerlik yaptıkları sırada katledilirken ölümleri ‘intihar’ olarak gösterilmeye devam ediyor.
‘Asker intiharı’ olarak gündeme gelen bu cinayetlerin son 10 yıldaki tablosu ise şüpheli asker ölümlerinin boyutunu gözler önüne seriyor. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği tarafından açıklanan verilerde; son 10 yılda 934 askerin ‘intihar ettiği’ yer alsa da bu ölümlerin çoğunun intihar olmadığı biliniyor.
Zira ‘intihar’ diye duyurulan birçok asker ölümünün kasıtlı işlenen cinayetler sonucu yaşandığı ortaya çıkıyor. Üstelik kışlalarda sorumlu düzeydeki askerlerin de bu cinayetlerin üzerini örtmeye çalıştığı ve delilleri kararttığı da ortaya çıkmıştı.
Gerçekten intihar eden askerler de zorunlu olarak kendilerine dayatılan askerlik sürecinde uygulanan, hakaret, baskı ve aşağılamalar karşısına bu psikolojiye geliyor. Açıklanan verilerde; asker intiharlarının 2012 yılında sivil intiharlarından 2,5 kat fazla olması da bu duruma işaret ediyor.
Araştırmada ayrıca 2012’den bu yana askerlerin yüzde 42’sinin hakaretten, yüzde 30’unun dayaktan, yüzde 28’inin orantısız cezalardan, yüzde 24’ünün sağlık hizmeti alamamaktan, yüzde 14’ünün aşırı fiziksel aktiviteye zorlanmaktan, yüzde 14’ünün tehdit edilmekten, yüzde 7’sinin rütbeli askerlerin şahsi işlerine koşturulmaktan, yüzde 7’sinin uykusuz bırakılmaktan şikayetçi olduğu belirtildi.