Pek çoğumuz bu sorunun yanıtını düşündüğümüzde “Bunun olması mümkün değil”, “nerede görülmüş” veya“nasıl olacak ki” türünden cevaplar veririz. Ülkemizde onyıllardır devam eden ve özellikle dinci-gerici AKP iktidarının son 10 yıllık sürecinde iyice yoğunlaşan eğitimin piyasalaştırılması ve anti-bilimsel uygulamalar bizi böyle bir soru karşısında bu türden yanıtlar vermeye itiyor.
4+4+4 gerici eğitim uygulaması, staj sömürüsü, eşitsiz sınav sistemi, şirket gibi hareket eden dershaneler ve ticarethaneye dönüştürülmek istenen okullarımızdaki uygulamalar Türkiye’deki eğitim sisteminde yaşanan neoliberal dönüşüm uygulamalarının başlıcalarıdırlar...
Küba’nın eğitimdeki başarısı
Ancak, dünya genelinde işçi sınıfı ve halkların mücadele tarihine baktığımızda bunun tersi örneklerinde hayata geçmiş veya bugün halen daha uygulandığını görürüz. Bahsetmek istediğimiz ülke, “yüzleri gülen,ayakları dans eden, zihinleri politik öğretilerle gelişen, kitap hediyesine oyuncak hediyesi kadar sevinen çocukların ülkesi” Küba’dır.
Küba’nın eğitim alanındaki başarısı tüm dünyada hayranlıkla izlenirken emperyalist merkezlere korkusalan bir özelliğe sahiptir. Bu başarı hiç de kolay sağlanmamıştır ve asla tesadüf değildir.
Küba’nın düşmanları bile bu başarıları görmezlikten gelememiştir. Kıt kaynaklara sahip bu küçük adanın başarılarını kabul etmek zorunda kalan OECD, UNESCO ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar, Küba Eğitim Sistemi’ni örnek almıştır. Tabiî ki bu örnek alış sosyalist bir içerikte değil tamamen kar üzerine kurulu bir eğitim sistemini hayata geçirmek üzerinedir.
“Eğitim ne bir iş ne de bir ayrıcalıktır”
Ocak 1959’da yani bundan 54 yıl önce devrimci ordu Havana’ya girdiğinde ve Batista diktatörlüğü yıkıldığında, nüfusun yaklaşık dörtte birinin okuma yazma bilmediği Küba’da okul çağındaki çocukların yüzde 54’ü okul yüzü görmemişti. Devrimci hükümet bu tabloyu tersine çevirmek için harekete geçti ve bir dizi uygulamayı hayata geçirdi. İşe ilk olarak Küba’daki tüm okul ve üniversite yönetimleri feshedilerek başlandı. Ülkedeki tüm eğitim kurumları, “Eğitim ne bir iş ne debir ayrıcalıktır” diyen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eline geçti.
Bu açıdan Ocak 1959 öncesinde Küba’daki eğitim sisteminin tablosuna bakmakta yarar vardır. Eğitimde bölgeler arasındaki kaynaklar ve fırsatlar arasındaki eşitsizlikler çok büyüktü. 1953 yılında, 10 yaş üstü nüfusun yüzde 23,6′sı okur yazar değildi. Kentsel bölgelerde bu oran yüzde 11, kırsal bölgelerde yüzde41,7 idi. Çocukların yüzde 54′ü eğitim alamıyordu. Bir milyondan fazla yarı okur-yazar vardı. 1950′li yıllardaki oran, 1920′li yıllara göre daha da kötüydü.
Ve devrim ilk meyvelerini vermeye başladı. Mart 1959’da Temel Eğitim ve Okuma Yazma Öğretimi Ulusal Komitesi kuruldu. “Her okur-yazar olamayana bir eğitmen, her eğitmene bir okur-yazar olamayan” ve “Bilmiyorsan öğren, biliyorsan öğret” sloganlarıyla başlatılan okuma-yazma seferberliğine ortaöğretim gençliğinden işçilere kadar onbinlerce kişi katıldı. 1959 yılı sonlarına doğru, Küba’da yaklaşık 10 bin derslik inşaedildi. 6-12 yaş arası çocuklarda okullaşma oranı %90′a kadar yükseltildi. Yaklaşık 40 bin öğrenciye eğitim vermek için askeri tesisler kullanıldı. Aynı yıl, hedefi tam bir insan yetiştirmek olan Kapsamlı Eğitim Reformu ilanedildi.
