Gençlik devrim şehitlerini selamladı

Ekim Gençliği Yaz Kampı'nın 5. gününde sınıfın tarihsel misyonu tartışıldı. Gece programında şehitlerin anması gerçekleştirildi.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 26 Temmuz 2013
  • 09:03
Sabah sunumundan...

Sabah sunumundan...

Tiyatro atölyesinden...

Tiyatro atölyesinden...

Resim atölyesinden ilk üretimler...

Resim atölyesinden ilk üretimler...

Anma programından...

Anma programından...

0Kamp çalışmaları 5. gününde erken saatlerde başladı. 7.30'da kahvaltıda buluşan katılımcılar daha sonra “Sınıfın tarihsel misyonu” konulu sunumda biraraya geldiler. Seminerin ardından ise atölye çalışmaları gerçekleştirilecek. Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu akşam saatlerinde bir oyun oynayacak. Günün son etkinliği ise müzik ve şiir dinletisinden oluşan “Devrim şehitleri anması” olacak.

 

Eğitim seminerleri devam ediyor: “Sınıfın tarihsel misyonu”

Seminer, tarihsel olarak özel mülkiyetin ve sınıfların oluşmasının özetlenmesi ile başladı. Tarihin sınıf savaşımları tarihi olduğu, dünyayı değiştirme çabasının öncelikle onun işleyiş yasalarını anlamak ve buna uygun bir mücadele hattını örmek gerektiği anlatılarak devam edildi.

Üretim araçlarının gelişmesinin tarihin lokomotifi olduğu ve toplumsal ilişkileri şekillendiren ekonomik ilişkilerin temel olduğu vurgulandı. Bu yüzden hedeflenmesi gerekenin özel mülkiyet düzeninin yıkılması ve sınıfsız bir toplumun kurulması olduğunun ve işçi sınıfının bunu başarabilecek tek sınıf olduğu gerçeğinin altı çizildi.

İşçi sınıfının tarihsel misyonu üzerinde durulan sunumda feodal toplumun karşısında devrimci bir konumda olan burjuvazinin bugün bu konumdan çok uzakta olduğu belirtilerek şunlar ifade edildi:Burjuva sınıfın iktidarının karşısındaki tek devrimci sınıf işçi sınıfıdır. Bu birilerinin öznel tespiti değil, tamamen bilimsel bir yöntemin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Burjuvazi iktidarı eline aldıktan sonra tam bir gericilik dönemi başlamıştır ve feodal toplumun karşısında devrimci bir konumu olan burjuvazinin bırakalım devrimciliği, ilerici bir misyonu bile kalmamıştır.”

Soru ve tartışmalarla devam eden seminerde sınıfın parçalı tablosu ve sınıfın örgütlenme sorunları üzerinde duruldu. Daha sonra kısa bir ara verildi.

Aranın ardından süren tartışmalarda Haziran Direnişi'nden örnekler paylaşıldı. Özellikle gençlik çalışması içerinde yükseltilen bayrağın -proletarya sosyalizmi bayrağının- anlamı vurgulandı. Bu düzenin gençliğe gelecek vaat etmediği, diplomalı işsizler ordusunun sınıf mücadelesine dahil olması gerektiği söylendi. Meslekler üzerinden, gençlik üzerinden yapılan her türlü tartışmada sınıflar mücadelesini temele almak gerektiği, sınıfsal bakışın nasıl olması gerektiği anlatıldı.

Soruların tamamı sınıf mücadelesinin, işçi sınıfının temel olmasının pratikte hayatımızda nasıl bir etkisi olduğu, üniversitelerde örülecek mücadeleye nasıl bir yansıması olduğu üzerineydi.

Gençlik alanını kesen ve Ekim Gençliği'nin misyonuna dair yönelen sorular ise tartışmaları dağıtmamak adına son iki gün yapılacak seminerlerde tartışılmak üzere sonrasına bırakıldı.

Seminerin bitmesiyle beraber tiyatro, resim ve kısa film atölyeleri başladı.

 

Atölyelerden ilk üretimler

Resim atölyesi stencil çalışmalarına devam ediyor. Politik gündemlere müdahalede farklı ve yaratıcı araçları geliştirmek ve kullanmak üzerinden yapılan çalışmalar ilk sonuçlarını vermeye başladı. Resim atölyesi, çalışmaları boyunca yapacağı üretimleri, kamp sonunda da bir sergi ile sunacak.

