YDG okuruna polis tacizi ve ajanlık dayatması

Ankara’da polis tarafından kaçırılarak ajanlık dayatmasına maruz kalan YDG okuru Fatmanur Cantürk, kaçırılmasını İHD’de yapılan basın toplantısında anlattı.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 28 Mart 2018
  • 16:15

Devletin devrimci ve ilerici güçlere karşı saldırıları kaçırma, ajanlık dayatması, polis tacizi ve tehditlerle sürüyor. Özellikle Ankara’da gerçekleşen bu uygulamaların son örneği Yeni Demokrat Gençlik (YDG) dergisi okuru Fatmanur Cantürk’ün, 25 Aralık 2017 tarihinde kaçırılarak ajanlık dayatmasına maruz bırakılmasıyla görüldü.

Cantürk’ün kaçırılmasına ilişkin YDG tarafından İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi'nde basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Cantürk kaçırılma olayını şöyle anlattı: “İlk olarak geçtiğimiz yıl Temmuz-Ağustos aylarında ailemi telefonla arayarak tehdit ve taciz ettiler 'kızınız terörist, olan size olur' gibi sözlerle ailemi bana karşı kışkırtarak bu tacizleri bir süre devam ettirdiler. 3-4 aylık bir aranın ardından 25 Aralık 2017’de 18.10 sularında kaldığım yurdun önünde bekletilen sivil araçtan çıkan sivil polislerce 'hakkında arama kararı var' diye düzmece bir arama kararı göstererek bana 'savcılığa gideceğiz' dediler ve telefonuma ve de tüm kişisel eşyalarıma el koyarak beni araca bindirdiler.”

Kaçırılan Cantürk tehdit edildi, ajanlık dayatıldı

Araçtaki polislerin kendisine katıldığı eylem ve etkinliklerle ilgili sorular sorduğunu belirten Cantürk kendisine “Faaliyeti bırak, bize kuryelik yap, biz de sana yardımcı olalım” dendiğini, kabul etmemesi üzerine polislerin kendisini “Devlet hepinizi biliyor, hepinizi tek tek alacağız, ensende olacağız sonra tekrar görüşeceğiz, bir bakarsın yolda yürürken kolundan tutup çevirmişiz” diyerek tehdit etmeye devam ettiklerini söyledi.

Polislerin bir süredir kendisine yönelik fiziki takibi de hatırlatarak saat 20.00 sıralarında kendisini aldıkları yere bıraktıklarını belirtti.

YDG adına yapılan konuşmada da baskıların sonuç vermeyeceği ifade edilerek “Okurumuzun başına bir şey gelirse bundan başta Ankara emniyeti ve daha sonra İstanbul emniyeti sorumludur” denildi.