Geçtiğimiz Eylül ayında, Hindistan’ın Oragadam-Chengalpattu sanayi bölgesinde kurulu Yamaha Motor Hindistan, Royal Enfield ve Myoung Shin Otomotiv (MSA) fabrikalarından binlerce işçi büyük eylemler yaptı.
Daha iyi çalışma koşulları, ücretlerin arttırılması ve sendika haklarının tanınması talepleriyle harekete geçen işçiler, grev, işgal ve bir dizi başka protesto yöntemine başvurdular.
Yüz binlerce işçinin çalıştığı ve “Asya’nın Detroit’i” olarak anılan bölgede Ford, Daimler AG, Renault-Nissan, Komatsu, Mitsubishi ve Toyata da üretim yapıyor.
Yamaha Motor
Geçtiğimiz günlerde yüzlerce Yamaha ve MSA işçisi, taleplerinin karşılanması, şirket ve polis baskısının son bulması için “insan zinciri” oluşturdular.
21 Eylül’de 750’den fazla Yamaha daimi işçisi süresiz greve başladı. İki işçinin işten çıkarılmasını durdurmak için fabrikayı işgal ettiler. Bu iki işçi yeni bir sendika kurmak istedikleri için işten atıldılar.
Yamaha’da yaklaşık 2500 işçi çalışıyor. Bunların 750’si kadrolu, 1500’ü sözleşmeli ve yaklaşık 250’si de çırak olarak çalışıyor. Kadrolu işçilerin aylık maaşları 13 bin rupi yani 180 dolar ile 18 bin rupi arasında değişiyor.
Bu arada sözleşmeli işçiler de greve katılmak isterken sendika onların işini riske etmemek için katılmamalarını istedi.
Yamaha yönetimi grevi “yasadışı” ilan etti ve mahkemeye başvurdu. Mahkeme ise işçilerin herhangi bir protestosunun fabrika binasına 200 metre mesafede olması gerektiğini karar verdikten sonra 26 Eylül günü tesise giren polis, grevdeki işçilere saldırdı ve onları fabrikadan çıkardı.
3 Ekim günü polis dört Yamaha işçisinin evine sabahın erken saatlerinde baskın düzenleyerek, onları bir hafta önce mobil kulelerine tırmandıkları iddiasıyla gözaltına aldı.
Royal Enfield
24 Eylül’de yaklaşık 1300 Royal Enfield çalışanı, ücret ve diğer talepleri için iş bıraktı. Şirket yönetimi işçileri tehdit ederek işe dönmedikleri durumda topluca işten atılacakları tehdidinde bulundu.
Yamaha işçilerine yapılan müdahaleyle aynı gün Enfield fabrikasına baskın düzenleyerek işçiler zorla dışarı çıkardı.
Sendika yöneticilerinin çabasıyla Royal Enfield işçileri grevlerini 30 Eylül’de sona erdirdi. Sendika yönetimi fabrika yönetimiyle herhangi bir grevcinin işten atılmayacağı konusunda anlaşmaya vardıklarını söylerken, bu arada Royal Enfield İşçileri Birliği adıyla bir sendika kuruldu. Fakat şirket yönetimi bu sendikayı tanımadı. Akabinde de baskılara başladı.
Duyurulan anlaşmaya rağmen, yönetim grevde olunan günlerin ücretini ödemedi, sekiz işçiyi disipline verdi, sendika faaliyetlerine katıldığı gerekçesiyle bir diğer işçiyi işten attı. Bu arada şirket yönetimi işçilerin cep telefonlarını tesise alınmasını yasakladı.
5 Ekim’de yönetim gemi azıya aldı. Grevci işçilerden “özür” ve “iyi davranış” taahhüdü istedi. Bunun üzerine işçiler öfkelenerek eyleme geçtiler. Fakat polis işçilere saldırdı ve 600 işçiyi gözaltına alarak o akşam saatlerine kadar bir salonda tuttu.
MSA
5 Eylül günü Hyundai’nin de tedarikçisi olan MSA’nın 150 kadrolu işçisi de dahil olmak üzere toplam 500’den fazla işçi, ücret artışı için grev ve işgale başladı.
27 Eylül’de işçiler Güney Kore büyükelçiliğine yürümek isteyince polis saldırdı ve çok sayıda işçiyi gözaltına alarak akşam saatlerine kadar tuttu.
Patronlar hükümeti grevleri bastırmaya çağırdı!
Dalga dalga yapılan bu işçi eylemleri karşısında fabrika patronları grev dalgasına karşı hükümeti grevleri bastırmaya çağırdılar.
Hindistan Ticaret ve Sanayi Odası başkanı bir gazeteye, “çok uluslu şirketler böyle şeylerle uğraşmaktan sorumlu değiller, onlar için seçenek çok” diyerek aba altından sopa gösterdi.
Ayrıca Singapur’un eski diktatörü Le Kwan Yen’in 1980’lerde Singapur Havayolları pilotlarının grevini ezmesini örnek olarak gösterdi.
Hintli büyük şirketler küresel tekeller, federal ve eyalet hükümetleri, yargı ve işbirlikçi sendikalarla yakın işbirliği içerisinde, patlak veren bağımsız işçi hareketini bastırmaya kararlılar.
Maruti Suzuki işçileri deneyimi
Bunun en yakındaki örneği Maruti Suzuki işçilerinin başına gelenler olmuştu.
2012 yılında Maruti Suzuki işçileri fabrika yönetiminin kontrolündeki bir sendikayı reddettikten ve bağımsız bir sendika kurduktan sonra, şirket yönetimi bir dizi provokasyon başlatarak polis ve Hindistan hükümetiyle birlikte hareket etti.
Bu süreç Maruti Suziki işçilerinin gözaltına alınması ve en sonunda 13 kişinin hapis cezalarına çarptırılmasıyla sonuçlandı.
İşbirlikçi CPM ve CITU sendikaları ulusal çapta birleşik eylem taleplerini reddetti ve hapisteki Maruti Suzuki işçilerini izole etti.
Şu an Yamaha, Enfield ve MSA çalışanları savaşma kararlılıklarını göstermiş olsalar da, işbirlikçi CPM ve CITU sendikalarının yönetimleri onların önünde en büyük engel durumunda.
Mücadelenin geleceği önümüzdeki günlerde belli olacak fakat bu haliyle dahi büyük bir mücadele deneyimi yaratılmış durumda.
Kaynak: https://www.wsws.org/en/articles/2018/10/11/tnwr-o11.html