22 Aralık 1961’de kampanya sona erdi ve Küba “Okur-Yazarlık Açısından Kurtarılmış Bölge” ilan edildi. Çünkü, okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 23,6’dan yüzde 3,9’a düşmüştü. 700 bini aşkın yetişkin okuma yazmayı öğrendi. İşte bu yüzden 22 Aralık tarihi, Küba’da Ulusal Eğitim Günü olarak kutlanmaktadır.
Başarıya giden yolda 4 temel ilke Küba’yı eğitim alanında 1959’dan bugünkü başarısına ulaştıran temel ilkeler ise; (1) yaş, cinsiyet, ırk, din veikamet yeri ayrımı yapılmaksızın herkesin eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlandığı eğitimin tarafsızlığı; (2) teoriyle pratiği, okulla hayatı, eğitimle üretimi birbiriyle bağdaştıran öğrenim ve işin bütünselliği; (3) her bir öğrencinin özelliklerine, ilgilerine ve yeteneklerine göre gereksinim duyduğu eğitimi sağlayan farklı ilgi alanlarına duyarlılık ve eğitimin bütünselliği ile; (4) her seviyede hiçbir ücret talep edilmeksizin sağlanan parasız eğitim ilkeleridir. Küba’da öğrencilerin okul kırtasiye malzemeleri, üniformalar gibi gerekli bütün malzemeler ile okul içerisinde beslenmesi de ücretsiz karşılanıyor. Devlet, tüm öğrenciler için geniş bir burs sistemi oluşturuyor ve öğretimin evrenselleştirilmesi için çalışanlara da birçok öğrenim olanağı sağlıyor.
Küba’da eğitim parasız
Küba’da özellikle 14-18 yaş arasını kapsayan üniversite öncesi Eğitim ve Mesleki Teknik Eğitim deparasızdır. 10-12. sınıfları kapsayan ve ülkemizdeki düz lise kavramına denk düşen üniversite öncesi eğitimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 30′dur. İlk iki yılboyunca temel eğitim konuları işlenir. Son yıl, öğrencinin seçim yapabileceği dört dal vardır.
Öğrenciler genel olarak Bilgisayar, İngilizce, Coğrafya, Küba Tarihi, İspanyol Dili ve Fizik gibi konularda eğitilirler. Diğer seviyelerde olduğu gibi bu seviyede de öğrenciler, derslerden sonra, haftada en az altı saat, herhangi bir sanat dalında çalışmak zorundadırlar. Bu eğitim seviyesinde öğrencilerin üniversite eğitimine devam edebilmeleri için beceri ve yetenekleri zenginleştirilir, aynı zamanda gelecekteki kariyerleri için akıl yoluyla elde bilgi edinmeleri geliştirilir. Görüldüğü gibi, Küba’daki eğitim sisteminde öğrenci bir nesne veya bir müşteri olarak görülmez, özne olarak görülür.
Küba’da Temel Ortaöğretimden sonra da vasıflı işçi ve teknisyen yetiştirmek için mesleki ve teknik eğitim verilir. Öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine bağlı olarak devam edebilecekleri yüksek teknik ve sanat eğitimi veren okullar bulunmaktadır. Türkiye’deki meslek liselerinde okuyan yüzbinlerce öğrencinin, sermayeye ucuz işgücü yetiştirme amacıyla görüldüğü düşünüldüğünde Küba’daki uygulamalar bunun tam tersi bir anlayışla hayata geçirilmektedir.
Küba’nın başarıları elbette bu istatistiklerle sınırlandırılamaz. Verilen bu eğitimin sosyal alandaki yansımaları da oldukça dikkat çekicidir.
Parasız eğitim hayal değil
Küba Devrimi’nin önderlerinden Fidel Castro Ruz’unda dediği gibi, “Öğretimle, üretken çalışmayı kaynaştırma olgusunun tek gerçek komünist eğitim biçimi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Başka yolu da yoktur. Kimse karada yüzmeyi, denizde de yürümeyi öğrenemez.”
Şimdi, yazımızın başlığında sorduğumuz sorunun yanıtını verebiliriz. Eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim sistemi hayal veya imkânsız değil. Küba Devrimi deneyimi bize bunun mümkün olduğunu göstermenin yanı sıra sosyalizmin de güncel olduğu gerçeğini kanıtlıyor.
Evet, Latin Amerika ülkesi Küba’da, emperyalist kuşatma ve ambargoya rağmen eşit, parasız, bilimsel, demokratik bir eğitim sistemi hayata geçirildi. Öyleyse, biz de başarmak için kapitalizmin egemenliğine karşı mücadelemizi büyütelim.
H. Devran
Liselilerin Sesi - Sayı 49 / Şubat 2013