Sağlık meslek liselerinde sermaye etkisi

Sağlık meslek liselerinden mezun olanlara daha fazla kadro açılamayacağının görülmesiyle, yeni mezunlara kadro açılmayarak, yıllardır şişirilen “iş güvencesi” balonunu sermaye devleti iğnesini batırarak patlatmıştır. Bu balonun patlamasının bedelini ise gelecek kaygısıyla sağlık meslek liselerinde okumaya yönelen ve yöneltilen bizler ödüyoruz.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 10 Eylül 2018
  • 10:12

Sağlık meslek liseliler, tıpkı diğer meslek lisesi öğrencileri gibi sermayedarların ve sermaye sınıfının tahakkümü altında. Tıpkı endüstri meslek lisesinde okuyan arkadaşlar gibi biz de ucuz işgücü olarak kullanılıyor, angarya işlere mahkum ediliyor ve sermaye sınıfına hizmet edecek birer robot olarak yetiştiriliyoruz.

Bizler çalıştığımız yerlerdeki diğer çalışanlarla aynı işi yapmamıza, aynı çalışma saatlerine sahip olmamıza rağmen asgari ücretin 3'te 1'ine denk gelen bir maaş alıyoruz. Üstelik, bu maaş çoğu zaman geç yatırılıyor ve aldığımız ücretin bu kadar düşük olmasına rağmen bu ücretten vergi ve yemek ücreti kesiliyor. Bazen çalıştığımız bölümde mesaiye kalmak bize dayatılıyor. Örneğin, sabah 08.00'de başlayan bir ameliyat akşam 08.00'de bitebiliyor ve biz fazladan 3 saat çalışmak zorunda kalıyoruz. Mesai ücretimiz ise hiçbir şekilde bize verilmiyor.

Görevimiz olmayan işleri üstlerimiz tarafından uygulanan mobbing sebebiyle yapmak zorunda kalıyoruz. Örneğin, stajyerlerin kan almaması gerekirken üstlerimizin uyguladığı mobbing sebebiyle bunu yapmak zorunda kalıyoruz. Fakat bu konuda ders görmediğimiz ve tecrübesiz olduğumuz için bunu yaparken iş kazaları ile karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin, yanlışlıkla iğneyi kendisine batıran bir arkadaşımız enfeksiyon kapabiliyor. Bunun sorumluluğunu ise ne okul ne de staj yaptığımız hastane kabul ediyor. Sonuç olarak, sorumluluk bize kalmış oluyor.

Üniversite sınavına her lise öğrencisi gibi biz de giriyoruz. Fakat, temel dersleri Anadolu lisesinde okuyan öğrencilere kıyasla ya çok az görüyoruz ya da hiç görmüyoruz. Bu yüzden bizleri birer yarış atı olarak gören bu sistem, bizlerin bu yarışı baştan kaybetmemizi sağlamış oluyor. Bu yarışı kazanmak isteyen arkadaşlarımız ise staj-okul-dershane üçgeni içerisinde savrulup gidiyor. Veya arkadaşlarımız oldukça yüksek meblağlarda paralar ödeyerek özel temel liselere kayıt oluyor ve bu yolla aldığı 3 yıllık eğitimi çöpe atarken, bir yıl içerisinde de yoğun bir tempoyla 4 yıllık müfredatı 1 yıla sığdırmaya çalışıyor. Çoğu zaman da bunu yaparken başarısız oluyor. Adına “eğitim” sistemi dedikleri bu sistem bizi gerek psikolojik olarak gerek de fiziksel olarak yıpratıyor, en güzel yıllarımızı gelecek kaygısı içerisinde heba ediyoruz.

Sağlık meslek liselerindeki sistemin değişmesiyle, yeni sistemle mezun olan öğrenciler bu yoğun tempoya rağmen “hemşire yardımcısı-ebe yardımcısı-sağlık bakım teknisyeni” olarak mezun oluyor. Bu ise şu anlama geliyor: Aynı okuldan bir sene önce mezun olanlar “hemşire-anestezi teknisyeni” vb. unvanlarla mezun olurken bizler daha niteliksiz bir eğitimle daha niteliksiz bir unvana sahip olarak mezun oluyoruz. Bunun sebebi ise sağlık meslek liselerinden mezun olanların sözde “iş güvencesi” olması sebebiyle velilerin ve öğrencilerin sağlık meslek liselerine yönelmesi, bunu gören sermayedarların özel sağlık meslek liseleri açarak ve bu “iş güvencesi” balonunu daha da fazla şişirerek bunun üzerinden büyük bir rant elde etmesi ve sonuç olarak sağlık meslek liselerinden mezun olanların sayılarında çok büyük bir artış meydana gelmesidir. Sağlık meslek liselerinden mezun olanlara daha fazla kadro açılamayacağının görülmesi sebebiyle bu değişiklik yapılmıştır ve yeni mezunlara kadro açılmayarak da yıllardır şişirilen bu “iş güvencesi” balonunu sermaye devleti iğnesini batırarak patlatmıştır. Bu balonun patlamasının bedelini ise gelecek kaygısıyla sağlık meslek liselerinde okumaya yönelen ve yöneltilen bizler ödüyoruz.

Bizim yaşadıklarımız aslında diğer işçi ve emekçilerin yaşadıklarından çok da farklı değil. Tıpkı bizler gibi tüm işçi ve emekçiler sermaye düzeninin içerisinde gelecek kaygısıyla sindiriliyor ve düzene biat ettiriliyorlar. Bugün nasıl işinden olmaktan korkan bir işçi sermayedarların kendisine yönelik saldırısına gelecek kaygısı ile göz yumuyorsa, bizler de aynı kaygıyla hareket ederek adına “eğitim” sistemi dedikleri bu sistem içerisinde gelecekte daha iyi bir yaşam sürme endişesiyle farklı mesleklere yöneliyoruz. Fakat yapılması gereken belli başlı meslekleri edinerek daha iyi çalışma koşullarına sahip olmakla uğraşmak değildir. Bu, bataklığı kurutmak yerine sinekleri kovmakla eşdeğer bir uğraş olur. Yapılması gereken tüm toplumu bir asalak gibi sömüren sermaye sınıfını ortadan kaldırarak işçi ve emekçilerin iktidarını sağlamak, böylelikle de sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünyanın kapılarını ardına dek açmaktır.

Bir sağlık meslek liseli