'Ülkücüler polis koruması ile taş ve sopalarla üniversiteye alındı'

Antep Üniversitesi'nde HDP'ye destek vermek amacıyla açtıkları standın karşısında MHP'lilerin de stant açması üzerine çıkan olay anını anlatan öğrenciler, MHP'lilerin provokasyon amaçlı polisler tarafından getirildiğini belirterek, "Ülkücüler polis koruması altında seçim aracıyla üniversite içine alındı. Hatta ellerinde sopa ve taşlarla içeri girdiler. Yasaya aykırı olduğu halde hiçbir şey denilmedi. Onlar alana girdikten sonra polis bize yöneldi ve birçoğumuzu gözaltına aldı" dedi.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 22 Mayıs 2015
  • 10:58

Antep Üniversitesi Kampüsü'nün giriş kapısı önünde öğrencilerin 12 Mayıs günü açtığı HDP'nin seçim standı karşısında MHP'lilerinde provokasyon amaçlı açtığı standa tepki göstermesi üzerine arbede yaşanmıştı. İki grubun arasına barikat kuran polis, MHP'li öğrencilere yönelik hiçbir bir müdahalede bulunmazken, HDP'li öğrencilere gaz bombası ve tazyikli su ile müdahale ederek, çok sayıda öğrenciyi darp ederek gözaltına almıştı. Gözaltında da polis şiddetine maruz kalan öğrenciler, ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı.

Yaşananlara ilişkin bilgi veren öğrenciler, hiçbir uyarı yapılmadan gaz bombası ve tazyikli su ile polisin müdahale ettiğini belirten öğrenciler, çok sayıda arkadaşlarının yaralandığını, 15 arkadaşlarının ise gözaltına alındığını kaydetti. Aynı gün arkadaşlarının serbest bırakıldığını vurgulayan öğrenciler, polisin planlı bir şekilde ülkücüleri oraya taşıdığını kaydetti.

 

'MHP'li grup polis eşliğinde alana getirildi'

Biyomedikal Bölümü öğrencisi Mustafa Salan, yaklaşık 20 gün boyunca çalışma yürüttükleri alanda öğrenciler ile kurdukları temasın engellenmesi için polisin provokasyon girişiminde bulunduğunu belirterek, o güne kadar herhangi bir sorun ve sıkıntı ile karşılaşmadıklarını söyledi. MHP'li grubun polis eşliğinde bulundukları alana getirildiğini ifade eden Salan, yaşananlara herkesin şahit olduğunu aktardı.

Buna rağmen çalışmalarına devam ettiklerini anlatan Salan, "MHP'liler provokasyon amaçlı getirildi. Bizler 'yaşasın halkların kardeşliği' sloganı atarken, onlar bozkurt işareti yaparak aleyhimizde sloganlar atıyorlardı. Bu görüntüler basın ve emniyette de var. Bize karşı kışkırtıldı. Bunu çok net söyleyebiliriz" dedi. Salan, ülkücü grubun kendilerine pet şişe fırlatması ile gerginliğin başladığını ve polislerin hiçbir uyarıda bulunmadan sadece kendilerine müdahale ettiğini ifade etti.

 

'Ellerinde sopa ve taşlarla üniversiteye alındılar'

Polis müdahalesinde gözaltına alınan Fen- Edebiyat Fakültesi öğrencilerinden Seher Kırmızı da, çalışmalarının sabote edildiğini belirterek, polislerin kendilerine saldırdığı esnasında ülkücü grubun bozkurt işareti yapıp, aleyhlerinde slogan attığını aktardı. Olayın polisler tarafından körüklendiğini söyleyen Kırmızı, ülkücülerin polis koruması altında seçim aracıyla üniversite içine alındığını kaydetti. Kırmızı, şöyle devam etti: "Hatta ellerinde sopa ve taşlarla içeri girdiler. Yasaya aykırı olduğu halde hiçbir şey denilmedi. Onlar alana girdikten sonra polis bize yöneldi ve birçoğumuzu gözaltına aldı. Ben gazdan dolayı fenalaştım. Orada hiçbir şey yapmadığımız halde darp edildik."

 

Karakolda hemşireden tehdit

Yaşananlar sırasında darp edilerek gözaltına alınan Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencilerinden Feride Erkaçmaz ise, öğrenciler arasında bir provokasyon çıkartılmak istenildiğini belirterek, bu oyuna gelmemek için arkadaşlarını uyardıklarını dile getirdi. Müdahale sırasında fenalaşan bir arkadaşına yardım ederken darp edildiğini ifade eden Erkaçmaz, "Bir grup polis üzerimize doğru geldi. Arkamı döndüğümde bir polis sırtıma copla vurdu. Kendimi savunmak amacıyla polise yaklaşırken, bana üç polis daha yöneldi. İçlerinden biri polis amiriydi. Bana saldırdılar. İki kişi kollarımdan, iki kişi bacaklarımdan polis amiri ise saçlarımdan tutarak beni gözaltına almaya çalışıyordu. Buna rağmen direnince yüzüme doğru biber gazı sıkıldı. Bayılınca, bir kenara bırakılmışım. Üzerimde de iki polis bekliyordu. Gözaltına alınan diğer arkadaşlar bunu görmüştü. Karakolda kontrol için gelen hemşire kolumu kaldırıp yere fırlatarak 'devletimize uzanan kolu yerinde kırmak lazımdır' diyordu. O hemşirenin de polisten farkı yoktu" diye belirtti.

Nazım Daştan - DİHA / 22.05.15