Sermaye devletinin 10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde IŞİD çetesi eliyle gerçekleştirdiği katliamın 3. yıldönümünde İstanbul Kadıköy’de anma gerçekleştirildi.
Rıhtım Meydanı’nda toplanan kitlelerin “Faşizme karşı omuz omuza!”, “10 Ekim’i unutma, unutturma!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganlarını haykırdığı ve 19.30 sularında başlayan mitingde, katliamda hayatını kaybeden 103 kişi, tek tek isimleri okunarak anıldı. Meydanı abluka altına alan polis, slogan atan kitleleri yer yer anonsla taciz etti.
“Esas katiller üç maymunu oynadı”
Eylemde İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu’nun açıklamasını KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi okudu. İlk olarak, gar önünde yaşanan saldırının hatırlatıldığı açıklamada IŞİD çetecilerinin önünün nasıl açıldığının ortaya serildiği teşhir edildi. “Üç yıldır süren dava süresince anlaşıldı ki güvenlik bürokrasisi ve istihbarat birimleri katilleri tanıyordu; ihbarlar yapılmıştı, istihbarat alınmıştı, failler zaten takip altındaydı. Ama hepsi üç maymunu oynamayı tercih etti” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, katliamın sadece IŞİD’in icraatı olmadığının altı çizildi.
Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun katliamdan sonra “Oyumuz arttı” diyerek katliamı fırsata çevirdiklerini itiraf ettiğine değinilen açıklamada, 7 Haziran sonrası süreçte katliamcı düzeninin pekiştirilmesinde Ankara Katliamı’nın tuttuğu yer üzerinde duruldu.
“Güvenlik bürokrasisi görmedi, istihbarat dosyaları sümen altı edildi, çetelere kolaylık sağlayanlardan hesap sorulmadı. Mahkeme delillerin üzerine gitmedi, katliamı önemsizleştirdi” ifadeleriyle dava süreciyle katliamın esas faillerinin korunduğuna dikkat çekildi.
“Baskı, sömürü ve soygun düzeni katliamlarla pekiştirildi”
Soygun ve zulüm düzeninin 10 Ekim Katliamı’ndan güç aldığı vurgusuyla devam eden açıklamada şöyle denildi: “Kamu kaynaklarının talan edilmesi, halkın vergilerinin büyük şirketlerin borçlarına taahhüt olarak gösterilmesi ve nihayet içinde bulunduğumuz ekonomik krizi tetikleyen para politikalarının bu kadar pervasızca uygulanabilmesi için halkın sesinin kısılması gerekiyordu. Bunun için ellerinden geleni yaptılar. Demokratik talepler suçmuş gibi gösterilerek, talep edenler terör destekçiliğiyle itham edildi. Sesini çıkaran gözaltına alındı ya da cezaevine atıldı. Bir korku imparatorluğu yaratılmaya çalışıldı.”
103 kişinin mücadelesinin ve taleplerinin yaşatılacağı ifade edilen açıklama şöyle noktalandı: “Bölgeyi bir paylaşım savaşı alanı haline getiren emperyalistler ve bu savaşın unsuru olan devletler halkların yakasından düşsün; Ortadoğu’nun kaderini burada yaşayan halklar belirlesin diye sesimizi yükseltiyoruz. Biliyoruz ki barış ve demokrasi emekçiler birleştikçe, birleşe birleşe mücadele ettikçe gerçekleşecek.”
Açıklama sonrasında Katliamda hayatını kaybeden Dicle Deli’nin babası Fırat Deli de 10 Ekim Derneği adına söz aldı. Kolluk güçlerinin katilleri engellemediğini ve saldırı sonrası kitleye TOMA ve gazla saldırdığını söyleyen Deli, bu davanın peşini bırakmayacaklarını belirterek “Kaybettiklerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok” dedi.