 

Devrim şehitleri ölümsüzdür!

Ekim Gençliği Yaz Kampı 5. gününde devrim ve sosyalizm mücadelesinde, Taksim-Gezi direnişinde şehit düşenler anısına bir etkinlik gerçekleştirildi.

Etkinlik Spartaküsler'den, Paris Komünü barikatlarına, Ekim Devrimi'nden bu topraklarda şehit düşenler anısına saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun sonunda Nazım Hikmet'in "Güneşi İçenlerin Türküsü" şiiri okundu.

Ardından Ekim Gençliği adına yapılan konuşmada, devrim şehitlerini sahiplenmenin onların mücadelsini büyütmekten geçtiği, gençliği kazanmaktan, örgütlemekten geçtiği, gerçekleştirilen kamp ile bir tatil değil, politik bir etkinlik yapıldığı, devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütme hedefiyle, kolektivizmin ve sosyalist değerlerin öne çıkartıldığı vurgulandı. Herkes özgürlüğü ve geleceği için devrim ve sosyalizm mücadelesine çağrılarak konuşma sonlandırıldı.

Konuşmanın ardından Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu Gezi Direnişi'ne atfedilen bir oyun sergilendi. Direnişten ve barikatlardan sahnelerin bulunduğu, direnişte öne çıkan tanımlamaların ve yaratıcı söylemlerin işlendiği, düzenin teşhir edildiği, şiirlerle düzenlenmiş oyun büyük beğeni topladı.

Tiyatrodan sonra direniş tutsağı olan Ekim Gençliği okuru Serdar Gür'ün annesi Nesrin Ana bir konuşma gerçekleştirdi. Oğlunun haklı davasının arkasında olduğunu, en demokratik hakkını kullandığını ancak tutuklandığını, zulme karşı direnmenin onur olduğunu, devrim mücadelesinin en kısa zamanda zafere ulaştırılmasından başka çare olmadığını söyledi.

Konuşmanını ardından Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu hazırlamış olduğu anma programına başladı.

Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu'nun hazırladığı programın ilk bölümünde şiirler, marşlar ve türkülerle Şeyh Bedreddin'den başlanarak, Mustafa Suphi, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya, Dersim şehitleri ve Erdal Eren anıldı.

Ardından Ölüm Orucu gazileri Muharrem Kurşun ve Fatime Akalın birer konuşma gerçekleştirdiler.

Muharrem Kurşun, Habip, Ümit Hatice, Alaattin yoldaşları anarak konuşmasına başladı. Yaz kampı için genç yoldaşlarının çok yoğun emek harcadıklarını, Gezi Direnişi operasyonları kapsamında 4 genç yoldaşının tutuklandığını ancak kampın başarıyla gerçekleştirildiğini söyledi.

"Habip olunmalı" sözünün halen geçerli olduğunu vurgulayan Muharrem Kurşun, "şehitlerimizi mücadeleyi büyüterek yaşatmalıyız" dedi.

Ulucanlar Katliamı'nı yaşadığını, direnişin düşmana diz çöktürdüğünü, Hatice yoldaşı Ölüm Orucu'nda ölümsüzlüğe uğurladıklarını ancak teslim olunmadığını söyledi. Gezi Direnişi'nde de düşenlerin olduğunu ancak her bir şehidimizin elindeki bayrağı yere düşürmeden taşımak gerektiğinin ve düşmanın karşısında diz çökmeden dik durmanın öneminden bahsetti. Ödenen bedellerin karşılıksız kalmayacağını, zafere ulaşılacağını söyledi. Barikatlarda direnerek, düşmana taş atarak, devrimci irade göstererek Habipler'i, Ümitler'i, Haticeler'i, Alaattinler'i, Ethemler'i yaşatacağımızı söyleyerek konuşmasını bitirdi.

Yapılan coşkulu konuşmalarla devrim ve sosyalizm mücadelesine çağrı yapıldı.

Ardından Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu, programına Ölüm Orucu şehitlerini anmak için hazırladıkları şiir, marş ve ezgilerle devam etti. Habip, Ümit, Hatice ve Alaattin yoldaşların anısına söylenen türkü ve marşların ardından hep birlikte "Bize Ölüm Yok" adlı marş söylenerek etkinlik bitirildi.

Etkiniliğin ardından yapılan gün değerlendirmesi ile de kampın 5. günü tamamlanmış oldu.

Ekim Gençliği / İzmir